Hüznü keder def ola; Bayram o bayram ola
Hocaefendi, kürsüde vaaz ediyor.
Diyor ki, “Yine ‘Gazze’den bahsediyorsun hocam’ diyeceksiniz. İyi de bahsetmeden olur mu?”
Devam ediyor, “Bak tam karşımda bir çocuğu seviyor babası. Üst katta hanım kardeşlerimizin kucağında çocukları var başlarını okşuyor. İşte tam şu anda Gazze’deki çocuklar bırakın anneleri, babaları tarafından sevilmeyi, bir an üzerimize bomba düşmesin diye dua ediyor. Bir lokma ekmek için dua ediyor. O yüzden bu bayram sabahında Gazze’den bahsetmekten başka bir şey gelmiyor elimden.”
***
Bayram sabahında Süleymaniye Camii’ndeydik; İstanbul’da olduğumuz her bayram gibi.
Yürüyerek gidip, yürüyerek geldik. Sabah 6.30 gibi çıktığımız evimize saat 8.30 gibi vardık.
Yürürken, akın akın insanların camilere seyirttiğini gördük.
Fatih Camii artık, “Arapça konuşan” insanlarımızın bayramlarda buluşma adresi bunu son 4 bayramdır daha çok fark ettik.
İstanbul’un değişik semtlerinde yaşayan Suriyelisi, Iraklısı, Libyalı, Mısırlısı… Hasılı Arapça konuşan insanlarımız akın akın araçlarıyla, toplu taşımla Fatih Camii’ne akın etti yine.
Şehzadebaşı’na vardığımızda, yine uzak semtlerden gelenlerin camiye koşuşturduğunu gördük. Şehzadebaşı’nın avlu duvarının kenarında yürürken Sezai Bey’e ve cümle ceddimiz dua ettik.
Veznecilerden, Süleymaniye’ye doğru yürürken, sabahın o saatinde araç trafiğinin yoğunluğu bir tarafa insanlarımız menzile kilitlenmiş yürürken gördük.
Süleymaniye’nin avlusunda simitçiler. Süleymaniye’nin avlusunda dilenciler. Süleymaniye’nin avlusunda çocuklar. Süleymaniye’nin avlusunda mü’minler.
Camiye vardığımızda neredeyse dolmuştu. Arka saflarda bir yerde diz kırıp çöktük. Hoca o anlarda, vaazında “Gazze” diyordu. “Müslümanlar kardeştir” diyordu. “Bayramlar bayrama ola” diyen Alvarlı Efe’nin şiirini hatırlatıyordu.
Vakit geldi. Namaza durduk.
Vakit geldi. Hutbeye çıkıldı. Tekbirler Süleymaniye’nin kubbesinde yankılandı. (Itri’ye rahmet olsun)
Hutbe bitti. Avlu doldu. Süleymaniye’nin meşhur kurufasulyecilerinde simidini kapan bir sandalyeye oturdu.
Birbirini özlemişler, kucaklaştı, bayramlaştı.
Dönüş yolu yine kalabalıktı.
Şehzadebaşı’na geldiğimizde caminin dış duvarındaki kedilere süt verenler, cadde üzerindeki simitçide kuyruğa girenler vardı.
Fatih Camii’nin dış avlusundan yürürken ellerinde güllerle çoluk çocuk, yaşlı genç bayramlaşma telaşındaydı.
Fevzipaşa Caddesi çoktan araçlarla dolmuş, trafik çoktan artmıştı.
Fırınların önünde, börekçilerin önünde, simitçilerin önünde çoktan sıraya girilmişti.
Eve ulaştığımızda çoktan sofra kurulmuştu.
Ramazan gitti. Oruç bitti. Bayram geldi.
İslam dünyası buruk bir bayrama daha erdi.
Bayramınız mübarek olsun.
Cân bula cânânını
Bayrâm o bayrâm ola
Kul bula sultânını
Bayrâm o bayrâm ola
Hüzn ü keder def' ola
Dilde hicâb ref' ola
Cümle günâh af ola
Bayrâm o bayrâm ola
(Alvarlı Efe)
Hasan Öztürk / Haber7
-
Nesil 7 ay önce Şikayet Etyeni nesil milliyetçi muhafazakâr dinin şartları: - lidere iman - devlete iman - partiye iman - iyiliklerin partiden, kötülüklerin dış güçlerden geldiğine iman.Beğen
-
Kompataro 7 ay önce Şikayet EtBayram şekeri affolaBeğen Toplam 2 beğeni