Suriye’nin kuzeyinin geleceğine ilişkin içimizdeki “ikircikli” haller üzerine
Türkçemizde çok güzel bir deyim var. “İt itliğini; puşt puştluğunu yapar!”
Bu terkip, etrafımızda olup biteni izah için harikulade bir ifade.
Tamam “it itliğini yapacak” da peki “biz” ne yapacağız?
***
PKK terör örgütü ile 40 yılı aşkın zamandır mücadele ediyoruz. Bu mücadelenin evreleri var. Ve o evrelerden biri de PKK’yı ‘mücalede ediyoruz’ diyerek muhatap aldığımız dönemdir. O dönemde diğer tüm Kürt muhalefet hareketleri PKK tarafından yok edilmiştir. Ya da vakumlanmıştır.
Neyi anlatmaya çalıştığımızı biraz daha açalım. Bu meseleyi takip edenler bilecektir. 1960’larda, 70’lerde hatta 80’lerde Türkiye’de Kürtler içinde birkaç farklı grup, hareket ve muhalefet vardı. Bunlar, PKK terör örgütü tarafından 80’den sonra tasfiye edildi, bastırıldı, yok edildi. Bu esnada devlet PKK ile mücadele ediyordu ama bir yönüyle de onu muhatap alıyordu.
Sonuç, şimdi bırakın 1960’lardan hatta daha öncesinden başlayan hareketlerin tasfiyesini, sol-Marksist gruplar bile artık PKK içinde kendine yer bulmuş ve lav edilmiş durumda.
Örneğin, 1980’lerin başında solun tüm fraksiyonları Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nun katlarını paylaşırken; 1995 yılına gelindiğinde aynı okulun tüm sol fraksiyonları PKK çatısı altında toplanmıştı.
***
Devam edelim.
Diyeceğimiz o ki PKK terör örgütü ile mücadele edildi edilmesine ama… Onca şehit vermemize, onca insanımızı kaybetmemize, milyarlarca dolar harcamamıza rağmen varlığını sürdürdü…
Üstüne üstlük bir de form değiştirdi.
Değişen form, Meclis’te temsil edilen parti ile ilgili değil. O başka bir tartışma konusu.
Bu form, Kuzey Irak’ta ve özelde Kandil-Sincar hattında yuvalanmış PKK’nın ilk neslini temsil eden grubuyla, Suriye’nin kuzeyinde Rakka merkezli, Kamışlı-Kobani (Aynel Arap) hattında Amerikalılar tarafından konuşlandırılan grup arasındaki form farkıdır.
***
1991 yılındaki 1’nci Körfez Savaşı’ndan hemen sonra Kuzey Irak’ta otonom bölge kuranlar Amerikalılar ve müttefikleriydi. Irak Merkezi Hükümeti’nin yani Saddam’ın 36’ncı paralelin üstüne çıkmasını önlemek için uçuşa yasak bölge ilan ettiler.
Bir de Çekiç Güç adıyla kurdukları hava gücüyle, Kuzey Irak’ta çöreklenmiş PKK terör örgütünü silahlandırıp, donatıp Türkiye’ye karşı kullandılar.
Bugün Kuzey Irak’taki PKK’nın üst düzey yöneticilerinin başına milyon dolarlık ödül koyan Amerika, o bölgede bize alan açıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Jandarma Özel Kuvvetler (JÖH) ve Polis Özel Harekat (PÖH) bölgede uzun zamandır operasyon yapıyor. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) her gün nokta operasyonlarla üst düzey PKK’lıyı etkisiz hale getiriyor.
Ve nihayetinde Türkiye yaz sonunda Kuzey Irak’taki terör unsurlarının tamamını süpürmek üzere hazırlık yapıyor.
Buraya kadar tamam.
Bir de uzun zamandır Amerika ile bölge meselelerinde yaşadığımız sorunun önemli noktalarından biriyle ilgili gelişmeler var.
Amerikalılar PKK’nın ilk dönem temsilcilerini tasfiye etmede bizimle uyumlu görünüyor. Dedik ya hatta elebaşlarının başına ödül bile koydular.
Ama söz konusu Suriye’nin kuzeyi olunca iş farklılaşıyor.
Tıpkı Türkiye’de savaşırken “muhatap alındığı” dönemde diğer grupları tasfiye eden PKK gibi, Suriye’nin kuzeyini adım adım işgal eden PKK’nın Suriye kolu da muhatap alınarak diğer tüm grupların neredeyse tasfiyesi sağlandı.
Bu kez biz PYD/YPG-PKK ile mücadele ederken onları eğitip, donatıp, silahlandırıp “kara gücümüz” diyen Amerika tarafından sahiplenildi.
Nihayetinde, Suriye’nin kuzeyine tıpkı Saddam’ın Irak’ın kuzeyine erişiminin engellenmesi gibi Esad’ın erişimi engellendi. Yetinilmedi, Türkiye’nin bölgedeki terör unsurlarını temizleme girişimleri hep akamete uğratıldı.
Şimdi de Ankara’ya gelip giden Amerikalılar ile yeni bir süreç başlamış görünüyor.
“Terörle mücadele ortak toplantıları ile” bambaşka bir şeye zorlanıyoruz.
Demek istediğimizi toparlayalım.
PKK’nın birinci kuşağını temsil edenlerin çoğunlukta olduğu Kuzey Irak’taki terör yuvalarının ve teröristlerin temizlenmesi konusunda Türkiye’ye bir şekliyle “olur” verenler…
Söz konusu PKK’nin yeni neslini temsil eden ve Suriye’nin kuzeyini işgal eden PYD/YPG-PKK olunca tavır değişikliği yapıyor. Onların korunup gözetilmesini önceliyor.
Yetinmiyor bir de 11 Haziran’a ertelenen sözüm ona “seçim” kartı ile “özerkliğin” ve “uluslararası tanınırlığın” önünü açıyor.
Böylece Kuzey Irak için “tamam” diyenler, Suriye’nin kuzeyi için “hayır” diyerek Türkiye’yi bir şeye zorluyor.
1995 sonrasında Erbil ve Süleymaniye merkezli ikili yapıyla Türkiye’yi meczeden Amerikalılar ve müttefikleri, ileride Suriye’nin kuzeyinde Afrin-Rakka’da gelişecek ikili yapıyla bizi, başka bir ilişki biçimine mi zorluyor?
Ne demiştik başta?
“İt itliğini, puşt putluğunu yapacak!”
Tamam da bizim içimizdekilerin Amerika’nın bu planlarına “evet” demesine ne diyeceğiz?
Sahi bizi… yani sıradan vatanını, milletini, toprağını seven… “Allah devlete, millete zeval vermesin” diyen insanları neden bu kadar yoruyorsunuz!
Muhatabına Not: TRT’nin siyah beyaz olduğu dönemden hatırladığımız bir belgesel vardı. Adı, “Kapalı Kapılar ardında Washington”
Bugünlerde, Ankara’da ve Washington’da “Terörle mücadele ortak toplantıları”na ilişkin haberleri gördükçe o belgesel aklımıza geliyor nedense..!
-
KEMAL 5 ay önce Şikayet EtGÜZEL bir yazı olmuşBeğen
-
Gurbetci 5 ay önce Şikayet EtIt itligini yapiyorsa devlet de devlet olma kudretini gostersin..yoksa parcalanir.. zalime acimasin.yoksa MERHAMWTTEN MARAZ DOGAR.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Kompataro 5 ay önce Şikayet Etİçinizdeki ikircikliği biliyoruz söylemene gerek yok..hatta onun adı ikircik değil yedircikBeğen Toplam 1 beğeni
-
YANİ! 5 ay önce Şikayet EtYani, Büyük İsrail için Irak'ın kuzeyine gerek yok. Adım adım Büyük İsrail. PKK ve destekçileri de 40-50 yıldır maşa olduklarını anlayamadılar.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Dost 5 ay önce Şikayet EtAslında söylenecek çok şeyler var milliyetçilik yaptığınız için Türkiye 100 yıldan fazladır kabuğunu kırıp çıkmıyor terör bitti diyorsunuz partileri daha güçlü çıkıyor abd şöyle böyle diyorsunuz natoda 60 yıldan fazla abd ile barabersiz şimdi ne diyeyim Bi öyle Bi böyleBeğen Toplam 1 beğeni