İdlip’i Gazze, Türkiye’yi Ürdün yapmak istiyorlar
Körleme satranç oyunu şiddetlenmişti. Hani şu, ortada bir satranç masası olmayan… Masanın üzerinde satranç taşları olmayan… Sadece zihinde oynanan satranç türünden bahsediyorum.
Körleme satrancın başta Türkiye olmak üzere oyuncuları “Suriye satrancında” zihinleri zorlayan hamleler yaptı bugüne kadar.
Bugün körleme satranç İdlip sahasında bildik satranca dönüştü.
İdlip’te körleme ile bildik satranç arasındaki ince çizgi, aktörlerin sahada “vekalet verdikleri üzerinden” hala hamle yapıyor olması.
Birkaç gün içinde körleme satranç, İdlip masasında bildik satranç oyununa dönüşecek. Vekillerin yerini asıllar alacak gibi.
Bu kritik eşikte Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Rusya lideri Putin arasında gelişecek yeni bir perspektif “sulh” yolunu açabilir. Bu bir temennidir ve şuracıkta dursun.
Ama an itibariyle sahada “piyonlar” üzerinden büyük bir “çatışma”, savaşa dönüşmek üzere!
SATRANÇ MASASININ GÖRÜNEN SADECE İKİ TARAFI YOK!
İdlip sahasında gerilim had safhada. Rusya ile Türkiye karşı karşıya gelir mi diye düşünmenin lüzumu yok. Çoktan geldik bile!
Bu aşamada, sahada “vekalet” üzerinden alan hakimiyeti kurmak bir yana, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) özellikle rejim ve Rusya’nın güney doğu hattından İdlip’e yürümesine karşılık kuzey doğu hattında tahkimatını neredeyse tamamladı.
Tarafların kara gücü olarak kullandığı “vekiller” var. Rejim, Şii milisleri ve paralı askerleri (Ruslar dahil) sahaya sürmüş durumda. Türkiye’nin karadaki partneri kısa adı SMO olan Suriye Milli Ordusu. Havada ise Rusya var.
Zaten bizi sıkıntıya düşüren de bu. Rus askerleri karada çatışma ortamının dışında. Ne var ki TSK’nın ya da SMO’nun operasyonlarına karada direnemeyen rejimin imdadına Rusya havadan yetişiyor. İdlip hava sahasını kontrol eden Rusya bir şekliyle ikna edilemediği sürece karada işimiz güçleşiyor
Körleme satrancının masası İdlip’te kuruldu ve bildik satranca dönüştü.
İdlip satranç masasının sadece görünen iki tarafı yok. Yani bir yanda Türkiye ve SMO diğer yanda rejim ve Rusya yok. Bir bakıyorsunuz masanın yancıları zaman zaman masadaki “piyonlar”ı hareket ettiriyor. Amerika işte bu noktada önemli. Almanya ve Fransa da elbette. İran’ın durumunu hiç tartışmıyorum bu aşamada.
VATANSIZLARLA BAŞIBOZUKLAR MAZLUMLARI KALKAN YAPIYOR
Çünkü İdlip’te sıkışan milyonlarca sivilin yanı sıra onlarla iç içe olan Türkiye’nin de terör örgütü olarak tanıdığı gruplar var. Bunların başında kısa adı HTŞ yani Heyet Tahrir el Şam .
Geçtiğimiz günlerde “silah bırakmaya ve buharlaşmaya en yakın örgüt” demiştim HTŞ için. Son dönemde bölgeden gelen haberler de buna işaret ediyor.
Ne var ki emperyal güçlerin taşeronu diğer birçok terör örgütü hala silah bırakmamakta, buharlaşmamakta kararlı görünüyor. Çünkü “vatansız” bunlar!
Yabancı savaşçı diye adlandıranlar da var. Batı’nın safraları olarak Suriye’ye gönderdikleri de… Zaten sıkıntı da buradan çıkıyor.
Türkiye’yi Soçi Mutabakatı’nın uygulanmasında en çok sıkıştıran, zor durumda bırakan da o terör grupları.
İdlip’teki satrançta “taşlar”ı hareket ettirerek hamle yapan iki taraf yok. Bakıyorsunuz öyle anlarda öyle taşları hareket ettiriyorlar ki bu ne Türkiye’nin ne de Rusya’nın müdahil olabildiği türden.
İdlip’in Türkiye sınır boylarındaki kamplarda zaman zaman yapılan “Türkiye aleyhtarı” gösterileri böyle görenlerdenim. Yine bazı “başıbozuk” saldırıları böyle görmekteyim. “Türkiye kapıları açsın” diye bağıranları da…
İDLİP’İ GAZZE, TÜRKİYE’Yİ ÜRDÜN YAPMA PROJESİNE HAYIR
Türkiye’nin İdlip’teki sivilleri korumak gibi insani bir sorumluluğu var. Yine Türkiye içine akacak yeni bir göç dalgasıyla demokrafimiz ve sosyolojimizin değişmesine karşı da.
Çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek yerinden yurdundan sürüldü. Hama’dan, Humus’tan, Halep’ten süpürüle süpürüle İdlip’e ve Türkiye’nin yanı başına hapsedildi.
Tıpkı Filistinlilerin İsrail tarafından Ürdün’e ve Gazze’ye sürülmeleri gibi…
Şimdi Türkiye’ye sınırlarımız içinde olan Suriyelilerin kalması ve İdlip’te tıpkı Gazze Şeridi gibi bir alanda Suriye’nin meşru ve gayri meşru tüm muhaliflerini kontrol etmesi görevi verilmek isteniyor.
Rusların en son teklifi buydu. “İdlip’in Türkiye sınırı boyunca yüzde 40’lık alanını kontrol edin” denmişti.
Bunun ileride bir felaket olacağını gördük.
İnsani olanı yapmak boynumuzun borcu. Ama Türkiye’nin göç ve göçmen sorunu ile İdlip’teki “silah bırakmayan” terör grupları üzerinden tehdit edildiğini artık ayan beyan gördük.
“Suriyelisiz Suriye” projesine karşı çıkmak… Suriye’nin “butik devletçikler” halinde parçalanmasına karşı çıkmak… PYD/PKK terör koridoruna karşı çıkmak….
Ve elbette, içimize akan Suriyeliler nedeniyle değişen sosyolojimizin dengesini korumak gibi zorunluluklarımız var.
İşte bu yüzden bugün İdlip’te alacağımız risk, gelecekte yaşayacağımız büyük sorunlardan çok daha küçük kalıyor.
Yanılıyor muyum?
Yenişafak