Kolay değil… Tam 10 ilimiz yıkıldı. Onlarca ilçemiz, beldemiz, köyümüz enkaza döndü. Binlerce insanımız hayatını kaybetti. Binlercesi hala enkaz altında. Artık en kritik saatlere geldik. Enkaz altındakileri kurtarmak için saatle değil dakikalarla yarışıyoruz.

Binlerce kurtarma ekibi bölgede. Gönüllüler bölgede. Türkiye’nin her yerinden yardım malzemeleri bölgeye akıyor. Kurumlarımız, nakdi yardımda birbiriyle yarışıyor. Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, gönüllüler sıraya girdi.

Üç aylara girdik. Ramazan’da zekat vermek isteyen zenginlerimiz şimdiden harekete geçti. Diyanet İşleri Başkanlığı ve vakıflar üzerinden zekatlarını vermeye hazırlanıyor.

Tümü ve hepsi depremin yarasını sarmak, acıyı bir nebze de olsa dindirmek için.

Fakat.. Ne fayda..!

Kim ne yaparsa yapsın görmeyen, duymayan insanların da yaşadığı bir ülke burası!

Kötü niyetli. Hadi rahmetli Ahmet Kekeç’in sözüyle söyleyeyim, “Kötü… Ruhları kötü insanlar!” Sosyal medyada yapıp ettikleri bir tarafa... Büyük afatı, siyasi ikballerine meze yapmaya kalkanları vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum.

***

Dünyanın sayılı bilim adamları, bu depremleri tarif ederken, “Karada yaşanan en büyük depremler” olarak tarif ediyor.

7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremin bu büyüklükteki  şehirleri etkilemiş olması kayıplarımızı artırıyor. Sorunlarımızı büyütüyor.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan deprem bölgesinde. Kahramanmaraş’ta da Hatay’da da aynı sözü  verdi. “1 yıl içerisinde konutları tamamlayacakları”nı söyledi. Yaraların sarılacağını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında, bölge insanı hükümeti ve devleti görerek bir nebze de olsa nefes aldı.

Çaresizliğe terk edilmediğini gördü. Devleti yanında hissetti.

Bakanların bölgede olması koordinasyon için önemliydi ama Cumhurbaşkanı’nı yanlarında gören depremzedeler, devletin kararlılığını gördü.

***

Erdoğan’ın, ilk günkü sıkıntılara vurgu yapması… Sorunların örtülmediğinin de kanıtı. Yolların, demiryollarının, havalimanlarının hasar görmesine bir de hava muhalefetinin eklenmesi pazartesi günü bölgeye ulaşmakta zorluk yaşanmasına neden olmuştu. Ve bu durum, milletten gizlenmedi. Bilakis üstüne gidildi.

Şimdi nispeten çok daha iyi durumdayız. Ekipler sahada. Yollar kısmen açıldı. Yardımlar ulaşıyor.

***

Bir de  kırsalımız var elbette. Şehirlerin dışında, ilçelerin dışında kırsaldaki insanlarımız var… Köylerdekiler. Henüz onlardan sağlıklı haber alamadık. Alacağız inşallah.

***

Ölülerimizi toprağa verdikten sonra… Yaralarımızı sarmaya başladıktan sonra… Başımızı iki elimizin arasına alıp, düşüneceğiz elbet.

Hesap sorulması gerekenlerden hesap soracağız. Cezalandırılması gerekenleri cezalandıracağız.

Fakat gün henüz o gün değil.

Bugün, dakikalarla yarışma günü. Bugün bir enkazdan bir canlı vatandaşımızı daha çıkartma zamanı.

Siyasi polemikler, çıkar hesapları şimdilik gündemin dışındadır…

“Bu da geçer ya Hu!”