Hasan Öztürk
Hasan Öztürk
HABER7 YAZARI

Her akşam 60-70 iftar edenin “prototip”ten, “sehven”e uzanan hikâyesinde otobüs bulamayan sağlıkçıların kaderine düşen…

GİRİŞ 21.04.2020 GÜNCELLEME 21.04.2020 YAZARLAR

Her haklı eleştiri karşısında “üzülüyorum ama” ile başlayan kırık cümleler kurdu. Eleştirinin dozu arttığında agresifleştikçe “ajans” tarafından uyarıldı. Bir kaç cümle ve birçok vaatte bulundu.

Sözlerinin içine her fırsatta abartıyı ekledi!

Mesela geçtiğimiz Ramazan ayında kendi ifadesiyle “Her akşam 60-70 iftar ettim” dedi. Her kesime mavi boncuk dağıttı. Başardı. Hedefine ulaştı. Koltuğa oturdu.

***

Ne zaman bir sorun olsa ortalıkta görünmedi. Kâh Bodrum’dan ses verdi, kâh Palandöken’den. “Tatil bana çok yakışıyor” şımarıklığına, Elazığ depreminde depremzedelerimiz henüz enkaz altındayken, “Ben değişik bir belediye başkanıyım, alışacaksınız” diye Palandöken’in tepesinden verdiği görüntülerle birlikte irrite edici cümleler sarf etti.

Şehremini olarak yapacakları var mı diye baktığımızda bir yılını doldurdu. Sadece muhatap alınmak için çektiği numaraların dışında, “Temel atmama töreni gibi” çok dikkat çekici icraatlarda bulundu!

Koca şehrin ulaşımından, altyapısına kadar birçok sorununu çözme sözü verdi. Sözlerinin hiçbiri ama hiçbiri için bir adım atmadı. Varsa yoksa algıya oynadı. Varsa yoksa “muhataplık”la kafayı bozdu.

“Randevu istiyorum” ile başladı, “yerel iktidar” cümlesiyle zirve yaptı.

Sonunda dünyanın mücadele ettiği koronavirüs pandemisinden en çok etkilenen Türkiye’nin en büyük ilinin bu mücadele sırasında belediyecilik olarak karşılaştığı sorunların çözümü için bir şeyler yapması beklendi. Onu da yapmadı.

Yapmadığı gibi sanki virüs daha da bulaşsın diye çaba içine girdi.

İnsanların evlerine çekildiği günlerde “zorunlu” olarak işine gücüne gitmek isteyen ve toplu taşım kullananları hiçe saydı.

Otobüs, metrobüs, tramvay ve metroda sefer ve vagon sayılarını düşürdü. İnsanlar toplu taşım araçlarında sosyal mesafeyi koruyamadı.

Bir sabah otobüsteki yoğunluğun medyaya düşmesinden rahatsız olup, vatandaşları bir partinin trolü olmakla suçladı.

“İzlemediği ve olmayan” görüntüler üzerine “kan dondurucu görüntüler” ifadesi kullandı. Ama o görüntüleri nedense destekçisi medyaya servis edemedi.

Pandemi ile mücadele başladığından bu yana “sokağa çıkma yasağı” ilân edilsin diye çırpındı. 20 yaş ve altı ile 65 yaş ve üstüne gelen sokağa çıkma yasağı onu kesmedi. İlle de sokağa çıkma yasağı diye patırtı çıkarttı.

İlk hafta sonu sokağa çıkma yasağı ilân edildiğinde de “Bize bilgi verilmedi. Ne yapacağımızı bilmiyoruz” diyerek vatandaşı tedirgin etti.

Ve sokağa çıkma yasağının ikinci haftasında sabah işine gitmek, işten evine dönmek isteyen sağlıkçıları yollarda perişan etti.

Çünkü onca ikaz ve uyarılara, onca eleştirilere kulaklarını tıkayıp garajda bekleyen otobüs, metrobüs gibi toplu taşım araçlarını seferlere çıkartmadı.

***

Yandaşlarına verdiği yardım paketlerini hiç söylemiyorum. Yardım paketi adı altında gösterdiği kutunun fahiş fiyatlandırılmasından söz etmiyorum. Bugünlerde çok ama çok daha önemini anladığımız dün bir kısmı açılan Şehir Hastanesi’nin yolunu bile yapmadığından söz etmiyorum. Tamam da…

İki günde “500 bin ton asfalt döktük” diye yalan söylemesinden söz etmeden geçemem.

Tıpkı, yarı fiyatına alınabilecek yardım paketiyle ilgili eleştiriler gelince, “prototip” savunması yapması gibi… İşin uzmanlarının iki günde 500 bin ton asfaltın dökülmesinin mümkün olmadığını ispatlaması üzerine, “sehven” savunması yapmasını kayıtlara geçirmek gerekir.

Hem de paylaştığı videoda sorumlu olarak atadığı saha adamının da tıpkı kendisi gibi “500 bin ton” demesini görmezden gelerek..!

***

Karşımızda “yeni tip” bir yerel siyasetçi var. Biraz Demirelvari. Ama kıyas kabul edilemez. Zira Demirel popülizmi iyi yapardı. Vaadlerde bulunurdu. Tamam da en azından “Barajlar Kralı” diye bir ünü vardı… Döneminde barajlar yaptığı için.

Ne ki bu yerel siyasetçi popülizmde sınır tanımamakla birlikte, bir yılda yaptığı kayda değer bir icraat maalesef yok.

Ama sosyolojiye oynamaktan her seferinde geri durmuyor.

Terör zanlısı bir eski eşbaşkanın tiyatro oyununa katılan eşi için “Benim eşim üniversite bitirmiş, master, doktora yapmış. Nereye gideceğini iyi bilir” cümleleriyle üstenci, kibirli, seçkinci bir dil kullandığı da oluyor…

Diyarbakır’a kadar gidip orada günlerdir o malum partinin kapısında çocuklarını bekleyen Diyarbakır Anneleri’ni ziyaret etmek yerine terör iltisakları nedeniyle görevden uzaklaştırılanları ziyaret ediyor. Ama o ziyarette de hediye ettiği tabloyla dikkat çekiyor!

Karşımızda “iş”e gelince “hiç”, lafa gelince “çok” yeni tip yerel bir siyasetçi var.

Koronavirüs ile mücadele ettiğimiz şu günlerde üzerine vazife olan ne varsa yapmayan, vazife olmayan ne varsa üzerine atlayan bir tip.

Bakalım, bu Ramazan’da her akşam kaç iftar edecek göreceğiz?

Yenişafak

YORUMLAR 59 TÜMÜ
  • Zeynettin 4 yıl önce Şikayet Et
    Rabb'im der ki; "Bir kavim halini değiştirmedikçe, Allah da onlar üzerindeki hükmünü değiştirmez." Nefsinizin ve kibrinizin girdabına dönüp te bir bakın İstanbullular.
    Cevapla
  • halil 4 yıl önce Şikayet Et
    Çoğu İstanbulluya acımıyoruz. Her şımarıklığın bir bedeli olur. Katlanacaksınız artık
    Cevapla
  • İstanbul 4 yıl önce Şikayet Et
    Benim dini bütün!!! kardeşim.Tayyibe bir ders verecekti ama umarım iyi ders almıştır.Yüzde kırklık bir kesim var ki bunlar asla iflah olmaz.Ama suç yine hükümette hâlâ hastahanelerde Tayyibefobi poliklinikleri açmadı ki bu adamlar tedavi olabilsin.
    Cevapla
  • Mustafa 4 yıl önce Şikayet Et
    Ah ah sizgidi Mirasyedi İstanbul Gavurdan Dost Domuzdan Post olmaz heç duymadınız mı. Bir dk.lık hırs oyu için Beş yıl çekin bakim.
    Cevapla
  • Talha 4 yıl önce Şikayet Et
    Bunu oy vermeden önce düşünecekti İstanbul sana acimiyorum hiç.ekremi başa bela eden elbet belasını bulur.kiymetini bilemediniz ak Parti'nin.
    Cevapla