“Sen Ulusalcıları 29 Ekim'de gör”
Tansel Çölaşan, kocası Emin Çölaşan'ın tavla partilerinde önüne koyduğu dosyalarla eski patronunu zorda bıraktığı günlere öykünmüş olmalı.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na aba altından sopa göstermeye yeltenmiş..!
“Minikkuş” kafese düşmeden önce, Emin Çölaşan'ın masasının üzerine dosyaları bırakıverirdi.
Ve o dosyalar üzerinden gazeteci arkadaş, patronlara, vekillere, bakanlara hatta başbakanlara ayar veriverirdi.
Sadece şu kadarını hatırlayın, Bülent Ecevit'in hastalığı döneminde, “Rahşan Ecevit, Bülent Ecevit'e bakamıyor. Tırnakları uzamış, kir pas içinde” diye yazabilen bir Emin Çölaşan'dan bahsediyoruz.
Hah işte o Emin Çölaşan'ın Danıştay'dan emekli şu anda ADD'de başkanlık yapan eşi Tansel Çölaşan, Başbakan Erdoğan'a seslenerek şöyle demiş:
“ Başbakan Erdoğan, bilmediği konularda açıklama yapmayı pek seviyor. Ulusalcılık ülke çıkarlarını düşünmektir. Türkiye'nin ezici bir çoğunluğu, Türkiye'nin yüzde 90'ı ulusalcıdır. Erdoğan, ‘ulusalcı mulusalcı yok' demiş. Eğer ulusalcıları görmek istiyorsa 29 Ekim'de Tandoğan'a gelsin. Ulusalcılığı görsün.”
Bu hanımefendi Danıştay'da hakimiyken Danıştay saldırısının tetikçisi Alparslan Arslan'ın, “Tekbir getirerek cinayeti işlediğini” öne sürmüştü ya hani onu da bir yerde hatırlamak gerek.
Neyse konumuza dönelim.
Türkiye hızla dönüşüyor! Dönüşüyor ifadesi aslında yanlış bir ifade.
Zira dönüşmekten çok, açılmış parantezler kapatılıyor ve olması gerekene “aslına” dönüş yaşanıyor!
Vatanperverliği evirip çevirip milliyetçiliğe… Ardından onu da mukaddesattan uzaklaştırıp “ulusalcı”lığa dönüştürenlerin ağa babaları bir ada ülkesi ile Kıta Avrupası'nın sanayi devi ülke olduğu artık ayan beyan ortada.
Ancak buna rağmen, ulusalcılık kisvesi altında, onca “yerli” insanı ötekileştiren, hatta bir takım siyasal cinayetlerle Türkiye'de bir korku düzeni kuranların foyaları ortaya çıkıyor.
Balyoz davasının Yargıtay safhası geçen hafta sonuçlandı. Sonuç şu ki, bir takım orgeneraller, komutana rağmen bir takım örgütlenme içine girip “darbeye eksik teşebbüs”te bulunmuş.
Peki bu “darbecilere” kim sahip çıkıyor?
Ulusalcılar!
Peki bu ulusalcılar Ergenekon davasının karar duruşmasının olduğu gün Silivri'ye çağırdıkları insanlara ne diyordu, “Mangalını, etini al Silivri'ye gel!”
Peki o günler hangi kutsal aya denk geliyordu?
Ramazan!
Ramazan ayında oruç tutmaya bilirsiniz, ancak “milletin” değerleriyle böyle alay edemezsiniz..!
Ancak bu değerlerden bi haberseniz “mangal partisi çağırısı” yapabilirsiniz.
Toparlıyorum,
Aynı kafa bu kez şöyle diyor, “Sen Ulusalcıları 29 Ekim'de gör. Türkiye'nin yüzde 90'u ulusalcı!”
Tansel Çölaşan ve temsil düşüncenin millet nezdinde hiçbir kıymeti yok.
Bir zamanlar askeri, yargıyı arkalarına alıp millete rağmen bu memlekette at koşturdular.
Şimdi o günler geride kaldı; ah bir anlayabilseler!
29 Ekim'de kim neyi görecek göreceğiz!
Hani Ekim “devrim ayı”ydı ya hani!
Kalın sağlıcakla.
Not: Memleket sevdalılarının tümünün! Bil cümle Ümmeti Muhammet'in Kurban Bayramı'nı tebrik ederim.