Etnik ayrımcılığa ve kokuşmuş adalete hayır
Halk galeyana getiriliyor, ayrımcı sloganlar atılıyor…
Gerginlik üzerine gerginlik yaşanıyor…
Türkiye'nin batısında “demokrasi” hiçe sayılıyor!
xxx
Silivri önünde bekleyenler “ulusalcı sloganlar” eşliğinde 7 yıla yakın tutuklu yargılananların salıverilmesini bekliyor…
İlk çıkan, “Türkiye eski Türkiye olmayacak” naraları atıyor…
Diğeri, “Hesap soracağız” diyor…
Bir başkası, tehdit üzerine tehdit ediyor..!
Xxx
Malatya Zirve Yayınevi cinayeti sanıkları da, Danıştay Saldırısı faili de “uzun tutukluluk süresini 5 yıl'a indiren” yasadan faydalanıyor..!
Cumhurbaşkanı Köşk'ten ses veriyor, “İnsanların dilini kesenlerin… İnsanlığa karşı suç işleyenlerin salıverilmesi vicdanları sızlatıyor” diyor.
Xxx
Başbakan Erdoğan Şanlıurfa mitingi dönüşü uçakta, “Kafamı kuma sokamam. Darbe teşebbüsü yoktur diyemem” diyor..!
Xxx
Tam da bu ortamda, Ergenekoncuların, katillerin, canilerin salıverilmesinin “faili” iktidar ilan ediliyor!
Yetinilmiyor 13'ncü Ağır Ceza Mahkemesi “yetki gaspı”nda bulunup “mikserliğe” soyunuyor!
Xxx
Son bir iki gündür yaşadıklarımızın özeti bu.
Olup bitenlerin tamamının bir “proje” ve bu projeye karşı salvolar verilmesi olarak görüyorum.
Yaşadıklarımızın en tehlikelisini ise, Fethiye'de başlayıp Bolu'ya, Tekirdağ'a da uzanan “etnik milliyetçilik” temelinde milleti “ayrıştırmaya” yönelik provokasyonlar olduğunu düşünüyorum.
Biz Sivas Madımak Oteli'nde yaşanan insanlık dışı olayı unutmuş olamayız!
Biz Başbağlar Katliamı'nı unutmuş olamayız..!
Biz, 12 Eylül öncesi Maraş, Çorum olaylarını unutmuş olamayız!
Silahların sustuğu bir ortamda 33 Er'in şehit edilişi unutmuş olamayız!
Yani ki, toplumsal barışın tesis edilmeye çalışıldığı anlarda bu millete ağır bedeller ödetilecek provokasyonlar hep oldu.
Bugün de aynı tezgah sahnede.
Oysa, görüşlerine, siyasal duruşlarına “hiçbir zaman katılmayacağınız” meşru siyasal düşüncelere de saygı duymuyorsak bile tahammül etmek gerek.
xxx
Silivri, Ergenegon, katiller meselesine gelince.
Türkiye'de adalet mekanizması “kokuşmuştur.”
Mahkemelere güven kalmamıştır!
Kimin gücü kime yetiyorsa, yani ki haklı değil güçlü olanın “borusu” mahkemelerde ötmektedir!
Böyle olunca, 7 yıldır tutuklu yargılananların cezasını bir türlü “ona”mayan…
Gerekli cezayı, gerekli zamanda “kesemeyen”ler bugün tutup, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tutukluluk halini 5 yıla indiren düzenlemesini eleştirme hakkına sahip değildir!
Geç gelen adalet, adalet midir?
Krizler fırsata dönüştürülebilir…
Yozlaşmış, kokuşmuş adalet mekanizmasına neşter vurulabilir!
Adliye sarayları yapmak değil mesele…
Mesele, adaleti tesis edecek hukukçuları bu memlekete kazandırmaktır!
hasan.ozturk@ulketv.com.tr
-
kenan9 10 yıl önce Şikayet Etherkeze af. taahhüdü ihlal mağdurlarını düşünen yok .yazıklar olsunBeğen
-
Harun.K 10 yıl önce Şikayet EtKaplama-kromaj-ambalaj değil imalat gerek.... Sayın Hasan Öztürk yorumunuzun üzerine tek söz söylemeye gerek bırakmamışsınız, çok güzel özetlemişsiniz. Bu güzel yazı için teşekkür ediyorum.Beğen
-
Murat Kara 10 yıl önce Şikayet EtBitmiş Mahkemenin.... Gerekçeli kararı 7 ayda yazılamıyorsa hangi hukuktan söz edilebilir? Anayasal teminat altında bulunan yargı erklerinin bunu uzun uzun düşünmesi gerekmez mi?Beğen