“İnsanı toplumun bir üyesinden ziyade doğanın bir sakini, ya da  onun ayrılmaz bir  parçası olarak değerlendirmek istiyorum” diyor Hery David Thoreau.

Çünkü, o da o çağda biliyordu, çevreyi, doğayı yok eden ve kirletenin insan olduğunu. Ve yine  biliyordu, şayet insan, toplumun bir üyesi olduğu kadar, doğanın bir sakini olduğunu kabul  etmezse “vahşiliği” bu dünyanın başının belası olacağını..! Öyle de  oldu.

EMİNE  HANIM’IN  SIFIR ATIK ÇABASI

Emine Erdoğan Hanımefendi’nin Birleşmiş Miletlerde bile  kabul gören “Sıfır Atık” projesi maalesef memleketimizdeki duyarsızlık ve takipsizlik nedeniyle heder oluyor!

Bakanlığımızın ismini bile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirmemize rağmen…

Belediyelerin ortalama bütçelerinin yüzde 25’ni “temizlik” için ayırmalarına rağmen…

Emine Hanım’ın, neredeyse her zaman ve her platformda konuyu  gündemde tutmasına rağmen…

Atıklar, başımızın belası olmaya devam ediyor.

Hem de  her geçen gün artarak..!

İŞ YERİNİ SÜPÜREN, KAPISININ ÖNÜNÜ NEDEN SÜPÜRMEZ?

Gece saat 02.50. Uzun bir yolculuk sonrası evimin kapısındayım. Aracı park edecek yer bakıyorum. Hemen ileride bir çöp konteynırının ötesinde buldum. Park edip de eve yürüdüğümde şaşkınlığımı gizleyemedim, bir kez daha.

Her yer çöp. Marketini süpüren çöpünü caddeye bırakmış. Restoranını temizleyen pisliğini sokağın ortasına bırakmış. Kafalarını kaldırsalar, az ilerideki çöp konteynırını görecekler ama ne gezer. Evleri, dükkanları, işyerleri temiz olsun yeter. Tüm pisliklerini boca etmişler, caddelere,  sokaklara, kaldırımlara.

Temizlik görevlileri henüz mesaiye başlamadığı için ortalık pislikten geçilmiyor, şehrin tam orta yerinde Fatih’te!

Sadece Fatih mi? Yok. İstanbul’un her semtinde  aynı görüntüleri görebilirsiniz gece vakitlerinde, akşam üzerlerinde.

İnsanların duyarsızlığı karşısında belediye ne yapsın, temizlik görevlisi ne yapsın!

ARITMA BOZULUNCA, PİS SU DEREYE BIRAKILIRSA…

Kıymetli dayım aradı memleketim Kurşunlu’dan birkaç gün önce. Dedi ki “Hani çocukluğunda yüzdüğün dere var ya. İşte o derenin şu anki görüntülerini gönderiyorum. Bak  ne  halde? Arıtması arızalanmış TOKİ evlerinden zehir akıyor dereye!”

Dedim, “İlgileneceğim.” Dediğimizi yaptık. İlgilendik. Başkaları da ilgilendi. Sağ olsun ilçemizin belediye başkanı da çabaladı, Çevre Bakanlığı ekipleri de… Çözüldü şimdilik. Ama arıtılmamış pis su, canım dereyi mahvetti.

DENİZE VİDANJÖR BOŞALTANLAR, ÇEVRECİ GEÇİNİRSE…

Edremit Körfezi’nde her  Eylül ayında arıtma tesislerinin yetersizliği yüzünden denizin kirlendiği haberleri gelir. Bu yıl haber erkenden geldi. Ağustos’un başında, Edremit Körfezi’ne arıtılmadan pis atık suları salıveriliyor. Denizin durgun olduğu anlarda kıyıya yakın bölgelerde yüzeyde bildiğiniz yağlı köpükler dolu.

Yıllardır arıtma tesisi yapmak için yer aranıyor. Bu arada, uyduruk foseptiklerle çözüm bulanlar, dolan foseptikleri denize boşaltıyor iyi mi? Bir de büyük tesisler var, küçücük arıtmaları olan. Arıtma yetmeyince, salıveriyorlar pisliği güzelim Ege’nin sularına!

Çözüm mü?  Şimdilik yok gibi..!

OTABAN KENARLARINI ATIK DEPOSU, PİKNİK ALANLARI PİSLİK YUVASI YAPANLAR, “ÇEVRECİ” GEÇİNİRSE

Sorsanız herkes çevreci. Kimse, çöpünü yere atmıyor! Kimse tabiata zarar vermiyor. İyi de bu “pislik” nereden  geliyor?

Ücra Anadolu yollarının kenarları çöp dolu. Otoban kenarlarında plastik atıklardan tepeler oluşuyor. Piknik yerleri Pazar akşamları çöpten geçilmiyor. Caddeler, sokaklar, dükkanlar kapandığında çöplüğe dönüyor. Ama herkesin dilinde, “çevrecilik, doğa severlik” filan!

Hele iklim değişikliği, sera gazları gibi konular açıldığında mangalda kül bırakmayanlar yok mu? İnsan, gerçekten “hayret” ediyor.

SORUNUN KAYNAĞI İNSAN, ÇÖZÜMÜ YİNE İNSAN,  AMA..!

Türkiye’nin bir çöp sorunu vardır. Aynı zamanda evini, iş yerini temiz tutup, yaşadığı sokağı, caddeyi, mahalleyi pisliğe boğan insan sorunu vardır.  Dahası, tabiatı kirletmekten utanmayan insan sorunu vardır.

Bu sorun, “değerler eğitimi” ile  uzun vadede çözülebilir. Kısa vadedeyse etkin bir mücadele ve ağır cezalarla tedbir alınabilir!

Edremit Körfezi’ne vidanjör boşaltanlara, derelere arıtmasız su salanlara, yetersiz arıtması olan işletmelere, işyerinin çöpünü kapısının önüne atana, elindekini yere atana ağır ceza gerekli!

Elbette önce denetlemek gerekli. Denetimlerin yetersiz  değil  hiç olmadığını söyleyeceğim ağır olacak. Ama öyle..!

İşyerinin kapısının önüne  pisliğini bırakana ceza kesildiğini gören varsa haber  versin. Denize vidanjör boşaltana “suçüstü” hariç işlem yapıldığını gören varsa  haber etsin. Piknik yerlerini çöp yığınına çevirene  ceza kesildiğini gören varsa haber  etsin. Otoban kenarlarına plastik şişe atanlara işlem yapıldığını gören varsa lütfen haber etsin!

TOKYO’DA 3.5 MİLYON İNSANIN KULLANDIĞI TREN  İSTASYONUNDA 12 TEMİZLİK GÖREVLİSİ VAR

Bu köşede daha önce Japonya’dan bir örnek vermiştik. Hatırlatalım. Günlük 3.5 milyon insanın kullandığı Tokyo’daki istasyonlardan birinde sadece 12 temizlik görevlisi var. Çünkü insanlar aldıkları eğitim ve denetim nedeniyle çöplerini yere  atmak yerine çantalarına  atıyorlar!

Bilmem anlatabiliyor muyum?