Hasan Öztürk
Hasan Öztürk
HABER7 YAZARI

Ankara'da patlayan bomba ve Sabancı suikastı

GİRİŞ 23.09.2011 GÜNCELLEME 23.09.2011 YAZARLAR

Lütfen önce aşağıya alıntı yaptığım şu satırları okuyun!

“Temmuz 2007'de, helikopterlerle Türkiye sınırındaki bazı bölgelere helikopterlerle silah ve füze takviyesi yapan Irak'taki ABD unsurlarının, sınırın Türkiye tarafına da indiğine, bazı kişileri buralara indirdiğine dikkat çektim

***

 

Bu notlardan iki ay sonra, 21 Ekim'de 12 askerin şehit edildiği o korkunç Dağlıca saldırısı oldu. Bazı yabancı unsurların saldırıya iştiraki tespit edildi. 600 PKK'lının katıldığı, günlerce süren hazırlıktan sonra Türkiye böyle bir olay yaşadı. Bu sadece PKK saldırısı mıydı? Bence değildi.

***

11 Eylül'ün altıncı yıldönümü. Ankara büyük bir saldırıdan son anda kurtuluyor. (Sıhhiye’deki otoparkta bulunan patlayıcı yüklü araç. ) ‘Türkiye'nin 11 Eylül'ü’ dedirtecek bir hazırlık önleniyor. Yüzlerce kilo patlayıcı tespit ediliyor. Patlayıcıları oraya koyanların amacı korku salmaktı. Ama en önemlisi birilerine ‘ayağını denk al’ demekti.

***

Hedef kim? Türkiye mi? Başbakan mı? Cumhurbaşkanlığı ile bağlantılı bir öç alma duygusu mu? Ya da Tükiye'yi bölgesel düzeyde hissedilecek bir dehşet senaryosu için hizaya sokmak mı? Aynı günlerde memleketin her bölgesinde patlamaya hazır mayınlar, bombalar tespit ediliyor. Terör üzerinden güç/iktidar devşirme, terör üzerinden dış ve iç politika manevraları, terör üzerinden bölgesel projeler...

***

Türkiye'ye giren patlayıcıların, muhtelif şehirlere stoklanan patlayıcıların izi sürülebildi mi? …

Sık sık İsrail'e giden bazı kişilerle Türkiye'deki saldırılar, suikast hazırlıkları, bombalı saldırı senaryoları arasında ne tür bir bağlantı var?

***

Sadece Ankara'ya değil, Anadolu'nun birçok köşesine benzer sevkiyatlar var. Neden kimse ses çıkarmıyor?

***

Kuzey Irak'tan Silopi'ye gelip Afyon'a ulaşan, oradan da Ankara, İstanbul ve başka bölgelerine sevk edilen yüzlerce kiloluk patlayıcılar, C-4'ler, silahlar hangi amaç için nerelerde stoklanıyor?

***

Ankara'ya bir seferde 750 kilogram C-4'ü kimler götürdü ve nerelerde depoladı? (...)”

Yukarıda okuduğunuz satırları 16 Nisan 2008 tarihli Yeni Şafak gazetesindeki İbrahim Karagül’ün köşesinden alıntıladım. Aslında yazı epeyce uzun. Merak eden okuyucularım yazının tamamına internetten ulaşabilir.

Fakat alıntı yaptığım bölümler tam da bugünlerde yaşadıklarımıza ışı tutan türden değil mi sizce de?

Şimdi düşünmenin zamanı

Bir toplum, bu kadar kolay yönlendirilebiliyor ve sonrasında da hedef vurulabiliyorsa bu işin ucu kaçmış demektir.

Daha önce “Bir taş ile kaç kuş vurulur sandınız” başlıklı bir yazı yazmıştım.

İtiraf ediyorum, o yazıda MİT-PKK görüşmesinin basına sızdırılmasının hiç de bu kadar büyük bir etkisinin olmayacağı anlamına gelen cümleler söylemiştim.

Aslında öyle de oldu.

Oysa bir sonraki adımda Ankara’daki bombalı saldırıyı hesap etseydim, o görüşmenin özellikle şu bölümünün neden sızdırıldığını anlayabilirdim!

Sabri Ok (PKK): Bizim güçler her tarafta var. Karadeniz'de de var Toroslar'da da var.

Afet Güneş (MİT): Biliyoruz metropolleri de bu arada patlayıcılarla doldurdunuz.

Sabri Ok: Yok canım.

Afet Güneş: Hepsini biliyoruz.

***

Şimdi şimşekler çok şiddetli çakıyor beynimde ve taşlar yerli yerine oturuyor!

Tıpkı daha önceki 9 kişinin hayatını kaybettiği Anafartalar saldırısını da 17 kişinin hayatını kaybettiği Güngören saldırısını da, Taksim’de çok sayıda vatandaşın yaralandığı bombalı saldırıyı da düzenleyen “unsur” bu kez ‘Ankara Bürokrasisi’nin kalbini vurdu.

***

Özdemir Sabancı suikastını hatırlıyor musunuz?

9 Ocak 1996 yılında taşeron örgüt DHKP/C üyesi Fehriye Erdal ve Mustafa Duyar tarafından Sabancı Center’de odasında öldürülmüştü hani, Özdemir Sabancı..!

O suikasttan hemen sonraki tartışma şuydu.

Sakıp Sabancı’ya verilen mesaj:

“Biz istersen seni en güvenlikli sandığın yerde de buluruz”

Ankara Bürokrasisi’nin kalbinde eylem yapan “unsur” ile, Özdemir Sabancı suikastını tertip eden “unsur” arasında mahiyet açısından çok benzerlik vardır.

İkisinde de taşeron örgüt kullanıldı.

İkisinde de “en güvenlikli yerinde bile sana karşı eylem koyarım” mesajı verildi.

“Gerekirse seni kabinde vururum” mesajı verildi.

Tamam buraya kadar olanı anlıyorum da, anlamadığım bir mesele var.

Bu olup bitenleri “kahin” edasıyla yorumlayan kimi yazar-çizerin eylemlerin mesajlarını bu kadar çabuk ve isabetli (!) okuması neye delalet ediyor?

Ya çok zekiler!

Ya çok çalışkanlar!

Ya da bütün bu olanlarla ilgili “Büyük Birader”in işaret parmağı hep bir yerlere işaret ediyor..!

Ben bu işlerden ziyadesiyle işkilleniyorum.

***

Şimdi konumuza geri dönersek…

PKK’nın önceki sivillere yönelik eylemleri reddetmesi gibi bunu da reddetmesi doğaldı. Ancak PKK terör örgütüyle irtibatlı bir başka yan “piyonun” bu işi yaptığı konusundaki kuşkular arttı.

Ancak sonuçta bu eylem, Başbakan Erdoğan, New York’ta ABD Başkanı Obama ile görüşeceği saatten birkaç saat öncesine denk geliyor.

O görüşmede, PKK terör örgütüne karşı yürütülecek mücadele de konuşuluyor olacak elbette.

Ancak aynı zamanda Filistin’in statüsü ve İsrail-Türkiye gerginliği de masada olacaktı.

Oldu da zaten.

O halde bu eylemi koyan “unsur” kaç hamle öncesinden sonuca yönelik çalışmış olabilir?

MİT-PKK görüşmesinin özellikle “Biliyoruz metropolleri de bu arada patlayıcılarla doldurdunuz.” Cümlesinin de içinde gizli tutulduğu bölümü servis ediliyor…

Sonra Erdoğan Amerika’dayken Ankara’da bomba patlatılıyor..!

Ve ilk yorumlar geliyor: “Devlet Mahallesindeki bombalı saldırının şifreleri nasıl okunmalı…” diye..!

Böylece mesaj veriliyor, alması gerekenler mesajı alıyor!

Bize ise, kocaman kocaman afili laflar edenleri izlemek düşüyor.

Öyle mi sizce de?

Yoksa yazının en başında yaptığım alıntıyı doğru anlamamış olabilir miyim?

Kalın sağlıcakla.

Hasan Öztürk / Haber 7
hasan.ozturk@kanal7.com

YORUMLAR 1
  • tuncay tezel 13 yıl önce Şikayet Et
    DEVLETİ YÖNETENLERİN PKKYA SESLENİŞİ BİLE BİR GARİP NİYE Mİ?. Ateist, dinsiz, dini kan dökmek, bölücülük, zalimlik olan kişiye siz çok zalimsiniz derseniz hah derler, demek ibadetimizi tam yerine getiriyoruz, tam doğru yoldayız derler. Mesela bir meclis üyesi çıkıyor, ayıptır, yazıktır, günahtır niye adam öldürüyorsunuz diyor Pkkya! Bir Budist bize niye inek kesiyorsunuz günahtır demesiyle aynı etki yaratacak derecede bizi gülünç duruma düşüren bir uyarı bu. Bu kafayla Pkk da iyice azıyor tabiki..
    Cevapla