Hasan Öztürk
Hasan Öztürk
HABER7 YAZARI

15 Temmuz ruhu ‘kızıl elma’ya yürüyor

GİRİŞ 17.07.2018 GÜNCELLEME 17.07.2018 YAZARLAR

15 Temmuz’un yıl dönümünde millet köprüye aktı. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü yine doldu taştı. Hep birlikte “Darbeyi tarihe gömdüğünü”, “FETÖ’cü alçakların canına ot tıktığını”, çok uluslu güçlere karşı nasıl bir millet olduğunu bir kez daha haykırdı.

Sadece köprüde mi? Hayır. İstanbul’un Saraçhanesi’nde, Ankara’nın Kızılayı’nda, memleketin diğer şehirlerinin meydanlarında tıpkı 2016 yılının 15 Temmuz gecesindeki gibi. Dipdiri bir ruh ile millet gece boyu ayaktaydı.

15 Temmuz’un bir ruhu var. Ve o ruh Türkiye’yi 2023’e, 2053’e, 2071’e taşıyacak. İnanıyorum.

15 Temmuz’un ruhu “küçülme”yi değil, “büyüme”yi tercih edendir. O ruh modern müstemlekeliği değil bağımsızlığı tercih edendir.

İşte o ruh ki El Bab’a, Afrin’e, terör yuvalarına yürüdü,

15 Temmuz’dan sonra. Yürürken bir mefkureyi haykırdı. “Kızıl elma” dedi, “İlayi kelimetullah” dedi. “Devlet ebed müddet” dedi. Terörün inine girdi. Mazlumların umudu oldu.

CUMHUR İTTİFAKI 15 TEMMUZ’DA KURULDU

15 Temmuz ruhu Türkiye’de sistemi de değiştirdi. O gece sokakta tanklara, mermilere, uçaklara karşı birlikte omuz omuza mücadele edenler, daha sonra aynı kader birliğini siyasette de sürdürdü. Gerçi “gelin birlikte olalım” denilen bazılarının kibiri yüzünden küçük ayrılıklar yaşanmadı değil ama yine de Cumhur İttifakı 15 Temmuz ruhunun tezahürüdür. O ruh, Türkiye’yi dönüştüren, büyüten, güçlendiren ruhtur.

O ruh, vesayete, boyunduruğa direnen... Din kisveli terör örgütü FETÖ’nün alçaklarına dur diyen... Giydirilmek istenen deli gömleğini yırtıp atan ve çok uluslu güçlere baş kaldıran milletin ruhunun ta kendisidir.

BİR DE 15 TEMMUZ’U DUYUNCA İRKİLENLER VAR

Milletin şehit olma pahasına direnci, birilerinin zoruna gidiyor hala. Birileri hala, 15 Temmuz’u hafifletmeye, yok saymaya ya da itibarsızlaştırmaya çalışıyor. İsmi lazım değil, bazıları 15 Temmuz’u hatırlatacak hiç bir faaliyetin içinde olunmamasını tavsiye ediyor muhiplerine. Kimiyse, bir destanı perdelemek için “mağdur” söylemleriyle kulak tırmalıyor.

Oysa, ne yaparlarsa yapsınlar, perdeleyemeyecekler ve 15 Temmuz ruhu bu memleketi hakettiği bağımsız bir ülke yapmak için her fırsatta dirilecektir göreceksiniz. Yoksa, Afrin’e yürüyen o aslan parçası “Nereye gidiyorsun” dendiğinde, “Kızıl elmaya” demezdi bilmez misiniz?

FETÖ ile mücadele 40 yılı da aşacak
“FETÖ ile mücadele 40 yıl sürecek” diyen bir dostum vardı. 17/25 Aralık yargısal darbe girişiminden sonra kurmuştu bu cümleyi. İlaveten, “Doğrudan Erdoğan’ın canına kast etmiş bir yapıdan bahsediyoruz” diye de eklemişti. Henüz 15 Temmuz olmamıştı bunları söylerken. 15 Temmuz darbe ve iç işgal girişiminden sonra gördük ki bu örgüt, sinsi sinsi devletin her alanına sızmış, bütün kurumlarına çöreklenmiş. Cüretkarlığı bundanmış.
O yüzden FETÖ ile mücadelenin 40 yılı bile aşacağını söylemek artık abartılı olmaz.
Bir hakkı teslim edelim. Örgütün en azından operasyonel kolları bacakları kırılmış durumda. Mekanizma işleyemez halde devlet içinde. Her geçen gün, tasfiyeler devam ediyor. Buna mukabil şimdiye kadar alışık olmadığımız, bilmediğimiz bir örgüt yapısıyla karşı karşıya olunduğundan mücadelede zaman zaman aksamalar ve yavaşlamalar yaşanıyor.
Geçtiğimiz hafta yayınlanan bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile içinde muazzaf askerlerin de bulunduğu binlercesi tasfiye edildi. Bana kalırsa sadece asker, polis ve yargıda değil daha bir çok bakanlıkta ve akademide FETÖ’nün artıkları hala var. Bunların bir kısmı kafasını gömmüş gün sayıyor. “Umudunu başka seçimlere, başka kalkışmalara, başka başka müdahalelere bağlamış” bekliyor. Bazılarıysa, korkudan FETÖ’cü olmadığını ispatlamak için açıktan onunla savaşıyormuş gibi yapıyor.
Son KHK ile ilişiği kesilenlerin akademi listesine baktım hala birilerinin isimlerini görmedim mesela.
Her neyse. Diyeceğim o ki bu örgütün hala sinsice aramızda dolaşan elemanları var ve hala umutlarını tüketmemiş bekliyorlar.
Bu mücadele 40 yılı aşsa da devam edecek bir mücadele. Bir an olsun ihmal etmeye gelmez, atalete düşmeye gelmez bilinsin isterim.

Kılıçdaroğlu topal ördektir artık

Muharrem İnce ile Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki “genel başkanlık” kavgası kızışıyor. CHP’nin seçimli kurultayı yapılabilecek mi 15 gün içinde göreceğiz. Delegenin tavrı önemli. Buraya kadar her şey Kılıçdaroğlu’nun lehine gibi gözükse de İnce’yi arayan “Amerikalılar” meselesi biraz dengeleri değiştirmiş görünüyor.

Seçim sırasında “Amerikalılar beni aradı ve....” diye cümleler kurmuştu biliyorsunuz İnce. İnce o Amerikalıların isimlerini de açıklayacaktı seçimden sonra ama yapmadı. Şimdi o Amerikalıların İnce’nin kulağına sadece “FETÖ’ye ilişkin” şeyler söylemediğini anlıyoruz. Mesela, “Dayan İnce seni CHP’ye genel başkan da yapacağı” denmiş de olabilir. Zira, İnce seçimden sonra gözünü koltuğa diktiğini alenen ilan etti.

Kılıçdaroğlu cephesindeyse öfke kontrolü süreci yaşanıyor. Kılıçdaroğlu’nu bazen çok öfkeli bazense aşırı duyarsız görüyoruz. Sanki sakinleştirici almadan önceyle aldıktan sonraki hal gibi.

Demiştim yine diyeyim. CHP’de cin şişeden çıktı. Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu koruması artık çok zor. İnce ile Kılıçdaroğlu arasında bir kumaş farkı var mı yok mu başka bir tartışmanın konusu olsun. Lakin, Kılıçdaroğlu topal ördektir bundan sonra bu böyle bilinsin isterim.

Haksız mıyım?

YORUMLAR 1
  • ali 6 yıl önce Şikayet Et
    bilinsin isterim
    Cevapla