Biri diyor ki, “Esad ile normalleşmenizi, normal bulmuyoruz!”

Diğeri diyor ki, “Erdoğan’ın istifası kendisi için daha hayırlı olur!”

Bir başkası diyor ki, “Erdoğan tekrar kazanırsa, Türkiye’nin NATO üyeliği gözden geçirilebilir!”

Hepsinin üzerine öbürü diyor ki, “Erdoğan’ı  tarihe gömmek gerekiyor. Tarihe gömmek için de ne gerekiyorsa yapmak lazım..!”

Onlar diyor, peki biz ne yapıyoruz?

Ak Parti’yi ve özelde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı iktidardan düşürmek için “darbe” bile yapmaktan geri durmayanlar, seçime 4 ay kalmışken ağız birliği yapmışçasına saldırılarının dozunu artırdı!

TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASINI BELİRLEMEK ARTIK SİZİN İŞİNİZ DEĞİL

Türkiye’nin, Suriye rejimi ile başlattığı süreçten rahatsız olan Amerika Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, dış politikamıza doğrudan müdahale etme cüretini gösterdi.

Dışişleri Sözcüsü Price doğrudan şunu söyledi, “Bütün müttefiklerimize ve ortaklarımıza ilişkileri normalleştirmenin zamanı olmadığını, ilişkileri ilerletmenin zamanı olmadığını açıkça belirttik.”

Yani, Türkiye dahil hiç kimse Esad rejimi ile görüşmesin!

Peki ne yapsın?

Suriye’nin kuzeyindeki işgalci PYD/YPG-PKK’yı muhatap alsın! Türkiye’ye sürülen Suriyelileri geri göndermesin. Suriye’nin fiili olarak bölünmüşlüğünü siyasi olarak da kabul etsin.

Amerika’nın özellikle dışişleri ve asker kanadı, Türkiye’yi bir şekliyle PKK’nın Suriye koluyla ilişki geliştirmesini ve oluşturulan fiili durumu kabul etmesini öneriyor!

Böylece, Irak’ta yaptıklarını Suriye’de de gerçekleştirmiş olacaklar.

Ama Türkiye 2016’dan sonra Amerika ve müttefiklerinin coğrafyamız için öngördüğü planları, çizilen haritaları parçalamak için olanca gücüyle mücadele ediyor! Çünkü kurulan tuzağı gördü.

AMERİKAN DERGİSİNDEN ERDOĞAN İÇİN ÇOK TARTIŞILACAK YORUM: İSTİFA ETSEYDİ DAHA FARKLI SİYASİ MİRAS BIRAKIRDI!

Amerikan dış politikasının sözcüsü niteliğindeki Foreign Polick dergisinden yayınlanan 2023 analizinden, doğrudan Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a yönelik ağır ithamlar var. Sadece itham yok, önümüzdeki seçime dair analizler de var.

Şöyle  deniyor, “Erdoğan, iktidarı ve gücü elinde tutmaya daha az bağlı kalsaydı ve kendi isteğiyle daha önce istifa etmiş olsaydı, yaklaşan seçim hezimetinde iktidardan indirilmek yerine, arkasında çok daha farklı bir siyasi miras bırakabilirdi.”

Dergideki analizde, 15 Temmuz 2016’daki FETÖ’cü darbe girişiminin bastırılmasına da çok farklı bir yorum getirilmiş. Diyor ki, “(Darbeyi bastıran Erdoğan ve AKP, gerçek diktatörlüğe geçti!”

İlginç değil mi? Türkiye’de asker üniforması giymiş FETÖ’cü teröristler darbe ve iç işgal girişimi başlatıyor. Erdoğan liderliğindeki millet darbeyi bastırıyor. Ama Amerikan dergisine göre, darbeyi bastırmak “diktatörlüğü pekiştirmek” olarak anlaşılıyor!

O zaman şu soruyu sorup devam edelim. “Acaba darbeyi siz mi yapmak istediniz?”

“ERDOĞAN KAZANIRSA, TÜRKİYE’Yİ NATO’DAN ÇIKARTALIM”

Eski Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, “Yine Erdoğan kazanırsa, Türkiye’nin NATO üyeliğini düşünelim” diyor. Bu açıklama Amerikan şahinlerinin Erdoğan düşmanlığının ifşası açısından Foreign Polick dergisindeki analizle birebir örtüşüyor.

Hatırlarsanız, Bolton Ankara’ya geldiğinde de birçok hadsizlik yapmıştı. PKK’nın Suriye kolunu muhatap almamız konusunda kabul edilemez telkinlerde bulunmuştu.

Ama şu fotoğrafı lütfen hatırlayın. Beştepe’de koridorda Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın, Bolton’a nasıl da haddini bildirdiğini gösteren fotoğraf var ya hani onu diyorum.

“Huylu huyundan vazgeçmez” demişler.

Sahibinin sesi olan Boltan, Türkiye’nin “öngörülemeyen lideri” olarak tanımladıkları Erdoğan’ın, Ukrayna savaşında aldığı pozisyonu…

Suriye’nin kuzeyindeki terör koridorunun dağıtılması konusunda aldığı inisiyatifi…

Karabağ’ın özgürleşmesi sürecinde “Azerbaycanlı kardeşlerimiz bizden nasıl bir destek istiyorlarsa o şekilde destek vereceğiz” çıkışını…

Düşünürken,  neye tekabül ettiğini biliyor…

Onun için, Erdoğan’ın seçilmesi durumunda NATO üyeliğinin düşürülmesini tartışmaya açıyor.

Sadece şunu söyleyip devam edelim: NATO’un önemli bir üyesiyiz. Ama aynı zamanda Türkiye’deki tüm darbe ve girişimlerinin arkasındaki gücün NATO olduğunu da biliriz. Her darbenin bildirisinde, “NATO’ya bağlılık ifadesi” de bunun göstergesidir, nokta!

PKK ELEBAŞI DA AMERİKALILAR İLE AYNI ŞEYİ SÖYLÜYOR

Amerika’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Erdoğan liderliğindeki Türkiye’ye bakışı bu. Peki bu bakışın terör örgütü PKK’daki iz düşümü ne?

PKK elebaşı Duran Kalkan diyor ki, “Çok kritik dönemdeyiz. Seçim çalışmalarını kesinlikle böyle bir mücadele olarak ele almak lazım. Bunların dışında bir seçim kesinlikle yoktur, olamaz.  Erdoğan’ı tarihe gömmek gerekiyor. Tarihe gömmek için de ne gerekiyorsa yapmak lazım.”

Şaşırdık mı? Hayır.

Amerika ne diyorsa PKK elebaşı aynısını söylüyor!

Diyor ki, “Erdoğan’ı tarihe gömmeliyiz. Onun için ne gerekiyorsa yapmalıyız!”

Peki, HDP’nin eski Eş Başkanı Edirne’de tutuklu Selahattin Demirtaş bu konuda ne diyor, “Cumhurbaşkanı adaylığında isme takılmayın” diyor.

Diyor ki, “Kişisel hesapları tümüyle bir kenara bırakıp kurtuluş reçetesinde ortaklaşmayı gerektiriyor.”

ERDOĞAN’I, İÇİMİZDEKİ TEŞNİLER İLE TASFİYE ETMEYİ UMUYORLAR, AMA…

Toparlayalım..! Erdoğan’ı sokak olaylarıyla indiremeyenler…

Yargısal kumpas kurup Türkiye’yi terk etmesini sağlayamayanlar…

Darbe yapıp öldüremeyenler…

Tehdit edip istifa ettiremeyenler…

İçimizdeki aparatları ve onlara “teşni olmuş” muhalefet ile seçimde tasfiye etmeyi umuyor!

“Marksist-Leninist” olduğunu söyleyen PKK terör örgütü ve sözüm olan “solcu” siyasi uzantısı HDP de aynı politikanı sözcülüğünü yapıyor.

Her şey gözümüzün önünde oluyor. Ve bu millet hepsini görüyor!

Peki, bu millet 100 yıl sonra bulduğu bir liderini onlara yedirir mi?

Takipteyiz.