Gece saat 01.25. NTV’de bir haber. Afganistan’da zorlu okul yolu. Öğretmenler şişme iç lastikten yaptıkları sallarla okula gidiyor. Bir öğretmen konuşuyor. “Okula gelebilmemiz için ya köprü yapılmalı… Ya da hepimizi alabilecek bir sal olmalı.” 

O ve diğer öğretmenler şişme iç lastikten yaptıkları salla, nehri geçip derme çatma okula geliyorlar. Çocuklar mı? Onlar da o zorlu yolun yolcuları.

Görüntülerden sonra haberin perföresinde şöyle bir ayrıntı var. “Afganistan dünyanın en yoksul ülkelerinden.”

BİR ZAMANLARIN İLİM İRFAN YURTLARI, BUGÜNÜN SEFALET İÇİNDE; ÇÜNKÜ…

Haberi biz devam ettirelim. 8’inci yüzyıldan başlayarak 13’üncü yüzyıla kadar dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alıyordu Afganistan.

Horasan’ın bir bölümü de orada… Fergana Vadisi de… 

İslam dünyasının kalbi sayılan bir çok ilim, irfan yurdu da Afganistan’da… 
Anadolu Türklerinin ata yurtlarından biri de..!

Örneğin biz kendimizi “Horasan Ereni” olarak tanımlarız.

Ceddimiz Horasan’dan kalkıp, Anadolu’ya gelmiştir.

Biz ki Yesevi’nin öğrencilerinin torunlarıyız. Atalarımız Horasan’dandır.

Yine Kubbetül İslam olarak bilinen Belh’lidir bir kısmımızın ataları. Belh ki Mevlana’nın doğduğu, dönemin en önemli İslam şehirlerinden biridir. Afganistan’ın ilim merkezlerindendir. 13’ncü yüz yılın ilim irfan yuvaları… Medeniyetin beşiği Afganistan coğrafyası.

***

Bugün evet bugün dünyanın en fakir ülkesine dönüştü Afganistan.

Neden?

Çünkü 45 yıldır işgal altında. Çünkü 45 yıldır iç savaşta. Çünkü önce Sovyetler sonra Amerika tarafından işgal edilip tüm kaynakları sömürüldükten sonra birbirinin boğazına çökenlerin memleketi oldu Afganistan.

***

Hiç unutmuyorum, orta okul yıllarımda okula gidip geldiğim yolumun üzerindeki bir duvarda, “Köpek Rusya Afganistan’dan elini çek” yazıyordu. O zamanlar ne anlama geldiğini bilmiyordum. 

Ne ki üniversite yıllarımızda “Afga cihadı” diye tanımladığımız bir olgu ile karılaştık. Bir çok “cemaat” ve grup Sovyet işgaline karşı örgütlenmişler “cihat” ediyorlardı..!

O dönemde Burhanettin Rabbani’yi, Hikmet Yar’ı, Ahmet Şah Mesut’u bilmiştik!

***

Ruslar Afganistan’dan çekildiğinde bu kez bildiğimiz, destek verdiğimiz isimler birbiriyle savaşa tutuştu. Zaten yıkılmış bir ülke olan Afganistan daha da kötü oldu. 

***

2001, 11 Eylül saldırılarıyla birlikte bu kez Torabora’da El Kaide lideri Üsame Bin Ladin avına çıkan Amerika, Afganistan’ı işgal etti. Rambo’nun Soveytelere karşı örgütlediği gruplara karşı “demokrasi”(!) savaşı verdiği yıllardı bu yıllar..!

Ülke’yi talan ettiler. Binlerce insanı katlettiler. Bir çok grubu tasfiye ettiler. Kukla hükümet kurup, Afganistan’ın zenginliklerini çaldılar. Ardından Pakistan’ın merdiven altı

medreselerinde yetişip 3 ayda kendilerini “molla” ilan eden Taliban’a ülkeyi teslim ettiler!
Amerikalıların “terörüstleri yok etme” amacıyla geldiklerini söyledikleri… Demokrasiyi getirme vaadiyle çöktükleri Afganistan’da. Kardeş-kardeşe düşman oldu. Bir zamanlar büyük ilim adamı yetiştiren topraklarda banazlık neşet etti!

Mezar-ı Şerif’te başka, Kabil’de başka, Kandehar’da başka bir dram yaşandı.

***

İşgalci Amerika, Biden’in iktidara geldiği ilk günlerde arkasında kocaman bir enkaz bırakarak Afganistan’ı terk etti! Amerika ile işbirliği yapanlar yüzüstü bırakıldı.

***

İşte o Afganistan’da bugün şişme iç lastiklerle okula gitmeye çalışan öğretmenler… derme çatma okullar… Sınıflarda ve okul bahçesinde yerlerde oturup eğitim almaya çalışan çocuklar kaldı!

AMERİKA, AFGANİSTAN GİBİ IRAK’I DA SEFİLLİĞE MAHKUM ETTİ

Amerika 1991’de başlayan, 2003’te fiili olarak devam eden Irak işgalinde de Ortadoğu’nun güçlü ülkesini paramparça etti. 

Ne için? Sözüm ona “Demokrasi getirmek” için!

En iyimser tahminle 1 milyon sivili öldürdüler Irak’ta. Ardından Şiileri, Sünnilere, Kürtleri Araplara karşı kışkırtıp birbirlerine kırdırdılar. 

O dönemin Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi’nin Ülke Tv’deki odamızda yüzüme söylediği şu sözünü hatırlıyorum, “Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak söylüyorum. Irak fiilen parçalanmıştır ve korkarım bir daha asla Bağdat merkezli bir Irak olmayacak..!”

Ne acı..!

Amerika “demokrasi getirmek” için “kimyasal silah” yalanıyla dünyayı ayakta uyutup Irak’ı işgal etti!

Bir Kurban Bayramı sabahı, Saddam Hüseyin’i Şiilere astırdı. Musul’u, Kerkük’ü, DEAŞ’a yağmalatıp Peşmerge’nin işgaline zemin hazırladı.

Sonra da hiçbir şey yokmuş gibi Irak’tan çekildiğini açıkladı.

Geride, paramparça bir ülke… Birbiriyle kanlı bıçaklı etnik ve mezhebi gruplar kaldı.

PKK İLE İŞ TUTAN AMERİKA ELBET SURİYE’DEN DE TASINI TARAFINI TOPLAYIP GİDECEK 

İslam dünyasının iki ülkesi Afganistan ve Irak Amerika’nın işgal ettiği coğrafyaları ne hale soktuğunun göstergesidir.

Bugün aynı işgali DEAŞ ile mücadele adı altında Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın Suriye koluyla birlikte gerçekleştiriyor.

Amerika’nın, Afganistan’da ve Irak’ta işgal sırasında partner olarak kullandığı unsurları nasıl da yüzüstü bırakıp gittiğini görenler ve bilenler, yarın birgün Suriye’den de çekip gideceğini biliyor!

Ama, şu anda Amerikan şemsiyesi altına girip güç zehirlenmesi yaşayan PKK’nın Suriye kolu PYD, hep böyle sürüp gideceğini sanıyor!

Onlara sözümüz şudur: Dün Afganistan’daki partnerleri Amerikan uçağının tekerine yapışmışken binlerce metreden yere çakıldı. Irak’taki Kürtler, birinci Körfez Savaşı’nda Amerika’ya güvenip Saddam’a saldırınca, Saddam binlercesini katletti. Yüzbinlercesi Türkiye’ye sığındı.

Yarın bir gün Amerika, Suriye’den çekip gittiğinde arada oluşan husumet ve kan davası ona güvenenlerin en büyük kabusu olacak.

Terör örgütleriyle iş tutan Amerika’nın sözüne güvenmeyen coğrafyanın aklı selim insanları inisiyatif alma zamanınız gelmedi mi?

Hasan Öztürk Haber7