Hasan Öztürk
Hasan Öztürk
HABER7 YAZARI

Bir ticari üründen çok daha fazlasıdır; TOGG

GİRİŞ 01.11.2022 GÜNCELLEME 02.11.2022 YAZARLAR

Cumartesi gününden bu yana TOGG ile yatıp TOGG ile kalkıyoruz farkında mısınız?

Kimimizin hayallerini süslüyor…

Kimimizin kâbusu olmuş durumda.

TOGG” deyince “gerim gerim gerinenler”in sayısı da hayli fazla. Baksanıza, “Neresi yerli” diye başlayıp, “aşağılama”ya kadar varan bir dille hazımsızlık yapıyorlar.

Hani fabrika nerede” diyene, “İşte fabrika burada” dedi Sayın Cumhurbaşkanı. “Bunu satamazsınız” diyene, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Satacağız göreceksiniz” dedi. Daha da önemlisi, TOGG, Anadolu Kırmızısı, Gemlik Mavisi, Pamukkale Beyazı, Kula Grisi, Oltu Siyahı, Kapadokya Beji ile “İşte buradayım” dedi, nihayet. 

MİLLET TOGG’U ÇOK SEVDİ

Türkiye’nin fikri ve sınai hakları bize ait ilk yerli otomobili TOGG, banttan indi. Hayırlı olsun.

Aslında konuştuğumuz, tartıştığımız ürün bir ticari marka! Ama Türkiye’de her kesimden insanımız TOGG’u babasından kalan miras kadar kendisine ait hissediyor farkında mısınız?  

Bir ticari markanın bu kadar sahiplenildiği pek görülmüş bir şey değil. Tıpkı Savunma Sanayii’nde Baykar’ın ürettiği İHA ve SİHA’ları bir ticari barkanın ötesinde milli, yerli gurur abidesi olarak görülmesi gibi. Şimdi de Türki Otomobil Girişim Grubu’nun markası TOGG’u kendine ait olarak benimsedi; halkımız. 

Çünkü, 60 yıl önce akamete uğrayan bir hayal gerçek oldu. 1961’de üretilip deneme testleri yapıldığı halde, “Benzini bitti, yolda kaldı” diyerek hangarda çürümeye bırakılan Devrim otomobilinin hayali kursağında kalmıştı bu milletin.

Montaj ve mümessillik üzerinden Türkiye’yi “yabancı otomobil cenneti”ne çevirenler. Belki daha sonraki yıllarda mülki hakları Fransızlara, Amerikalılara, İtalyanlara, Korelilere, Japonlara ait bir çok markayı da Türkiye’de montajladılar.

Türk otomobil sanayii olağan üstü başarılı bir sektör olmasına rağmen mülki hakları bize ait olan bir otomobil yapamadık yıllarca.

“Baba yiğit arıyorum” diye seslenen Erdoğan’a, “İşte buradayız” diyen işadamlarımız kulak kabarttı. Devlet teşvikleriyle, iş adamlarımız sermaye ve yürekleriyle, mühendis ve işçilerimiz birikimleriyle TOGG’u nihayet banttan indirdi.

BAĞIMLILIK ÜZERİNE KURULAN DÜZEN DEĞİŞSİN İSTEMEYENLERE İNAT

Bu memleket 20’nci yüzyılın başında istiklal mücadelesi verdi. Verdi vermesine ama, özellikle 1945’ten sonra “bağımlılık” üzerine siyasi, askeri ve ekonomik bir düzen kurdu.

Geçtiğimiz günlerde emekli paşa Ergun Saygun bir açıklama yaptı belki dikkatinizi çekmiştir. Saygun şöyle diyordu, “En zoruma giden hibe araç gereç ile göre yapmaktı!”

Yani, Amerikan hurdalarının, Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) “hibe” olarak verildiği dönemleri anlatıyor paşa.

Bir de kendimden örnek vereyim. Askerliğimiz doğuda yaptım. Bizim tugayımız ile Tendürek’teki üst bölgelerimizin arası 110 ila 160 km mesafelerdeydi. Üst bölgelerine gidecek konvoylar bir zamanlar 2 hatta 3 günde üst bölgelerine ulaşabiliyormuş. Biz gittiğimiz dönemlerde araçlar yenilendiği için süre 5-6 saate inmişti.

Amerikan malı, kocaman 6- 8 silindirli benzinli araçlar yollarda kalıyordu anlayacağınız.

Çünkü bağımlılık üzerine kurulan düzende batının hurda silahlarıyla savaşmak zorunda bırakılmıştık.

Xxx

Tıpkı savunma sanayiinde olduğu gibi otomobil sektöründe de bağımlılık üzerine bir düzen kurulmuştu. Dev montaj sanayi ve mümessillik nedeniyle yerli otomobil bugün kadar yapılamadı. Hatta yapılma teşebbüsleri “bağımlılık” ilişkisini neredeyse tek seçenek olarak yaşam biçimi olarak kabul etmiş, aydın, gazeteci ve akademisyenler akamete uğratıldı. Bütün çabalar boşa çıkartıldı.

“Rekabet edemeyiz. Gerek yok. Zaten bir çok marka ülkemizde üretiliyor” diye başlayan tartışmaların sonunda yerli otomobil fikrini savunanlar bile sokağa çıkamayacak kadar itibarsızlaştırıldı.

Ama işte bugün, Nuri Demirağ’ın, Vecihi Hürkuş’un, Nuri Killigil’in, Şakir Zümre’nin akıbetinden ders alanlar…

Devrim otomobilini yolda bırakanların, tuzaklarını bir bir bozarak nihayetinde yerli otomobili ürettiler.

Cumartesi günü büyük bir gururla Gemlik-Kurşunlu’daki TOGG Fabrikası’na gittik. TOGG’u gözlerimizle gördük. Mühendisleri, çalışanları dinledik. Sonunda da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı Anadolu Kırmızısı TOGG’un ilk banttan indiğini anlara şahitlik ettik.

Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş’ın “Hamt” dolu duasına amin dedik.

Amin, amin, amin.

TOGG’un bahtı açık olsun. Türkiye’nin bahtı açık olsun. Tekerine taş değmesin.

Hayırlı olsun.

YORUMLAR 27 TÜMÜ
  • F b 2 yıl önce Şikayet Et
    Hasan kardeşim benzin koymadılar tam bir safsata gerçek olan arabanın yapılmasını istemediler
    Cevapla
  • azi 2 yıl önce Şikayet Et
    yaziniz icin agziniza dilinize saglik allah razi olsun
    Cevapla
  • Nuri 2 yıl önce Şikayet Et
    Bu istemezükçü ittihatçı zihniyet memleketin yararına ne varsa baltalamak için canhıraş çalışıyor ,bize ait ne varsa hepsine düşmanlık ediyorlar , Allah perişan etsin ,yok etsin bunları inşaah
    Cevapla
  • Tuzla 2 yıl önce Şikayet Et
    Bundan sonra devlet kurumlarinda poliste takside belediyede bu markayi gormek istiyoruz devlet fabrikanin ucte birine ortak olsun butun siparislerini ona versin nasil olsa degeri katlanir siparisler bedavaya gelir
    Cevapla
  • emekli öğretmen 2 yıl önce Şikayet Et
    Togg gururumuz oldu,anlaşılan fiyatıda %10 ötv ye rağmen 1 milyon tl civarında olacak,zenginler alırken biz uzaktan bakacağız,tabiki bu normal bunu kabul ediyoruz ancak adalet için bizim alabileceğimiz vergisiz fiyatı 195 bin tl olan egeadan(yerlilik oranı %70) %80 ötv yi kaldır ki bizde araç alabilelim.
    Cevapla