Nüanslar hedefe giden yolun çakıl taşıdır
O yazıdan iki gün sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu Ülke tv, Kanal 7 ortak yayınında meslek taşım Mehmet Acet ile birlikte konuğum oldu geçtiğimiz hafta.
Davutoğlu ilk kez “Başkanlık Sistemi” tartışmalarında topa girdi ve görüşlerini uzun uzun anlattı. Benim anladığım, Başbakan Davutoğlu “sistem” tartışmasını “denge” ve “fren” ile “demokratikleşme” meselesi olarak görüyor ve bunun da “koşulsuz” bir şekilde “Yeni Anayasa”nın yapım aşamasında tartışılması gerektiğini söylüyor.
Ancak Davutoğlu, “Başkanlık Sistemi”nin Ak Parti açısından “bugün konuşulan” bir mesele olmadığının da altını çizerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Başkanlık Sistemi” tartışmasına “ilkesel” olarak “evet” diyor..!
Davutoğlu’nun MİT Müsteşarı Hakan Fidan için söyledikleri ise 7 Şubat gecesi “adaylık” için istifa öncesinde “işaret fişeği” niteliğindeydi.
Ahmet Davutoğlu, Hakan Fidan’ı 7 Haziran sonrası oluşacak Ak Parti’nin “ana aktör”lerinden biri olarak görüyor..!
Bekleyip göreceğiz…
***
ERDOĞAN, FİDAN’A NEDEN KIZDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hakan Fidan’ın milletvekili adaylığı için MİT Müsteşarlığı’ndan istifasıyla ilgili görüşlerini Küba ziyareti öncesinde söyledi: “Tasvip etmiyorum.”
Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan, neden Fidan’ın istifasına sıcak bakmıyor?
Bu sorunun en temel sebebi sanırım “Sır küpüm” dediği Fidan’ın üzerindeki sorumluluklarını “final”e kadar götürmesini beklemesi.
Dahası, 7 Şubat 2012’de yaşanan o meşum krizde Erdoğan’ın “kendisini” ortaya koyarak aldığı inisiyatifin sonucu olarak “vefa” beklentisidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı biraz tanıyorsanız, onun “kadro”, “vefa”, “dava” konularında ne düşündüğünü biliyor olmalısınız…
Bu yüzden Hakan Fidan’ın “istifası” Erdoğan cephesinde “Daha henüz işimiz bitmemişti ki…” yaklaşımıyla açıklanabilir.
DAVUTOĞLU NEDEN FİDAN’I İSTİYOR
Peki soru şu: Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı’na rağmen Hakan Fidan’ın adaylığı konusunda “çok olumlu” görüşleri neden söylemiştir?
Hatta Fidan’ı neden teşvik etmiştir?
Canlı yayında bu konuyla ilgili Başbakan Davutoğlu’nun cümlelerini dinledikçe aklıma sadece, “Siyasetin gücünü Fidan ile birlikte domine etmek” olduğu düşüncesi yerleşti.
Ak Parti grubunun neredeyse dörtte üçlük bölümünün yenileneceğini hesap edersek, “nitelik” ve “devamlılık” açısından Davutoğlu Fidan’a ihtiyaç duymuş görünüyor.
Türkiye’nin temel meseleleri olan “Paralel Yapı ile mücadele” ve “Çözüm Süreci”nin geleceği de sanırım Ahmet Davutoğlu tarafından “bürokratik” değil “siyaseten” geliştirilecek inisiyatiflere bağlı görünüyor.
FİDAN NEDEN ADAY OLMAK İSTEMİŞ OLABİLİR
Bu noktada “Hakan Fidan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen neden siyaset dediği” sorusunu da sormamız gerekli.
Fidan’ın MİT Müsteşarlığı’nda başarılı olduğunu düşünenlerdenim. Onu ilk kez MİT Müsteşarlığı’nda bütün gazete ve televizyon yöneticilerine “Yeni MİT organizasyonu”nu sunumunda tanımıştım. Sunumdaki başarısı günlerce konuşulmuştu. Mesleki açıdan Fidan’ın yaptıklarını tarih elbet not edecektir.
Benim açımdan işin bir de insani boyutu var… Sanırım Hakan Fidan, kendisinin sunum yaptığı o MİT organizasyonun tanıtıldığı filmin sonunda “Oyunun sonunda bütün taşları aynı torbaya koyarlar” cümlesinin gerçekliğini bilerek, “siyasetin ana aktör olduğu” düşüncesini zihninde pekiştirmiş görünüyor!
Bürokrat olarak aldığı inisiyatifi siyasetçi olarak sürdürme niyetinde…
Tam da bu noktada bir düşüncemi buraya iliştirivereyim:
Anladığım kadarıyla “Paralel Yapı” ile mücadelede, siyasetin bazı aktörlerinin “geri durması” bu konuda çaba sarf edenler tarafından fazlasıyla yadırganıyor. Bir tek imza ile “kirli işlere bulaşmış” kişilerin bertaraf edilmesi söz konusuyken bazılarının bunu yapmaması “hayal kırıklığı”na neden oluyor olabilir!
***
Her neyse biz konumuza dönelim.
Hakan Fidan’ın “Ak Parti’nin seçimlerden zaferle çıkacağı ve o zaferin sonucunda güçlü ve etkili bir bakanlık koltuğuna oturacağını” söylemek kehanet olarak yorumlanmamalı.
Fakat yine de Demirel’in söylemiyle “Siyasette 24 saat uzun bir süredir” uyarasını da yapmak gerek.
Toparlayacak olursak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önümüzdeki seçimin Ak Parti açısından ana fikrinin “Başkanlık Sistemi” olması gerektiğini güçlü bir şekilde söylüyor. Aynı söyleme “400 milletvekili” çıtasını da koyuyor..!
Ak Parti hareketinin doğal lideri Recep Tayyip Erdoğan olduğuna göre…
Bu güçlü vurguları hangi şeklide ve nasıl millete sunacağına ise Başbakan Davutoğlu ve kurmayları karar verecek..!
Nüans farkları, hedefe giden yolun “çakıl taşları”dır..!
Sizce de öyle değil mi?
Kalın sağlıcakla.