Suriye’de terörle mücadele ortak operasyonlarına hazırlanırken, içimizde kimler rahatsız oluyor
Bizi uzun zamandır takip edenler, her fırsatta, Suriye ve Suriyeliler meselesini gündeme getirip serin kanlıca tartışmaya çalıştığımızı bilir.
SURİYE MESELESİNİN ÖZETİ ŞUDUR:
Türkiye bir dönem “istilacı” Batı ile birlikte pozisyon aldığı için hem sahada, hem içeride zor bir süreç yaşadı. 15 Temmuz 2016 sonrası, “terörle mücadele konsepti”ni değiştirip sahaya döndü. “İstilacı” Batı’nın politikalarından vaz geçip kendi politikalarını geliştirdi.
Neticesi, Rusya ile yeni bir süreç ve Astana Süreci ile Suriye’nin “toprak bütünlüğü” konusunda kararlı bir tutum sergiledi.
Hem toprak bütünlüğü kararlılığı sürerken hem de terörle mücadele için sahada DEAŞ ve PKK/YPG’ye ağır darbeler vurdu. Fırat Kalkanı, Barış Pınarı, Zeytin Dalı Harekatları amacına ulaştı.
Şu anda İdlib Çatışmasızlık Bölgesi’nde garantör. Böylece 5 milyona yakın sivil kimi terör gruplarının varlığına rağmen güven içinde.
Ve Türkiye’ye yeni düzensiz göçler bir şekliyle önlenmiş durumda.
Rusya lideri Putin’in gündeme getirdiği.
Adana Mutabakatı ile Suriye sahasında Suriye rejimi ile ortak terörle mücadele edilebilmesinin önü açıldı.
Son dönemde hızlıca Suriye Rejimi ile normalleşme adımları atıldı. En son Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile MİT Başkanı Hakan Fidan, Moskova’da Suriyeli muhataplarıyla buluştu.
Belki Ocak ayı içinde liderler bir araya gelecek.
Bu aşamaya gelinceye kadar Türkiye’nin aldığı inisiyatifleri burada defalarca gündeme getirdik.
TÜRKİYE İÇİNDEKİ SURİYELİLER MESELESİNİN ÖZETİ ŞUDUR:
İç savaşın şiddetli olduğu günlerde düzensiz göç nedeniyle milyonlarca Suriyeli’nin orijinine bakmaksızın Türkiye’ye kabulü, önümüze sosyolojik, demografik ve ekonomik sorunlar çıkarttı.
Hele hele, elini kolunu sallayarak istediği şehrin istediği semtine yerleşme imkanı buldukları için şehirlerde gettolaşmanın yolları açıldı.
Çoğuna “geçici koruma statüsü” verildiği için bir gün “memleketlerine dönecekler” diye beklendi.
Ne ki savaş bir türlü sona ermedi. Çünkü Batılı “istilacılar”ın amacı parçalanmış bir Orta Doğu’da parçalanmış bir Suriye’ydi.
Suriye’nin kuzeyinden memleketimize sürülen Suriyeliler bizlerin vicdanına emanet edilirken, hesaplarını başka türlü yapanlar bir süre sonra şöyle dedi, “Suriyeliler için en iyisi ne Avrupa’ya geçmeleridir ne de ülkelerine dönmeleridir. En iyi seçenek Türkiye’de kalmalarıdır!” Çünkü, Türkiye’ye sürülenlerin yerine PKK/PYD’nin yerleşmesini istediler.
Bu sözleri Batılı siyasetçiler kurdu. Ve bize, “entegrasyon” için taahhütlerde bulundu.
Sonuçta, sosyolojiyi zorlayan bir göç sorunu ile karşı karşıya kaldık.
Gecikilse de bir yıl önce sosyolojiyi ve demografiyi tehdit eden düzensiz göç meselesinde, “iskana kapatılan, şehirler ve ilçeler” gibi tedbirlere ilaveler yapılarak yönetilmeye başlandı.
Bu arada, entegre olanlar çalışma hayatına katıldı, sosyal hayatta uyumu yakaladı.
DÖNCEKLER İÇİN TÜRKİYE GARANTÖR OLMALI
Ama 2019 yerel seçimlerinde de görüldü ki “düzensiz göçmenler” özelde de “Suriyeli geçici koruma altındaki misafirler” meselesi toplumun birincil sorunlarından biri olarak gündemi meşgul etti.
Yıllardır söyledik. Gelenlerin çoğu gitmeyecek. O nedenle bir Göç Bakanlığı olmalı. İkinci olarak, gettolaşmanın önüne geçilmeli. Entegrasyon Avrupa Birliği fonlarıyla yapılmamalı! (Çünkü onlar entegrasyon değil etnisite üreten projeleri destekliyor.)
Burada ilk kez bizim dile getirdiğimiz bir mesele daha var. O da dönmek isteyenlerin Türkiye garantörlüğü ile dönmelerinin diplomatik alt yapısını oluşturmak.
En son Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Suriye rejimi, Suriyelilerin ülkelerine dönmesini bekliyor” cümlesine şu ilaveyi yine yapalım, “Türkiye belirli bir süreliğine de olsa, rejimden dönecekler için güvence almalı ve mutlaka dönecekler için garantör olmalı..!”
***
Hükümet, serin kanlıca olup biteni takip etti. Suriye’de iktidarını koruyan bir Esad var. Kuzeyinde Amerika’nın ve müttefiklerinin koruması altında bir PKK/PYD var. Rusya ve İran’ın öncelikleri değişti.
O zaman adım atma zamanı!
ŞAM EMEVİYE CAMİİ’NDEKİ HZ.HÜSEYİN EFENDİMİZİN MÜBAREK BAŞININ OLDUĞU TÜRBEYİ ZİYARET ETMEYE AZ KALDI
Rejim ile görüşmeler çok uzun zamandır alt düzeyde devam ediyordu. Burada o görüşmelere ilişkin bilgileri de sizlerle paylaşmıştık.
En son, “Şam Emeviye Cami’ndeki Hazreti Hüseyin Efendimiz’in mübarek türbesini ziyaret edeceğimiz günleri iple çekiyoruz” başlığıyla yazdığımız yazıda bugünleri öngörmüştük.
Ancak o yazının içeriğinden daha çok, başlığına takılan kimi çevreler, “Hazreti Hüseyin Efendimizin mübarek başının yer aldığı camii içindeki özel oda-türbeyi” kast etiğimizi bile bile, tartışmayı başka mecralara sürüklemek istediler. (Sizi bilim adamı olarak kabul etmek isterdim kıymetli Hayri Kırbaşoğlu, ama siz gerçekten sosyal medya aktivisti olmuşsunuz. Yoksa trolü mü demeliydim?)
Bizim derdimiz şu: Suriye Suriye olarak kalacaksa bunu, Türkiye-Rusya-İran ve Suriye rejiminin birlikte atacağı adımların belirleyecek.
Şimdi o adımlar atılıyor!
Rusya’da, Savunma Bakanları ve istihbarat başları üzerinden başlayan görüşmelerin, kısa sürede üçüncü, dördüncü aşamalarını da bekliyoruz.
Böylece, Suriye’nin kuzeyine, Türkiye’nin güneyine Amerika eliyle yerleştirilen PKK/PYD ile ortak mücadele hızlanacaktır.
İlk emaresini, PKK/PYD’nin kontrolündeki petrol tesisleri ve kuyularını vurarak gösteren Türkiye, şimdi Suriye’den “dostluk” adına bir adım bekliyor!
Yakın zaman da o adımı göreceğiz.
Olup bitenden memnunuz!
Memnun olmayan, bir Amerika, bir PKK/PYD ve Türkiye içindeki “kimi” çevreler!
Not: 2022 bitti. 2023 insanlığa, İslam’a, memlekete ve milletimize hayırlar getirsin. (amin)
-
Mehmet Akif 1 yıl önce Şikayet EtBatı bir taşla hem Suriye'yi hem bizi vurdu. Reis bu konuda çok büyük hata yaptı ama tek hatası bu değil ki. Mısır ile bozuştuk, taraf olduk ve MEB anlaşmasını Yunanistan'a kaptırdık Akdeniz'de. Diğer taraftan BAE, Suudi Arabistan ve İsrail ile de gereksiz küsüşme oldu yine. Başarısız dış politikaBeğen
-
Osman 1 yıl önce Şikayet EtSuriye yakın tarihinin özeti olmuş, kalemine sağlık güzel insan-güçlü kalem.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Murat 1 yıl önce Şikayet EtBu ülkeyi AB’nin mülteci deposuna çeviren Ahmet Davutoğlu. Para karşılığında sınırlar kapatılır mı ? Bize ne Avrupa’nın güvenliğinden ? Binali Yıldırım’ın attığı bir tweet var mültecileri Avrupa’ya göndermemekte Avrupa’yı terörden koruyoruz diye. Kendi ülkelerine dönmelerini istemiyorlar, Avrupa’ya almak istemiyorlar eee ne olacak o zaman ? Bizim ülkemizin demografik yapısını bozmaya devam mı edecekler ? Kendiniz söylüyorsunuz işte demografik, sosyolojik ve ekonomik olarak zararları oldu diye. Avrupa alsın o parasını kendi ülkelerinde entegre etsinler. 10 tane mülteci alırım diyen Japonya’ya ait Japon dernekler çıkıp hadsizce mültecileri Türkiye’ye entegre etmek için uğraşıyor.Beğen
-
Mehmet 1 yıl önce Şikayet EtAğzina saglik abimBeğen
-
Misafir bey 1 yıl önce Şikayet EtHasan hoca iktidar neyaparsa ona göre hareket eder bu tip gazetecileri pek sevmem gazeteci ülkesinin menfaatini destekler bu yazısına son günlerde yaşanan olumlu gelişmeler dogrultusunda hareket edilmiştir yani fikiryokBeğen Toplam 1 beğeni