İngilizlerin The Economist dergisi önümüzdeki seçimleri konu alan kapakla çıkıyor. “Türkiye, diktatörlüğe dönüşebilir” yorumunu yapıyor. İsveç’in faşisti “Türk Büyükelçiliği önünde Kuran-ı Kerim yakmak istiyorum. İzin verin” diyor. İsveç hükümeti, “Hay hay yapabilirsin” diyor.

Trump’un Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, “Seçimi Erdoğan kazanırsa, Türkiye’yi NATO’dan atalım” dediğinde, “Bu adamın şu anda hiçbir fonksiyonu yok” diye düşünenleri boşa düşüren cümleyi bu kez NATO eski Müttefik Kuvvetler Komutanı Stavridis kuruyor. “Türki, NATO’yu, Türkiye ve Finlandiya ile İsveç arasında tercih yapmak durumunda bırakmamalı!”

Amerikan, Fransız, Alman medyasının son günlerdeki yayınlarını da hatırlayınca, ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:

Türkiye’de, 2023’ün Mayıs’ında yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi, artık “Dünyanın seçimi” olarak tescillenmiştir. Zaten ne diyordu Türkiye’deki seçimler için  Washington Post, “Dünyanın en önemli seçimi!”

SEÇMENİN ELİNDEKİ HER BİR OY PUSULASI, KELEBEĞİN HER BİR KANAT ÇIRPMASIDIR

Türk seçmeninin sandığa atacağı her bir rey, dünyaya karşı verilecek mesajdır. Oyunuzu, hangi partiye ve ya adaya verirseniz verin, neticesi dünyanın gidişâtına etki edecektir.

Yani… Ya, “Dünya 5’ten büyüktür” diyeceksiniz… Ya, “Kurduğunuz haksız düzen devam etsin!”

Ya… “İslamafobya ve yabancı düşmanlığına karşıyım” diyeceksiniz… Ya inandığınız kutsallara yapılan saldırıya ses çıkarmayacaksınız.

Ya, tüm darbe ve işgal girişimlerinin arkasında NATO’nun olduğunu kabul edip, bağımsız milli politikaları savunacaksınız… Ya, NATO’nun Türkiye’de hala operasyon yapması için el ovuşturanların umutlarını yeşerteceksiniz.

Tercih sizin..!

 O gün geldiğinde, sandığa gittiğinizde vereceğiniz karar sadece sizin ve memleketin geleceğini değil aynı zamanda dünyanın geleceğini de etkileyecek bir karardır.

Kelebek etkisidir!

Amazonlarda bir kelebeğin kanat çırpması, Amerika’da kasırgaya dönüşebilirse, Türkiye’de bir vatandaşın sandığa atacağı bir rey dünyadaki düzenin değişmesine dönüşebilir!

Anlatmaya çalıştığımız budur.

Bunu şimdiden bilenler yukarıdaki örneklerde olduğu gibi, seçimler yaklaştıkça, daha net duruşlar sergiliyor.

İçerideki acentaları da bir gün “Türk askeri PKK’ya karşı kimyasal silah kullandı” yalanını söylüyor. Bir başka gün, İHA ve SİHA’lara “dokunmak”tan söz ediyor. Bir başka gün, Londra bankerlerinden getireceği paranın “temiz”liğinden dem vuruyor!

***

Tarihte çok örneği var. Bir liderin aldığı karar, sadece o liderin ve o toplumun kaderini etkilemiyor. Tüm dünyanın kaderine etkiliyor. Bir milletin aldığı karar, sadece o milletin değil, coğrafyanın kaderini etkiliyor. Bir devletin attığı bir adım sadece o devleti değil, tüm dünyanın geleceğini etkiliyor.

***

Şimdi genç Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’ncü yılında İslam Dünyası’nın en demokratik devletinin vatandaşları olarak bir seçim yapacağız.

Bu seçim, hem İslam Dünyası’na örnek olacak. Hem demokrasimizi güçlendirecek. Hem, 2’nci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan düzene bir cevap verecek.

Ya “Yeter” denecek, ya “Tamam” denecek.

Kritik bir evreye geldik.

Bundan sonrası çok daha çetin geçecek!

Yanılıyor muyum?