30.06.2023 Cuma

Nihayetinde hacı olduk. 
Arafat’tan Müzdelife’ye oradan Mina’ya... 

Sonrasında Cemarat’a akarak...

İnsan selinde ulaştığımız Kabe’de yaptığımız ziyaret tavafı ve say ile hacı olduk.

Ama size “İçtihat”ın ne kadar da önemli, gerekli ve insan hayatı için ne kadar elzem olduğuna ilişkin bir kaç söz söylemeyi görev bildim.

Diyanet İşleri Başkanlığı bundan yıllar önce yetkili kurullarında tartışıp bir içtihatta bulunuyor.

Diyor ki, “Bazı sahabe efendilerimizin ruhsatından istifade ederek... Arafat’tan sonra Müzdelife’de akşam ve yatsı namazlarını eda edecek vakit kadar kalarak Mina’ya oradan da Cemerat’a hacı adaylarını geçirelim. Gece yarısından sonra da şeytan taşlamayı yaptırıp salimen ya otellere ya da Kabe’ye ulaştıralım.”

Alınan bu kararın ruhsatı olarak da Hz. Peygamber’in Müzdelife’de yaşadığı bir hadise gösteriliyor.

O hadiseye geçmeden şunu da nakletmeliyim:

Hac günleri aynı zamanda yakın tarihimizde büyük faciaların da yaşandığı günlerdi hatırlayın. Tünel faciası yaşandığında şahit olmuştum yüzlerce hacı Mina'da tünelde karşılaşıp feci şekilde can vermişti. Çadır facialarında yanarak can veren hacılar da olmuştu. Cemerat'ta düzenleme yapılmadığı dönemlerde bazen 1000'i aşkın hacı faciada hayatını kaybetti. İşte bu hadiseler Diyanet'i harekete geçirmiş ve bahsettiğimiz içtihat ortaya işte içtihadın kapısını aralayan o hadise:

DEVE ÇOBANLARI EFENDİMİZ'DEN İZİN İSTEDİ

Efendimiz,  Arafat’a çıkarken Müzdelife’ye uğradığında bir grup deve çobanıyla karşılaşıyor... Çobanlar Müslümanlığı kabul ediyor.

Hz. Peygamber ile birlikte Arafat’a çıkıp vakfe yapıyorlar.

Dönüş yolunda Müzdelife’ye geldiklerinde, Hz. Peygamber sabah namazına kadar kalmak için hazırlık yapıyor.

Deve çobanları Efendimize gelip, “Biz burada durmasak develerimiz başı boş kaldı. Müsaade​ eder misiniz” diye izin istiyorlar. Hz. Peygamberim de  O halde siz gidin” diyerek onlara ruhsat veriyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı başta bu hadise olmak üzere bir kaç ruhsattan yola çıkarak 30 yıl önce insan hayatını öncelikleyen bir içtihada imza atıyor...

Ve o gün bugündür Türk hacılarına, mümkün olduğunca haccın rükünleri hızlı bir şekilde yaptırılıp... Hacılar salimen otellerine ya da Kabe’ye ulaştırılıyor. 

Hatta bu konuda yönetmelik bile çıkartılmış, “Bayram günü sabah namazından sonra şeytan taşlama bölgesinde Türk hacının bulunması yasaklanıyor.”

Bizler sıradan Müslümanlar olarak dini kurumların ve din adamlarının verdiği fetva ve içtihatlarla dini hayatımızı idame ettiriyoruz.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aldığı bu karar yıllarca Mina’da yaşanan büyük felaketleri Türkiye olarak en az kayıpla atlatmamıza neden oldu.

Geçmiş dönemlerde bazı fevri tutumlar nedeniyle can kayıplarımız da oldu.

Ama son yıllarda Diyanet'in bu içtihadına özel tur şirketlerimiz de uyunca Türk hacıları büyük çoğunlukla sabah namazı vaktinde Kabe'ye ya da otellerine ulaşmış oldu.

Bizler “deve çobanı” ruhsatı ile salimen Arafat’tan Mekke’ye ulaştık.

İslam'ın evrenselliği ya da dinin yaşıyor olmasının en önemli göstergelerinden birinin “içtihat” kurumunun çalışıyor olmasıdır.

KOVİD KISITLAMASI OLMAYAN İLK HAC

Kovid19 pandemisinden sonra hiç bir kısıtlamanın olmadığı bir hac dönemi artık bitiyor.

Bugün şeytan taşlamada üçüncü gün. Bazı istisnalar dışında hacılar veda tavaflarından sonra Medine'ye geçecek, bizim gibi Mekke'ye Medine üzerinden gelenlerse memleketlerine dönmeye başlayacak.

Hac ve umre organizasyonunda Diyanet İşleri Başkanlığı ile birlikte özel şirketler de büyük görev üstleniyor.

Özel şirketlerin çatı kuruluşu HÜRSAD'ın Başkanı Diyaeddin Şahin, özel sektörün Hicaz'daki çalışmalarda çok mesafe kat ettiğini belirtti.

Suudi Arabistan'ın yeni yönetim ile birlikte "dışa açılma" ve 2030 vizyonu Hicaz bölgesini de kapsıyor. Bu bağlamda  hac organizasyonunda da yeni yapılanmalar gerekiyor. Anladığımız kadarıyla hem Diyanet hem HÜRSAD bu konuda zihinsel bir hazırlık içinde.

Ayrıntıya girmeden sadece şunu söylemek isteriz: Yeni uygulamalarla Türkiye'den ülke kontenjanın üzerinde hacının gelme olasılığı artmış görünüyor. Sadece iyi organize olmak bu meselenin çoğunu çözmek anlamına geliyor.

***

Artık memlekete dönmek için gün saydığımız Mekke'den selamlar.