CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel'in tesettür ayetlerini ve Hazreti Peygamber'in gençlere öğüdünü hatırlatan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a yönelik sözleri bir haftadır farklı açılardan tartışılıyor. 

Tartışmayı takip etmeye çalıştık.  

Ne ki meseleyi ortada Müslümanların "Bir harfinin bile değişmediğine" iman ettikleri Kur'an'ın açık ifadesi dururken... Diyanet'e, Başkanı Erbaş'a indirgeyerek... "Hadsiz adam" gibi seviyesiz ifadeler yoluyla İslam'ı istihza etmek hiç hoş olmamıştır.   

***

Ali Erbaş'ın okuduğu cuma hutbesinden bahseden CHP'li Yücel ahalisinin çoğu Müslüman olan bir memlekette şunları söylüyor; "Bir Diyanet İşleri Başkanı var ki akıllara zarar! Adam kendini resmen Şeyh'ül-İslam sanıyor. Okuduğu, Cuma hutbesinde 'Kadınların yüz, el ve ayakları hariç örtünmesi gerektiğini, kadınların gençlerin erken yaşta evlenmesi gerektiğine' dair bir şeyler saçmalamış. (İfade bozuklukları Sayın Yücel'e ait H.Ö) Diyanet'in sınırsız bütçesiyle, saltanat süren bu hadsiz adam, Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 'Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti' olduğunu unutmuşa benziyor." 

Sayın Yücel'in yaşı genç olduğu icin "hibrit hayat"tan nasibini almamış olabilir. Ama CHP'nin sözcülüğüne kadar yükselmiş bir siyasetçinin bırakın Osmanlı modernleşmesini... En azından son 100 yıllık tecrübenin... Bilhassa CHP'nin ikinci dönemindeki uygulamalar ile Müslüman ahalinin nasıl bir "hibrit hayat" inşa ettiğini biliyor olması gerekir. 

Bilmediği aşikarsa... Ki öyle! 

O zaman Sayın Yücel ve onun temsil ettiği kesime bir kaç hususu hatırlatmak boynumuzun borcudur! 

"Unuttuysan hatırlatalım Ali Erbaş! İnsanların giyimine, yaşam tarzına, kaç yaşında evleneceklerine, telkin ve tavsiye yoluyla dahi karışamazsın! Haddini bil" diyor ya Yücel... 

Biz de Kur'an öğretisini ve Efendikiz Hazreti Peygamber'in tavsiyelerini Ali Erbaş'ın sözleri sanan Yücel'in cehaletinin altını çizerek hatırlatalım! 

(Ama onun üslubuyla değil) 

Sayın Yücel, bilmiyor olabilirsiniz. Zira Cumhuriyet elitlerinin bu memleketin değerlerine yabancılaşmasının geçerli olduğu iklimi oluşturan bir partinin sözcüsüsünüz. 

İslam'a, İslam'ın öğretilerine... Örfe, geleneğe, bu topraklara ait manevi hasletlere yabancılaşmayı "ayrıcalık" ve statü bilmiş bir bagajınız var! "CHP zihniyeti" dediğimiz bu yabancılaşma ya da "batıcı"lık sorunu nedeniyle Müslüman ahali kendince çözüm yolları buldu.  

Örneğin, çocuğunu sizin tabirinizle "Laik, demokratik" cumhuriyetin okullarına göndererek "devlet"e olan sadakatini gösteri. Yaz tatili gelince de  cami imamının önüne diz kırdırıp Kur'an-ı Kerim öğrenmesin; Peygamberini, dinini öğrenmesin temin etti. Yine çocuğunun mürüvetini görmek istediğinde "resmi nikahı" kıydırıp ardından "dini nikahı"nı da kıydırdı. 

Sizin ceberrut, dışlayıcı, üstenci tutum ve uygulamalarınıza kendince ürettiği çözümler ile "hibrit yaşam" sürdü! 

Sayın Yücel Müslüman kadınlara yönelik Allah'ın emirlerinden bi habersiniz! hareti Peygamberin gençlere ve ailelerine tavsiyelerenden bi habersiniz. 

Anladık Sayın Yücel İslam'a ve Kur'an'a mesfelisiniz. Sizi bu konuda yadırgamayız, tercihinize saygılıyız. 

Ama  Sayın Yücel cahilsiniz; cüretkarsınız! 

Oy istediğiniz milletin inancından bi habersiniz! 

Vazifesi anayasal olarak, "Millete İslam'ı, Kur'an'ı, peygamberi anlatmak olan Diyanet İşleri'ni ve Başkanı Ali Erbaş'ı üslup yoksunu dilinizle eleştirmeye yeltendiniz. 

Derdiniz Ali Erbaş değil farkındayız. Derdiniz milletin dini ile, dinin öğretileri ile bildik! 

Konuşmanızdaki, “hadsiz”, “saçmalamış” ifadeleriniz Ali Erbaş beye dönük gibi olsa da Kur'an'a ve peygambere yönelik olduğu açık! 

Ve tüm bunları parti sözcüsü sıfatıyla yaptınız.  

Yani sadece kendi görüşünüz olarak değil, partisinin düşünceleri olarak ifade etmiş oldunuz. Bu durum "değişim" sancısı çeken cHP'nin milletin dini değer ve öğretileri konusunda takındığı ikircikli tutumun yansımasıdır! 

Sahi Sayın Yücel, Özgür Özel'in Grup Başkanı'yken, Diyanet'in 4-6 yaş için başlattığı Kur'an kursu programına "Ortaçağ zihniyeti" demesi neyse sizin ayet ve hadisleri nakleden Erbaş'a "hadsiz" demeniz aynıdır. Anlamadınız mı? 

Sayın Özel'e o cümle hatırlatıldığında şimdi "ama"lı, "fakat"lı tevil yolunu seçiyor. Bakalım siz hangi yolu seçeceksiniz? 

Mefisto der ki "Cehalet özgürlüktür!" 

Sayın Yücel "özgürlüğün" tadını çıkartın..! 

Hasan Öztürk / Haber7