İbrahim Tatlıses ile Feyruz’un sesi ancak Hatay’da birlikte duyulur
O gün üst bölgesinde Mehmetçik ile buluşmuş, Afrin Zaferi için onları tebrik etmiştik.
Bugün, Anadolu Yayıncılar Derneği’nin düzenlediği kurultay için buradayız.
Hatay, Biladı Şam’ın kapısı. Aynı zamanda Biladı Rum’un da...
Hem Arap Yarımadası’nın, hem Anadolu Yarımadası’nın kesiştiği nokta.
Bu nedenle her milletten her dinden “yerli” insanlara ev sahipliği yapıyor.
Yine Hatay Roma’nın üç büyük kentinden biri. Avrupa’da Roma, Afrika’da İskenderiye, Asya’da Hatay Roma’nın en büyük kentleri. Her biri neredeyse birer başkent Roma döneminde.
Roma’dan çok öncesine de uzanıyor tarihi. 4 bin yıllık geçmişinden söz ediliyor.
Öğrendiğimde şaşırmıştım. Örneğin Hırıstiyanlık ismi ilk kez Hatay’ta kullanılmış. Yine İncillerin birkaçı Hatay’da yazılmış. Hazreti İsa efendimizin havarilerinden bu kente yerleşenler var.
Ve dahası, Kur’an-ı Kerim’in Yasin suresinde anlatılan bir kıssa da Hatay’da geçiyor. Kıssadaki mü’min ise Habibi Neccar. Hazreti Peygamber’den yüzlerce yıl önce yaşanmış bir hikayenin kahramanı Habibi Neccar adına bir de cami var Hatay’ta. Hatta Anadolu’daki ilk camilerden biri. Düşünebiliyor musunuz? Mü’min ve şehit bir Hıristiyan Habibi Neccar. Ve henüz tahrif edilmemiş olan dinin mensubu. O yüzden onun rahmetle anıyoruz hala.
Hatay çok kültürlükten anılır, hep.
Çünkü, hem etnik hem dini olarak bir çok unsuru içinde barındırıyor.
Merak ettim, Hatay’taki Yahudiler Sefarat Yahudileri mi diye. Yani İspanyol engizisyonundan 15’nci yüzyılda kaçıp Osmanlı’ya sığınanların bir kısmı Hatay’a mı gelmiş diye merak ettim.
Hayır.
Hatay’daki Yahudiler Hazreti Musa efendimizin Mısır’dan çıkardığı İsrailoğlları’nın bir kolu. Yani kölelikten kurtulan Yahudiler. Yani kadim Yahudiler. Kızıldeniz’i geçenlerin bir kısmı kuzeye çıkıp Hatay’a yerleşmiş.
Hatay’da şöyle bir deyim ile karşılaştım, “Yahudi’de yemek ye, Hıristiyan’da yat.”
Burası gastronomisi çok güçlü bir kent. Yemek kültürü o kadar gelişmiş ki her damağa uygun lezzet bulmak mümkün.
Bunun nedeni yine çok kültürlülükle ilgili.
O yüzden buraya gelenler sadece Arap veya Türk mutfağı ile değil aynı zamanda bu coğrafyanın tüm yerlilerine ait mutafağıyla da karşılaşıyor.
Öyle bir konumdaki Hatay, Kuzey’den Şanlıurfa’dan İbrahim Tatlıses türkü söylemeye başlasa buradan duyulur. Güney’den Beyrut’tan Feyruz meleklerle birlikte şarkı söylemeye başlasa buradan duyulur. Çünkü Bereketli Hilal’in kilit taşı Hatay!
- Suriyelilerin entegrasyonunda Hatay örneği
- Bu toprakların en önemli özelliği, çoğulculuk. Çeşitlilik. Çeşitliliklerimizle birlikte bir arada olmak.
- Bu çeşitliliğin olmazsa olmaz saşrtı birbirimize tahammül etmek değil, saygı duymak. Karşılıklı saygı ile bu mümkün kılınabilir. Hatay’da ‘saygı’ her dönemde test edilmiş ve başarılmış.
- Hatay’daki tecrübe, şu anda coğrafyamızda yaşadığımız büyük sıkıntıların hafifletilmesinde de bize rehberlik edebilir.
- Özellikle Suriye iç savaşı nedeniyle Türkiye’ye sığınan Suriyeli mülteciler konusunda.
- Hatay’da adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre 255 bin Suriyeli mülteci var. 500 binin üzerinde Suriyeli ise Hatay üzerinden Türkiye’ye giriş yapmış.
- Bu mültecilerin çoğu merkez ve ilçelerde yerleşik. Hala birkaç kamp var. Onların biri özellikle hassas mültecileri barındırıyor.
- Burada görüştüğüm bürokratlar, gelen Suriyelilerin çoğunun akrabalarının yanına yerleştiğinden söz ediyor.
- Gettolaşma konusunda sıkıntı var mı diye sorduğumda. Hayır cevabını aldım. Bu başarı, Türkiye’ye örnek olabilecek nitelikte.
- Hatay’ta 255 bin Suriyeli yaşıyor ve gettolaşmamışlar. Yani entegrasyon konusunda başarı sağlanmış. Bunun nedeni elbette Suriye ile sınır komşusu olması. Gelenlerle, buradakilerin akrabalık ilişkileri ve kültürel benzerlik.
- Türkiye’nin değişik şehirlerindeki ve özellikle İstanbul’daki göçmenlerin entegrasyonu konusunda Hatay’dan öğrenilecek çok şey olduğunu düşünüyorum.
- Bu arada, daha önce yazdığım “Suriyeliler meselesi”yle ilgili yazılarımı bağlamından koparıp tartışmaya çalışanlara da bir küçük önerim olacak.
- Suriye’de savaştan kaçanlar ile savaşı bahane ederek Türkiye’ye yerleşenlerin bir çoğu geri dönmeyecek. Bu gerçeği bilerek Suriyelilerin entegrasyonu konusunda Hatay, Gaziantep gibi illerimizdeki çalışmalar diğer illere de aktarılmalı. Özellikle de İstanbul’a.
- Konuyu tartışmaktan kaçıp, “slogan atarak” bir çözüme gidliemeyeceğini bilmek gerek. Hatta o sloganların Suriyelilerin geleceğine bir katkısının olmadığını bilmek gerek.
- Mesela Hatay’da Suriyelilerin belirgin bir şekilde yerleşip gettolaştığı mahalle veya semt yokmuş. Çok şaşırtıcı. Yine sadece kendi aralarında alışveriş yapmak gibi bir tutumları yokmuş. Bu da şaşırtıcı. Oysa mesela İstanbul’da tam tersini görüyoruz. Bazı semtlerde oluşan gettolaşma bunun en somut örneği.
- Hatay’daki tecrübenin diğer şehirlerimize de
- örnek olmasını dileyerek şimdilik bu kadarla yetinelim.
- Kalın sağlıcakla.
Yeni Şafak