TÜSİAD'ın derdi ya da beyaz adamın sıkıntısı
Ya da şöyle sorayım:
Beyaz adam, Afrika'da ya da Hindistan'da limanda gemiden bavullarıyla indiğinde…
Kafasına büyük şapkasını geçirip…
Yürüyüp gittiğinde…
Ne düşünürsünüz?
Hadi bir soru daha sorayım.
İngilizlerin, İspanyolların, Hollandalıların, Fransızların, Belçika ve Danimarkalıların, unutmadan elbette Portekizlilerin dünyayı talan ettikleri “sömürge çağı”ndan sonra “kendi kendini sömürgeleştirmeyi başarmış” memleketlerin yerlileri ile zihinsel yabancıları arasındaki farkı farketmemezlikten mi gelelim?
***
Yukarıdaki soruları neden sorduğumu merak ediyorsunuz!
Çok basit bir nedeni var.
Kemal Tahir'in deyimiyle, “Kendi kendini sömürgeleştirmeyi başarabilmiş” ülkeler kategorisine Türkiye tam bire bir uymaktadır.
Aydın, entelektüel ve özellikle devlet eliyle oluşturulmuş sermaye elitiyle kendi kendini “aşağılamayı”, kendine şiar edinmişlerin memleketi burası..!
Ya da “kendini” halkın üzerinde ve dışında ya da “efendi” görenlerin..!
Örnekler çok.
Lakin buraya konu etmek istediğim devlet eliyle zenginleştirilmiş ve bugünlerde “Üretimin yüzde 50'sini ben yapıyorum” efelenmesini gösteren TÜSİAD ve TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz'dır konumuz.
Tartışmayı baştan anlatacak değilim.
Ama, “Böyle bir ülkeye yabancı sermaye gelmez” diyenin kimliği “yerli sermaye”yi temsil etmesi gereken TÜSİAD'ın Başkanı.
11 yılda “1'e 5 kazandım” diyenler kulübünün sütçü'sü..!
Başbakan Erdoğan'ın, “Böyle bir ülkeye yabancı sermaye gelir mi demek ihanettir” sözü üzerine de, “Özür dilemeli” anlamına gelecek şu cümleyi kuruyor, “Vatanseverliği sorgulanan bir adam olarak hatırlanamam. Ben bu sözlerin inşallah en kısa zamanda telafi edilip geri alınmasını diliyorum.”
Bak sen!
Hele o cümleyi kurmadan önce, “ne söylenecekse ben söylerim” cüretkarlığını da göstermesi cabası!
(cüretkarlığın boyutunu görmek isteyenler için: http://www.haber7.com/ic-politika/haber/1120338-tusiad-baskanindan-basbakan-erdogana-cevap)
***
TÜSİAD denince aklına Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği'nden daha çok…
İlan ile hükümet düşüren…
Ara dönem iktidarlarında köşe dönen…
Koalisyon iktidarlarını hep teşvik eden…
Üretimden daha çok montaj sanayi ve distribütörlüğüyle ekonomiyi çeviren…
Batı'ya karşı “ülkesinin içinde bulunduğu durumdan” hep şikayetçi olan…
Faizin düşmesinden rahatsız olan…
İMF ile yeni standbay anlaşmaları imzalanmadığı için tedirginlik yaşayan…
Zihinsel sömürgeleşmeyi peşinen kabul eden, bir yapı gelmiyor mu sizin de aklınıza?
MÜSİAD eski Başkanı Ömer Bolat TÜSİAD'ın son çıkışını bakın nasıl değerlendiriyor:
“Kodları CHP ile özdeş ve ondan ayrılamıyorlar. Eski Türkiye'nin ağırlığı onlarlaydı. Şimdi Başbakan Erdoğan ve hükümet hiçbir şekilde vesayet ve güç odaklarına müsaade etmediği için eski ağırlıklarının özlemi içinde oldukları için AK Parti'ye saldırıyorlar."
Yoksa hala, gözünüzün önüne, büyük şapkasını giyip gemiden inen beyaz adamın, filmin sonunda geldiği liman kentini ve kıtayı nasıl medeniyete kavuşturduğunu (!) göremediniz mi?
Sahi bizim beyaz adamlarımız kimmiş?
Hasan Öztürk - Haber7