Konumuz Bosna!

Bosna dedimse, tek başına Bosna Hersek'in tarihi ve turistik yerlerini size anlatacak değilim.

Mesele yine memleket meselesi;

Bilinsin isterim..!

Bilenler için tekraren…

Bilmeyenler içinse bir not edasıyla önce şuradan başlamak gerekir.

19 Ekim 2003 günü Bosna'nın kurucu lideri Aliya İzzet Begoviç hayatını kaybetmişti. Aliya'nın vefatından saatler önce onu ziyaret eden lider ise Başbakan Tayyip Erdoğan'dı.

Başbakan Erdoğan'ın diliyle o görüşmede Aliya, Bosna'yı Türkiye'ye emanet etmişti.

Savaş boyunca Türk milleti Bosna'nın yanındaydı…

Bilezikler, yüzükler, cep harçlıkları Boşnakların direnişi için gönderilmişti.

Benim o savaşa gidip de dönmeyen birçok dostum da var…

Neyse konu bu da değil..!

Boşnaklar, Sırpları ve Hırvatları onca zorluğa rağmen yenmeyi başarmışlardı ki 21 Kasım 1995'te Dayton imzalandı ve Bosna Hersek'te kan durdu.

O günden sonra Türkiye'nin devlet olarak da ilgisi hep Bosna'yaydı.

Aslında sadece Bosna değil, Kosova'dan, Makedonya'ya, Arnavutluk'tan, Hırvatistan'a, Sırbistan'a, Bulgaristan'a, Karadağ'a…

Velhasıl Osmanlı'nın anayurdu Balkanlar yeniden Türkiye Cumhuriyeti'nin gündemindeydi.

Bu ilginin odağında da elbette Bosna Hersek ve başkenti Saraybosna vardı!

Başbakan Erdoğan, Aliya'nın vasiyetini yerine getirmek için bir araya geldiği işadamı ve hayırseverleri teşvik etti.

Sonunda Sedef Vakfı ismiyle kurulan bir vakıf Uluslararası Saraybosna Üniversitesi'ni (İUS) Saraybosna'da açtı.

Geçtiğimiz günlerde İUS'un 10'ncu eğitim yılı ve 5'nci mezuniyeti törenine katıldım.

1000'in üzerinde seçkin davetlinin katıldığı mezuniyet töreninde Türkiye'ye doğrudan mesajlar vardı.

Örneğin, Sedef Vakfı Başkanı Hasan Topaloğlu'nun, "Başbakan Erdoğan'a buradan kendi deyimiyle seslenmek istiyorum. Bu da geçer ya hu!" dediğinde çoğu Boşnak 1000 kişi ayağa fırlayıp dakikalarca Başbakan Erdoğan'ı tempo ile alkışladı.

Yine konuşmalarda sıklıkla Kurucu lider Aliya'nın Türkiye üzerine sözleri hatırlatıldığında Boşnaklar tempolu alkışlarla Türkiye lehine gösteri yaptı.

Boşnaklar Avrupa'nın orta yerinde Müslüman bir toplum olarak varlıklarını sürdürürken en büyük destekçisi Türkiye.

Dünya tarihinde en uzun muhasara altında kalmış olan Gorajde'de evlerine misafir olduğumuz Boşnak ailenin reisinin bize söylediği bir söz zihnimde hala; "Siz gelin ki biz kendimizi güvende hissedelim!"

Ve savaşın efsane komutanlarından Nejad'ın sözleri, "Bizim geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitiminde bize yardımcı olun..!"

Bosna'da Dayton ile birlikte kan durdu durmasına…

Ancak ne Hırvatların, ne de Sırpların Bosna'yı Bosna gibi kabul etme niyetleri yok.

O yüzden Hersek Bölgesi'ndeki Mostar'ın kaderi de…

Sarısaltuk'a kucak açmış Blagay'ın kaderi de…

Sırp Cumhuriyeti sınırları içinde kalan Gorajde'nin de…

Sokollu Mehmet Paşa'nın memleketi Vişegrad'ın…

Ya da Srebrenitsa'nın, Banya Luka'nın, Tuzla'nın, Zenitsa'nın da…

Osmanlı'ya 77 vezir vermiş Travnik'in de kaderi Türkiye ile aynı kader olmak durumunda.

Türkiye Bosna'nın geleceğini, Balkanların istikrarında görüyor ve bu yönde çalışıyor.

Lakin Bosna'nın bir başka bir özene ihtiyacı var.

Zira Dayton denen anlaşma, aslında Bosna-Hersek devletinin olmadığının da bir göstergesi.

Balkan Savaşlarının 100'ncü yılında Dayton'un yerine Bosna'ya yeni bir kurucu anayasa gerekli.

Türkiye bu yönde de inisiyatif almalı.

Bosna'dan memlekete yürekten sevgi ve selam getirdim.

Başçarşı'dan, Sebil'den, Gazi Begova'nın yanı başından, Aliya'nın başucundan, Dirina Köprüsü'nün üzerinden, Neredva'nın kıyısından, memlekete selam getirdim.

Kalın sağlıcakla.

Hasan Öztürk - Haber 7

hasan.ozturk@ulketv.com.tr