Hasan Öztürk
Hasan Öztürk
HABER7 YAZARI

Türkiye, Erdoğan’ın diliyle adil bir dünya istedikçe çıldırıyorlar

GİRİŞ 04.08.2024 GÜNCELLEME 06.08.2024 YAZARLAR

Hollandalı faşist Geert Wilders, neden her fırsatta Erdoğan ile Türk milleti arasındaki bağı zedelemek için çabalıyor? 

Ya da neden İsrail’in azgın ırkçıları, Erdoğan’ı hedefe koymak için yarışa tutuşuyor?
Soruların cevabına elbet döneceğiz ama birkaç hatırlatma yapalım.

DÜNYADA BARIŞ RÜZGARLARI ESTİRMEK İSTEYEN ÜLKE TÜRKİYE

Türkiye, Ukrayna savaşı başladığında, “Şimdi Rusya’ya yaptırım zamanı” diyenlerin aksine, Erdoğan’ın dilinden duyulan, “Ne Ukrayna’dan ne Rusya’da vaz geçeriz” cümlesi ile “arabuluculuk” vazifesine soyunmuştu… Hatırladınız mı?

Yine, 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Harekatı sonrasında İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırıma varan saldırıları başladığı ilk günlerde Türkiye, “itidal” dilini hiç bırakmadan, “arabuluculuk” görevi için elinden geleni yaptı. 

İsrail’in “bahane” ile Gazze’yi işgal ve Filistinlileri Sina’ya sürme girişimini görünce de “garantörlük” ifadesini ilk kullanan Türkiye oldu.

Bu bağlamda, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin, “Gazzelilerin Sina’ya sürülmesi” planına, “Camp David anlaşmasını gözden geçiririz” çıkışına destek için aradaki sorunları bir tarafı bırakıp Kahire’ye giden yine Erdoğan’dı.

Sayısını artırabileceğimiz bu tür örneklere iki tane daha verelim ve konuya geri dönelim.
Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında sorunlar vardı. Türkiye ile Suudi Arabistan arasında sorunlar vardır.

İnisiyatif alan Erdoğan, ona uyum sağlayın kurumlar ve kadrolar sayesinde şu anda bu ülkelerle olağan üstü siyasi, askeri ve ekonomik ortaklıklar inşa ediyor.
Bugünlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Suriye Devlet Başkanı Esad’a, “Davetimiz olacak” cümlesiyle uzattığı elin ne anlama geldiğini de hatırlatıp…

Her Birleşmiş Milletler toplantısında, “Dünya beşten büyüktür. Daha adil bir dünya mümkün” diyen Erdoğan’ın Filistin haritasını gösterip, İsrail’in işgalciliğine işaret etmesini de hatırlatıp.

Başa dönelim..!

FAŞİSTLERİN SALDIRMA NEDENİ, “NE UZA, NE KISA” DENEN TÜRKİYE’NİN KENDİ EKSENİNİ OLUŞTURMASI

Hollandalı faşist Geert Wilders’e, İsrail tarafından suikast düzenlenen İsmail Haniye’nin ölümü üzerine Türkiye’de ilan edilen bir günlük yas batmış. Amsterdam Büyükelçiliğimizdeki bayrağımızın yarıya indirilmesi zoruna gitmiş. Fırsat bu fırsat deyip, Erdoğan’a saldırmış.

Wilders faşistinin saldırma sebebi, sadece “yabancı düşmanlığı, İslamafobya ve ya Türk düşmanlığı” değil.

Aynı zamanda Türkiye’nin bölge ve hatta dünyada önemli bir aktör olmasından duyduğu rahatsızlıktır. 

Erdoğan’a olan kini ise Türkiye’ye İkinci Dünya Savaşı sonrası biçilen “ne uza, ne kısal hep Batı’ya muhtaç ol” rolüydü. Erdoğan bu rolü reddetti ve “Türkiye ekseni”ni inşa etti. Wilders’in kini, nefreti, pespaye dil ile saldırmasının asıl sebebi budur.

Washington dönüşü uçakta biz gazetecilerin “savaş” diye başlayan cümlelerle soru sorduğumuzda, “Biz barış diyoruz” diye cevap veren Erdoğan’ın, “Barışı sonuna kadar zorlamak için” verdiği çabanın iki örneğini de verip toparlayalım.

Türkiye, Kafkasya’ya huzur gelsin istiyor. Bu nedenle Azerbaycan’ın öz toprağı Karabağ’ın özgürleştirilmesinde doğrudan Azerbaycan’ın yanında yer aldı. 

Aynı zamanda Ermenistan ile komşuluğumuzun altını çizip, “Barış anlaşması için” iki ülke arasında “arabuluculuk” yapıyor. Hatta bu bağlamda Rusya ve İran’ı da bu barışa katkı için zorluyor.

En son yapılan ise büyük önem taşıyor. Türkiye – Ermenistan sınırında iki ülke temsilcileri “normalleşme” için bir araya geldi. Barış arzusunu dillendiren Ermenistan Başbakanı Paşinyan’a sürekli destek veriliyor.

MUTEBER LİDER ERDOĞAN, MUTEBER DEVLET TÜRKİYE, GÜVENLİ BAŞKENT ANKARA, MUTEBER TEŞKİLAT MİT

Ve tüm dünyanın iki gündür konuştuğu mesele…

Erdoğan’ın büyük risk aldığı… MİT’in olağan üstü kapasite kullandığı… Neticede, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük esir takası Türkiye’nin kalbi Ankara’da gerçekleşti.
“Rus olduklarını Esenboğa’da öğrenen” çocukların
için de olduğu…

Gazeteci ama ajanların da içinde olduğu…

Paralı askerlerin, etki ajanlarının, suikastçıların da içinde olduğu 26 kişi, 7 uçakla Ankara’ya getirildi. 3 uçakla memleketlerine gönderildi.

Bunu da Türkiye Cumhuriyeti Milli İstihbarat Teşkilatı yaptı.

Yani… Yani, Türkiye’nin Erdoğan’ın bedeller de ödeyerek inşa ettiği…

“Arabuluculuk”, “Türkiye ekseni”, “Ne doğudan ne batıdan vaz geçen perspektif” dünya barışına büyük hizmet etti.

Herkesin savaş baltalarını gömdükleri yerden çıkardığı günlerde…

Ortadoğu’da azgınlaşmış İsrail’in, İran’a “gel gel” yaptığı bir dönemde…

Amerikan savaş gemilerinin Körfez’i ve Kızıldeniz’i kuşattığı, Doğu Akdeniz’e yığınak yaptığı bir dönemde…

Türkiye, “barış” diyen neredeyse tek ülke olarak öne çıktı. 

Güvenilir ülke Türkiye, güvenilir lider Erdoğan, güvenli başkent Ankara, muteber teşkilat MİT olarak öne çıktı.

Topal ördek Biden, Erdoğan’a teşekkür etti.

Rusya lideri Putin, Erdoğan’a teşekkür etti.

O yüzdendir ki Hollandalı faşist ile İsrailli azgınlar Erdoğan’a saldırıyor.

Türkiye’yi yanlarında göremeyince azgınlaşıyorlar…

Karşılarında dimdik durduğu için, çıldırıyorlar…

Kurdukları tuzakları bozduğu ve heveslerini kursaklarında bıraktığı için azgınlaşıyorlar.

Erdoğan ile baş edemeyince Türkiye’nin iç çephesinde gedik açmak için operasyon çekiyorlar.

***

Yemezler..!
Kendi kininizle… Düştüğünüz aşağılık halinizle boğuşun.
Ne demiş eskiler?
İt ürür, kervan yürür!

Hasan Öztürk / Haber7

YORUMLAR 15 TÜMÜ
  • Mehmet 3 ay önce Şikayet Et
    Verdiğiniz örneklere baktığımda tutarlı bir dış politika göremiyorum. Esed e, sisi ye, sel mana uzatılan el netanyahu'ya da uzanırsa şaşırmam
    Cevapla
  • Selim 3 ay önce Şikayet Et
    Gavurlar da Atatürkün arkasına saklanıyor, garip!
    Cevapla
  • MaKuS 3 ay önce Şikayet Et
    Güzel yazmışsınız , aklınıza sağlık ama iç itlere de dikkat etmek gerek .
    Cevapla
  • Kayı 3 ay önce Şikayet Et
    Kayı isimli cevabımı aşağısaki Hasan isimli yorumcuya yazdım yanlış anlaşılma olmasın.
    Cevapla
  • Salim 3 ay önce Şikayet Et
    İç ve dış kafirlerin en çok baş vurdukları iftira, Atatürkçülük elden gidiyor sahip çıkın, iftirası. Hadi diyelim doğru, Atatürk bu düşmanları yenmemişmiydi, bunların ona bir kuyruk acısının olması gerekmez mi. Niye her sıkıştıklarında ,aman ha Atatürkçülükten vazgeçmeyin ,bakın Erdoğan sizi uzaklaştırıyor diyorlar. Bu işte bir gariplik yok mu.
    Cevapla