Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş  Millet Genel Kurulu’nda (BM) yaptığı konuşma, olup bitenin ne olduğuna ilişkin en üst perdeden ilandır.

Erdoğan yıllar önce, Davos’ta “One minute” dedikten sonra, “Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyerek “ifşa” ettiği İsrail yönetimini…

Bu  kez, BM Genel Kurulu’nda adını koydu. “Kalleş”

***

Uzun uzun Erdoğan’ın konuşmasını tekrarlayacak değilim. Ya da kurduğu cümleleri uzun uzun şerh etmek gibi bir niyetim de yok. O zaten, sarih  bir  dille anlattı anlatacağını…

Yalnızca şu kadarını söylemek isterim. Davos’ta Perez’e “Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyerek İsrail yönetimini ifşa eden Erdoğan, o günden sonra hem içerideki işbirlikçileri hem dışarıdakiler tarafından “despot”, “diktatör”, “tek adam”, “anti-demokrat” yaftalarına maruz kalmasına rağmen…

Hem, fiili olarak hayatına kast edilip…

Hem darbe girişiminde bulunulmasına rağmen…

Hem itibar suikastına, hem ölüm tehditlerine  maruz kalmasına rağmen,  doğru bildiğini söylemekten  geri  durmadı!

Herkesin bildiği ama söyleyemediği sırrı ifşa etti! “İsrail yönetimi öldürmeyi iyi bilir!”

“KALLEŞÇE, MÜZAKERE ETTİĞİNİ ÖLDÜRDÜ”

Davos’un üzerinden yıllar geçti. Erdoğan bir çok badireyi atlattı. İsrail yönetimi bu kez Gazze’de “soykırım”a varan saldırganlığıyla ortaya çıktı.

Erdoğan, uzun zamandır yakından da takip ettiğimiz BM toplantılarının tümünde, “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek müesses nizamın çöktüğüne işaret ediyordu. Filistin meselesini her daim gündemde tutuyordu...

Ve fakat..!

Evet fakat!

Bu kez Erdoğan, BM kürsüsünde İsrail yönetiminin adını da koydu. “Kalleş!”

***

Ateşkes müzakerelerini yürüten. Ve açıktan “Ateşkese evet” diyen müzakereciyi katleden İsrail yönetimine Erdoğan, BM kürsüsünden, “İsrail hükümeti ateşkese en yakın olunduğu zamanda müzakere ettiği muhatabını kalleşçe öldürerek barışı istemeyen taraf olduğunu çok net biçimde gösterdi” dedi.

Böylece Davos’ta “dur” diyen Erdoğan bu kez İsrail yönetiminin davranış biçimini de tanımladı! “Kalleşçe öldüren..!”

***

Filistin topraklarını parayla satın almak isteyenleri elinin tersiyle iten Abdülhamit’i unutmuyoruz…

Canına mal olsa bile Kudüs davası için “petrol üretimini kısan”, Kral Faysal’ı unutmuyoruz.

Ve bugün BM kürsüsünden İsrail yönetiminin “katilliğini”, Hitler vari soykırımcılığını, cümle aleme haykıran Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ayakta selamlıyoruz!

***

“Kardeşlerim! Neden bekliyoruz? 

Dünyanın vicdana gelmesini mi bekliyoruz? 

Nerededir ki dünyanın vicdanı? 

Mukaddes Kudüs'ü Şerif sizi çağırıyor. Kendisini kurtarmanızı bekliyor. 

Neden korkuyoruz? 

Ölümden mi korkuyoruz” diye  haykıran Kral Faysal’a, 50 yıl sonra BM kürsüsünden gıyabi cevap veren Erdoğan, “Şunu herkes bilsin ki, biz hakkı haykırmaktan çekinmeyiz. Birileri rahatsız olsa da doğruları söylemekten korkmayız” dedi.

Ve ekledi,

“Burada tarihimden, ecdadımın vicdanlı, adaletli duruşundan aldığım cesaretle konuşuyorum.

Çünkü biz, tarih boyunca daima mazlumun yanında, zalimin ve zulmün karşısında olmuş bir milletiz.

Bundan 500 yıl önce engizisyondan kaçan Musevilere de, Hitlerin toplama kamplarından kaçan Yahudilere de kucak açtık.

Bizim, ülke ve millet olarak, açık söylüyorum, İsrail halkına yönelik herhangi bir düşmanlığımız yoktur.

Müslümanların sırf inançlarından dolayı hedef alınmasına nasıl karşıysak, ANTİ-SEMİTİZME de aynı şekilde karşıyız.

Sorunumuz, İsrail hükümetinin katliam politikalarıyladır.

Sorunumuz, tıpkı 5 asır önce olduğu gibi yine zalimle ve zulümledir.

İnşallah sonuna kadar haklının yanında durmaya; doğru bildiklerimizi acı da olsa söylemeye devam edeceğiz.”

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma, onun dünyanın tüm mazlumlarına “terekesi”dir.

Şerefi ve şanıdır. Yüz akıdır. Ahiret azığıdır.

Davos’ta “dur” dediğine bugün adını alnın çatına kazımıştır, “kalleş!”

Başta Gazze ve Filistin olmak üzere dünya mazlumları sırf bu konuşması için Erdoğan’a dua ediyor. Bunu bilsin muhatapları.

Yine bilsinler ki Erdoğan “Köprüden önceki son çıkışı” gösterdi sözüm ona “hür dünya”ya!

Dün BM Genel Kurul Salonu’nda kürsüye çıktığından, indiği ana kadar Erdoğan’ın söylediklerinin etkisi yıllarca sürecek. Yıllar sonra bu konuşmanın etkileri tartışılacak.

Haksız mıyım?