Sahi sizce de hâlâ ihtimal var mı?
Hâlâ ihtimal varken!
Ünsiyet kurabilme becerimizi yitirmedik hamdolsun!
Bağımızı doğru yerden kurmak için, unuttuğumuz alışkanlıklarımız olsa da…
Öyle anlarda öyle refleksler koyduk ki ortaya…
Hafızamızın bir yerlerinde “aidiyet” duygumuzun hala ihtimal dâhilinde olduğunu gördük…
Hamdolsun!
DNA yapımızla oynamaya çalışsalar da…
Genlerimiz üzerinde ameliyatlar yapmak için çaba sarf etseler de…
Yedi kat örtülere sarıp el ve göz değmesin diye…
İtina ile analarımızın gelinlik sandıklarında tuttuğu…
İğne oyaları gibi yüreklerimize dokunan bir damar, kalplerimizin üzerinde hala duruyor…
Hamdolsun!
Dünün İngiliz muhiplerinin yerini alan günümüz payandalarına inat…
“Boğazlayacağımız komşularımızın” kanı üzerine hesap kurup, hesap yapanlara inat…
Aramıza atılan nifak tohumları her vesileyle gübrelenip yeşertilmeye çalışılmasına inat…
Yıllardır çocuk başları akıyor yamacımızdan … ıtır kokan benim yumruklarımdır (İsmet Özel’in Evet İsyan şiirinden) |
Ortak paydamız olan “güllerin bin yıllık mezarı” bu topraklarla ünsiyet kurabilme ihtimalimiz hala varken…
Silahı elinde tutup, sokak ortasında bir insanı “ensesinden” vurabilme caniliğini gösterenlere inat…
90’lı yıllarda devlet ile bağlantılı karanlık güçlerin yaptıklarının benzerini bugün Doğu ve Güneydoğu’da yapan terör örgütü PKK’ya inat…
Tekrar tekrar, “güllerin bin yıllık mezarı” bu topraklarda kardeşliğe helal getirmeyebiliriz.
Zira hala ihtimal var…
Hala “güllerin bin yıllık mezarı” bu topraklar üzerindedir çünkü!
Selahattin Demirtaş, elindeki silahla kan kusanları değil, geçenlerde eline aldığı bağlamanın ve söylediği türkülerin hakkını verdiğinde…
Tayyip Erdoğan, “benim Kürt kökenli kardeşimi de Türk kökenli kardeşimi de, Laz’ı da Çerkez’i de Arnavut’u da, Boşnak’ı da… Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” sözünün arkasında kale gibi durduğunda…
Şehirlerde, sokakların, mahallelerin, semtlerin bölük bölük bölünmediğini görmenin ne anlama geldiğini idrak ettiğimizde…
Ya da; “Türkiye’nin haritada neden var olduğunu” (i.özel) kavradığımızda…
Biz bu cinayet şebekesi terör belasından kurtuluruz!...
Sahi sizce de hala ihtimal var mıymış?
***
Erdoğan “Deniz Feneri” dediğinde Bülent Arınç ne düşündü acaba? |
Biliyorsunuz, Deniz Feneri e.v soruşturmasıyla ilgili 6 Temmuz’da Ankara Cumhuriyet savcılığı tarafından yapılan gözaltıların ardından tuhaf bir tutuklama oldu. RTÜK eski Başkanı Zahit Akman, Kanal 7 Yöneticileri Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan, daire başkanları Harun Kapıyoldaş ve Muzaffer Şafak şu anda Sincan cezaevinde. Süreç öyle ya da böyle devam ediyor. Özellikle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun “evrakta tahrifat” iddiasıyla soruşturma savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz için başlattığı inceleme ve müfettiş raporlarını tüm kamuoyu gibi ben de merak ediyorum. Merak ettiğim bir konu daha var. Hatırlarsanız yeni hükümetin ilk toplantısından sonra kameraların karşısına geçen Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Deniz Feneri e.v. meselesi sorulduğunda, “İsmi geçen isimlerle en ufak bir ilişkimiz yoktur…” diyerek, “tanımam” hiçbirini anlamına gelen bir yüz ifadesi kullanmıştı. Ardından Bosna’dan dönüşte (ki Deniz Feneri Türkiye’nin Bosna’ya yaptığı yardımları en iyi bilenlerden birisinin Bülent Arınç olduğunu düşünüyorum… Hatta belki de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin eski çatal bıçak, kap kacaklarının satışından elde edilen gelirlerin bir kısmı da Bosna’ya gitmiştir kim bilir… H.Ö) Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Metehan Demir’e aynen, şöyle demişti:“Türkiye'de suçlanan isimleri yıllardır tanırım. Sahip çıkmam. Kötü insanlar demem, diyemem. İnşallah aklanırlar. Bu olmayacaksa herkes yaptığı işin karşılığını görmelidir." Bu sözler yüzyılın son soykırımının yaşandığı Sreprenitsa’daki anma töreninden dönüşte söylendi Sayın Arınç tarafından. Ve önce “hiç ilişkimiz yok” dediği insanlar için “inşallah aklanırlar” diyerek merhamet göstermiş oldu kendince… Peki şimdi, Somali’de korkunç bir sefalet yaşanıyor. Ve Somali’ye Türkiye’nin gurur abideleri, İHH, Kimse Yok mu, Yeryüzü Doktorları, Kızılay, TİKA, Cansuyu, Hüdayı Vakfı gibi en önde giden bir kuruluş daha var. O da Deniz Feneri… Bu durumun farkında olan Başbakan Erdoğan, hem Somali ziyareti öncesi hem de önceki günkü İstanbul İftarında Deniz Feneri ismini “Şükranlarımı sunuyorum” ifadesiyle birlikte andı. Acaba diyorum, Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan’ın Deniz Feneri’ni şükranla andığını duyduğunda, ne düşündü? Merakımı bağışlayın ama gerçekten çok merak ediyorum! Bu dünyanın faniliğini bilenlere selam olsun! |
Hasan Öztürk - Haber 7
hasan.ozturk@ulketv.com.tr
-
Mustafa Top 13 yıl önce Şikayet EtDenizfenerinden başka yazacak konun yok mu?. Sayın yazar haftada üç gün deniz fenerini yazıyorsun bu ülkede başka konu yok mu? başka haksızlığa uğrayan yok mu? Haksızlığa uğrayanlar sadece bizden olunca mı tepki gösteriyorsunuz. Haksızlığa uğruyorlarsa diğer dünyada ecrini görmeyecekler mi? Bu kendini paralamak niye? Ak partide Tayyip beyin hilafına birşey söylenemeyecek mi? Bu nasıl demokrasi anlayışı.Aklınızca Bülent beyi mi ispiyonluyormusunuz.Kimlere kaldı bu köşe yazarlıkları ......Beğen
-
tuncay tezel 13 yıl önce Şikayet EtPKKYA NET ÇÖZÜMLER YAZALIM ARTIK. GENÇLER NASIL PKK YOLUNDAN DÖNDÜRÜLÜR?. Gençlerin beyni tek yanlı yıkanıyor Güneydoğuda. Bunun önünü tıkamak için bizim de bilimsel ve ilmi olarak Pkknın Marksist Leninist fikirlerini bitirmemiz lazım. Tam bir komünist ayaklanma var orda.Beğen
-
ahmet okutan 13 yıl önce Şikayet EtİNGİLTERE KRALİÇESİ BURAYA GELDİĞİNDE NE YAZDINIZ?????. İngiliz muhipleri söyleminizi doldurmamışsınız.mesala İHH nın ingilizlerle ilişkisi ne???Beğen
-
ahmet okutan 13 yıl önce Şikayet EtHUKUĞA SAYGI..... Ayrıca akçeli işlerden elini ayağını çekmeli bu kurumlar.devletin kurumları öne çıkmalı.Beğen
-
serhan dadaşça 13 yıl önce Şikayet Etarınç haklı. başbakan şükran duydu diye sayın arınç'ın eğilip büküleceğini sanmıyorum.dik adamdır vesselam.ayrıca deniz fenerinin kurumsal bir yapısı vardır.yapının içinde suça bulaşan varsa o yapının içindeki herkes suçlanamaz.Beğen Toplam 1 beğeni