Ya istiklal, ya izmihlal
Ulusalcı ve millici kisvesine bürünüp, Anadolu'ya sıkıştırılmış bir memlekette yaşama arzusunda olanlara laf anlatmak ne zor!
Yerli ekonomi dendiğinde montaj sanayi, ticaret dendiğinde distribütörlük zannedenlerin yıllarca ekonomiyi yönettiğini görmek ne zor!
***
Türkiye yeni bir “İstiklal mücadelesi” veriyor!
Bu kez yargı ve emniyet içerisinde çöreklenmiş bir yapıya karşı veriyor bu mücadeleyi..!
Meşru hükümet, “askeri vesayet”ti, kurduğu ittifaklarla geriletmişti…
Bu geriletmenin finalini 12 Eylül 2010 Referandumu ile yaptı.
Lakin o referandumda yüksek yargıyla ilgili düzenleme bugün başını ağrıtıyor.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) bugün vesayetin diğer bir adı olarak karşımıza çıkıyor.
Zira yüksek yargıyı tayin eden, belirleyen HSYK üyeleri gerektiğinde (dün olduğu gibi) korsan bildirilerle “vesayeti” pekiştirmek istiyor.
Biz eski Türkiye'de bu tür bildirileri YARSAV denen dernekten görürdük oysa..!
Her neyse..!
***
Türkiye, siyasal bağımsızlığının pekişmesi için ekonomik bağımsızlığın şart olduğunu artık biliyor.
Ve bilme ile, küresel ölçekte bir finans aktörü olarak Halkbank'ı inşa ediyor.
Bu bilme ile, küresel ölçekte bir aktör olarak Türk Hava Yolları'nı geliştiriyor.
Bu bilme ile, Avrupa'nın en büyük havaalanını inşa etmek üzere harekete geçiyor.
Bu bilme ile, TİKA eliyle, uzak-yakın ülkelerde tarih bilincini diriltiyor..!
Bu bilme ile, enerji bağımlılığını en aza indirmek için, nükleer enerji santralı inşaa etmeye başlıyor, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile petrol sözleşmeleri imzalıyor..!
Kısaca Türkiye Gandi'nin Hindistan'ın bağımsızlığındaki sembol davranışının bir benzerini yapıyor!
“Tuz devrimi”ni gerçekleştiriyor.
Gandi, okyanus kıyısına inip, eline bir avuç tuz alıp havaya kaldırmış ve şöyle demişti: “Artık bu tuzu biz işleyeceğiz.”
Gandi'nin kendi tuzlarını kendilerinin işlemesi çağrısı bağımsız Hindistan'ın temel felsefesini oluşturmuştu.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Tayyip Erdoğan, olup biteni tanımlarken, “İstiklal mücadelesi” diyor.
Yani ki, Kanal İstanbul'u, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü, 3'ncü Havalimanı'nı, Hızlı Tren'i, Marmaray'ı, duble yolları, gelişmiş tren yolu ağlarını inşa etmek, ekonomik bağımsızlığın olmazsa olmazı” diyor.
Ekonomik bağımsızlığını elde etmek için “Tuz devrimi” başlatan Tayyip Erdoğan'ın bu girişimi, “Bileğine kelepçe takmaya yemin etmiş” işbirlikçiler ile, Türkiye'yi hala “müstemleke” görmek isteyenlerin uykularını kaçırıyor.
Olup biten budur, diğerlerinin hepsi teferruattır.
Son söz:
Hazreti Peygamber (as) der ki;
Fitne zamanı koşan yürüsün, yürüyen dursun, duran çöksün, çöken otursun..!
Kendi kendini sömürgeleştirmiş aydın kesimi, silahlı ve silahsız bürokrasi ve yargı bu milletin yakasından düşsün artık!
Ya istiklal!
Ya izmihlal!
-
harun kaya 10 yıl önce Şikayet Etiyiki Allah var iyiki ahiret var.. sıkkma canını hasan kardeşim imtihan olmasaydı alçaklarla Salihler nasıl ayrıçşacaktı.Beğen Toplam 5 beğeni
-
adam turk 10 yıl önce Şikayet Etyazara aynen katılıyoruz. istiklali seçiyoruz, meclise anayasa yaptırılamadı, muhalefet bir yana meğer ak partidede en azından iç muhalefeti olduğunu anladık, yani öyle bir ülkeyiz ki şöyle kafamıza göre bir anayasa yapamıyoruz, başkalarından kes yapıştır yapılıyor ona da kısmen isin veriliyor.hükümet 550 vekil alsa bile çatlak vercek anlamına geliyor çünkü 550 tane yerli kafalı ve ruhlu vekil bulmak imkansız, meclis bile montaj olunca montajcı sektörün ve ithal ekonominin gebeliğin bitmesi mümkün değil, türkiyenin bağımsız olam ihtimali var mı yok mu temel sorun bu,Beğen Toplam 10 beğeni