Türk-Yunan ilişkilerinde medyanın önemi
ATİNA
İki gündür Atina’dayız.
Atina’ya geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan çok önemli bir ziyaret gerçekleştirdi. Ve Atina ile yeni bir dönemin kapısını açtı.
İşte o açılan kapıdan içeri girip Atina’da gazeteciler ve akademisyenler olarak fikirlerimizi paylaştık.
Erdoğan’ın ziyaretinden hemen sonra, Türkiye Araştırmaları Vakfı ile Yunanistan’ın Küresel Araştırmalar Merkezi (Institute of Global Affairs) Atina’da bir çalıştay düzenledi. Çalıştayı takip etmek için buradayız.
İlk gün, basına kapalı düzenlenen çalıştayda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın tanınmış gazete ve televizyon yöneticileri ikili ilişkiler konusunda görüşlerini paylaştı.
Genellikle olumlu havada geçen çalıştayda ortak görüş, “pozitif gündemin medyada yer alması” yönündeydi.
Elbette taraflar, ülkelerinin tezlerinden uzaklaşmadı. Kendi açılarından haklılıklarını anlattı. Ama genel olarak olumlu bir çalıştay oldu.
***
Türk-Yunan ilişkilerini belirleyen önemli kriz merkezleri var. Ege gibi, Doğu Akdeniz gibi, Kıbrıs gibi, Batı Trakya gibi. Yine, önemli konular var. Kıta sahanlığı, fır hattı, Batı Trakya Türk azınlığın hakları gibi.
Bir süredir Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları bırakın çözmeye dönek “pozitif” bir gündem, neredeyse çatışmaya doğru gidilen “negatif” bir dönem yaşandı.
YUNANİSTAN İLE YENİ DÖNEMDE MEDYAYA DÜŞEN SORUMLULUK
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Miçyotakis, uzun süren gerginliğin ardından önce Litvanya’daki NATO zirvesinde sonra; Birleşmiş Millet (BM) Toplantıları kapsamında New York’taki Türkevi’nde görüşmesi atmosferi yumuşattı.
***
Bu yumuşak atmosfer Erdoğan’ın Atina’da “çözemeyeceğimiz sorunumuz yok” demesi, “Bardağın dolu tarafına bakalım” demesi ve bu söyleme uygun karşılık veren Miçyotakis’in tutumu yeni başlangıcın işaret fişeği oldu.
***
Bu bağlamda medya ve akademyaya büyük iş düşüyor. Hükümetlerin pozisyonunu sorumlu yayıncılık ile desteklemek de mümkün, agresif yayıncılık yaparak boşa çıkartmak da.
Sorunlu alanların konuşularak, çalışılarak aşılmaya çalışıldığı bu dönemde, o alanları sürekli gündemde tutarak çabaları boşa çıkartmak da mümkün…
Küçük ama önemli “jest”leri öne çıkartarak sürece katkı vermek de.
***
Çalıştayda bazı Yunanlı gazetecilerin “uluslararası hukuku” hatırlatmaları ve bu çerçevede Türkiye’nin de uluslararası hukuka saygı duyması yönündeki “tuhaf” çıkışlar da oldu elbette.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları “uluslararası” boyuta taşımaya çalışanların, meseleyi Türk-Yunan ilişkilerinden daha çok Avrupa Birliği- Türkiye ya da Amerika-Türkiye meselesi haline getirmeye çalıştıkları aşikar.
Ama bu çabanın, çözümsüzlüğü daha da derinleştireceği de aşikar.
Bu bağlamda Erdoğan’ın ziyaretinde kabul edilen “Ege adalarına 7 günlük kapıda vize” uygulaması gibi jestler üzerinden pozitif gündemi pekiştirecek çabaların desteklenmesi gerekiyor.
Fakat, bu jestin de abartılmaması gerektiğine ilişkin bir söylemin çalıştayda dillendirilmesi açıkçası Yunanistan’daki Türkiye ile ilgili “genel kabul”ün kolay kolay değişmeyeceğine işaret.
***
Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların çözümü çok kolay olmayacak. Kısa sürede sonuca ulaşmayacak.
Ama bir kapı açıldı. O kapının kapanmaması için Türk ve Yunan medyasına büyük bir sorumluluk düşüyor. Akademya bu konuda epeyce kafa patlatmak, çalışmak zorunda.
***
Birbirimizi daha çok dinleyeceğimiz, bir birimizle daha çok görüşeceğimiz bir birimize küçük ama önemli jestler yapacağız ki…
Ege, barış denizi olsun. Doğu Akdeniz’de hakça paylaşım olsun. Atina ile Ankara sadece NATO’da değil başkaca bir çok konuda paydaşlık yapabilsin.
***
Barış kapısı açıldı, o kapıyı kapatmayalım efendiler..!
Muhatabına Not:
Yunanistan’ın olağanüstü silahlanması… Ege adalarının bazılarını, statüsünün dışına çıkarak silahlandırması… Amerikan üslerinin Yunan topraklarında pıtırak gibi çoğalması… Gerginliğin tavan yaptığı bir döneme işaret ediyor.
Erdoğan’ın Atina ziyaretinin zamanlaması ise “bölgemiz” için yeni bir döneme işaret.
İsrail’in Gazze’ye abandığı soykırım yaptığı bir dönemde, Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi muhataplar açasından “kritik” bir referans olmalı!
Ne dersiniz?
-
mevhibe inal 11 ay önce Şikayet Et"Bardağın Dolu Tarafı". Global Çetenin şiddetle karşı çıktığı, bozmaya çalıştığı, Lübnan-Suriye-İran-Rusya Barışı ile bakarsak...Kıbrıs, İpek Yolu, Doğu Akdeniz, Karadeniz. Çok daha Güçlü olur, süregelen problemlerimizi çözeriz.Beğen
-
Selaattinn 11 ay önce Şikayet EtKöpekbalıklarının bile yemeğe tenezül etmediği hamsiyi balık diye yedirdiler bize kendileride nerde güzel okyanus balığı varsa götürdüler yediler zengin takımı, yunan vatandaşı olmak balık yemek et yemek istiyorum. ilk işim türklükten çıkıp et in ucuz olduğu yunanistan vatandaşlıpına başvuracam bu ülkede yoksa açlıktan öleceğiz..Beğen Toplam 3 beğeni
-
Konyalı deli 11 ay önce Şikayet EtYunan kendini abd ye teslim etmiş ne kadar nasılsın adım atacağını onlar karar verecek fazla söze gerek yok.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Ayvaz 11 ay önce Şikayet EtBoşuna heveslenmeyin bu iş uzun soluklu olmaz.Yunan'ı bırakmazlar Türklerle barışsın.Dünyayı sömüren derin güçlerin işine gelmez.Beğen Toplam 3 beğeni
-
Adem 11 ay önce Şikayet EtHacı abi yine ortamı yumuşattıBeğen Toplam 1 beğeni