Hasan Öztürk
Hasan Öztürk
HABER7 YAZARI

Misak-ı Milli'yi hatırlama zamanı

GİRİŞ 19.11.2013 GÜNCELLEME 19.11.2013 YAZARLAR

Ben size Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Cumartesi günkü tarihi konuşmasının sadece şu 3 cümlesini hatırlatmakla söze başlamak isterim:

"Diyarbakır mürşid, yani yol gösterici bir şehirdir. Diyarbakır Zülküf, Elyasa peygamberlerin, sahabe-i kiramın, evliyanın şehridir. Diyarbakır Mekke, Medine Kudüs ve Şam'ın ardından İslam aleminin beşinci haremi şerifi sayılan bir şehirdir.”

Bu cümleleri dinlerken, terör örgütü PKK'nın İmralı'daki lideri Abdullah Öcalan'ın bir süre önce “İhanet içerisinde olanlara karşı, Diyarbakır'da Demokratik İslam Kongresi yapın” çağrısını hatırladım.

Ve çözüm sürecinin ana taşıyıcı unsurunun “İslamlık” olduğu konusunda tarafların zihinlerinin aydınlandığına karar verdim. (Şimdi, başlarını iki ellerinin arasına alıp düşünme vakti gelenler, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal gibilerdir)

Bilinen bir gerçeği tekrar etmekte bir beis yok!

Müslümanlık bu toprakların ortak mayası.

Bu maya, aynı zamanda Süryanileri, Ermeniler, Yahudileri ve diğer etnik, dini unsurları da içinde “barındıran” bir hoş görü geleneğine sahipti…

Sahipti diyorum, zira son 150 yıllık serüvenimizin sonunda, ortak paydamız İslamlıktan uzaklaştığımız oranda “hoşgörü” ve “tahammül” sınırlarını terk ettik.

Terk ettik derken, zorla terkettirilmişliğimiz de işin acı gerçeklerinden.

Öyle ki yakın geçmişte, İslamlık ortak dairesinin içinde olanlarla bile kavga eder hale gelmişti.

Gelinen son noktada, bizim harcımızın yine İslamlık olduğu gerçeğini “samimi olanların” cümlesi anlamış görünüyor.

Türkiye, Türkler ve Kürtlerin geçmiş ortak kaderlerini, yeni yüzyıla taşımaya karar vermiştir.

Bu karar veriş, yakın çevremizi düzene sokmayla da sonuçlanacak orta vadeli bir süreçtir.

Hatırlayın Başbakan, “Dağdaki inecek, cezaevleri boşalacak” diye bir cümle de sarf etti Diyarbakır'da.

Bu cümle bile, yakın gelecekte süreçte bir tıkanıklık olmazsa iç barışın sonuçlarını göreceğimiz taahhüdüdür.

Burada bir hususu daha hatırlatıp toparlayayım.

Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'yi hafta sonunda Diyarbakır'da misafir eden Türkiye Cumhuriyeti, güçlü bir irade ile hafta içerisinde de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu da Bağdat'a göndermişti.

Bu iki hamle birbirini tamamlayan hamlelerdir.

Türkiye, yakın geleceğini geçmişteki Sünni Müslümanlığından geçtiğinin farkındadır.

Mesut Barzani'ye verilen önem ve geliştirilen ilişkiler Sünni Kürtlerle yapılan ittifakın işaretidir.

Bütün bu olup bitenlerden, materyalist Kürt unsurlarının rahatsız olması bundandır.

Suriye'nin Kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan fiili durumun mimarları kimlerse Diyarbakır buluşmasından sonra uykuları kaçacak olanlar da onlardır.

Toparlıyorum:

Türkiye, Kuzey Irak ile entegrasyonunu bir aşama daha ileriye götürmüştür.

Misak-ı Milli'yi tekrar hatırlama zamanı çoktan gelmiştir.

Türkiye sadece sınırları içerisinde değil sınır dışında da “çözüm süreci” yürütmektedir.

Kalın sağlıcakla.

Hasan Öztürk - Haber 7

elonue@gmail.com

YORUMLAR 1
  • xPROOFx 11 yıl önce Şikayet Et
    bediüzzaman'ın şu tespiti aklıma geldi.. türklerle kürtler yeniden biraraya gelecekler ve bu millet yeniden eski gücüne kavuşacak.
    Cevapla