Beyoğlu Belediyesi'nin geleneksel iftar yemeği bu kez Hatay'da verildi. Ev sahibimiz Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız'dı.

Hahambaşı İshak Haleva da buradaydı, Süryani Cemaati İstanbul Metropoliti Yusuf Dinç de..!

Katoliklerin dini temsilcisi de burada, Ortodoksların dini temsilcisi de.

Hatay'daydık; hepimiz hep birlikte... Depremde ölenlerimize dua ettik, yıkılan mabetlerimizi ziyaret ettik... Depremzede insanlarımızla birlikte iftar ettik, dertleştik, ağladık; umut tazeledik.

Birbirimizin omuzuna başımızı koyup öylece kaldık!

Bayrama bir gün kala Hatay'a hala tap taze olan yaramızı sarmak, "yalnız değilsiniz" demek için geldik.

Hani o 6 Şubat kıyamet gününde kırılan ve kısa sürede tamir edilen piste uçağımız indiğinde karşımıza ilk Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman çıktı.

Yayman aynı zamanda bir depremzede. Ailesinden 11 kişiyi kaybetti. O gün bugündür Hatay'da nöbet tutuyor. Kucaklaştık. Kulağına fısıltıyla, "Burada bizi ilk karşıladığında neşe doluyduk bugün kederliyiz" dedim.

Birlikte Hatay'ın kalbi Antakya'ya yola koyulduk.

Depremden önce şehre yaklaşınca solumuzda kalan Habibi Neccar Dağı yüksek binalar nedeniyle neredeyse hiç görünmezdi... Ama şimdi olanca ihtişamıyla hemen solumuzda Antakya'nın tepesinde boy gösteriyor.

Köprübaşı'nda Hatay Meclis Binası enkazı olduğu gibi duruyor. Asi'nin karşısında Ulucamii artık yok; sadece bahçesindeki ulu ağaçlar ayakta. Biraz ileride etrafı saç korumayla çevrilmiş Anadolu'nun ilk camii Habibi Neccar Camii'nin ayakta kalan duvarı görünüyor.

Durup hep birlikte ölmüşlerimize dua eden Hatay Müftümüz Mevlüt Topçu'nun duasına amin diyoruz.

 Dünyanın ilk aydınlatılan caddesinde yürüyüp Katolik kilisesi ile duvar duvara olan caminin önünde bu kez Hristiyan din adamının duasına amin diyoruz. 20 metre ilerisinde Şehir Sinagogu'nun önünde duruyoruz İshak Haleva kısa bir dua edip 2 bin 500 yıllık mabedin yıkık duvarları arasında yürüyor.

Hep birlikte İsa efendimizin ilk havarilerinden St.Pierre Klisesi'ne çıkıyoruz. Kilise Habibi Necar Dağı'nın eteğindeki mağarada!

Süryani Metropoliti Yusuf Dinç konuşuyor sonra da dua ediyor amin diyoruz.

İftara az kaldı konteynır kentteki sofraya yetişiyoruz ezan okunuyor. Depremzedelerle birlikteyiz, iftar ediyoruz. Dertleşiyoruz.

Gündemlerinde siyaset yok. Bizim akşamları saatlerce tartıştığımız konular yok.

Onların çadırda kalanlarının gündemi, "Ne zaman konteynıra geçerim?"

Konteynırda kalanlarının, "Kalıcı konutlar söz verildiği gibi bir yılda teslim edilir mi?"

Gündelik siyasi tartışmalardan çok uzaklar. Çünkü gerçek bir gündemleri var. Deprem. Ölen yakınları. Yıkılan evleri. Ve gelecek kaygıları.

"Buraya gelmenize çok sevindik" diyorlar. "Unutulacağımızı düşünmek istemiyoruz" diyorlar. "Bizi yalnız bırakmayın" diyorlar.

Büyükler hep konuşmak istiyor. Ergenlik çağındaki gençler boş gözlerle bakıyor. Çocuklar hepimize sarılmak istiyor.

Vedalaşıp ayrıldığımızda aklımda, "Buralar için ne yapabiliriz" sorusu var. Cevabımız da.

Anadolu'nun ilk camii Habibi Neccar'ın restorasyonunu Konya Büyükşehir Belediyesi üstlenmiş. Ulu Camii Bursa Büyükşehir. Beyazıtı Bestami türbesini İçişleri Bakanlığı, Hatay Meclis Binası ve Valiliği Doğuş Grubu. Daha çok ayağa kaldırılacak mabedimiz, tarihi binamız var. Hayır sever insanlarımız ve büyük şirketlerimiz buralarda olmalı.

Depremin yarasını sarmak için buraları hiç yalnız bırakmamalıyız.

En önemlisi deprem bölgesini terk etmemiş vatandaşlarımızın "terkedildik" hissine kapılmaması için buralarda olmak gerek.

Vesselam.

Not: Ramazan Bayramımız mübarek olsun. Cümlenizin bayramını tebrik ederim.

Allah bize bir daha bu deprem felaketi gibi bir felâket yaşatmasın. Amin.