Bu kadarı da fazla olmuyor mu?
Gölge oyunu ya da gölgenin gerçekliğine inanma çocukluğu!
Çocukluğumdan zihnime kazınmış iki anıyı sizinle paylaşmanın tam zamanı!
Neden diye soranlara, az biraz sabredin diyorum…
Yazının sonunu bekleyin.
Benim çocukluğumda bu memlekette sık sık elektrikler kesilirdi;
Televizyon tek tük evde vardı…
Ve elektrikler kesildiğinde gaz lambasının etrafında ya da mum ışığında, çocukları eğlendirmek için gölge oyunları oynanırdı.
Bizim evde gölge oyununu en güzel oynayanların başında babam gelirdi.
Babam ışık kaynağının arkasına geçer ve boş duvara yansıyacak şekilde elliyle türlü hareketler yapardı.
Kimi zaman, bir kurt olurdu babamın eli…
Kimi zaman bir kuş!..
Çocukluk bu ya; babam korkunç hayvan figürlerini gölge oyunuyla boş duvara yansıtıp da bir de uğultulu sesler çıkardığında ben gölgeleri gerçek sanıp korkudan tir tir titrerdim!
İkinci oyun ise genellikle yaz geceleri gidilen yazlık sinemadan dönüşte, gölgelerimizin üzerine basmak için yaptığımız koşturmacaydı.
Babamın her seferinde, bizim sorularımızdan kurtulmak ve bizi başından atmak için icat ettiği bir oyundu bu.
”Hadi gölgenizi yakalayın” veya “ hadi gölgenizin üzerine basın” diyerek kışkırtırdı bizi. Ay ışığı ya da sokak lambasının gücüyle oluşan; bazen uzayıp, bazen kısalan gölgemizin üzerine basmak için dakikalarca canhıraş koştururduk gece vakti.
Biz bu oyunun hararetine kapılmışken babam yanındakiler sakin sakin kendi gündemini konuşurdu!
Çocukluğumdaki bu iki gölge oyunuyla, bugünlerde yaşadığımız olaylar arasında doğrudan ilinti kuruyorum.
Niye diye soranlar az biraz daha sabredin lütfen!
xxx
Yok artık!
Son dönemde yazdığım yazıların çoğu 2014 varsayımları üzerine biliyorsunuz. İddiam o ki, meselenin gelip dayandığı nokta 2014’te ne olacağı ile doğrudan ya da dolaylı bir şekilde ilintili!
2014’ten kastım da belli!
Cumhurbaşkanlığı seçimine hangi yasal zeminde gidilecek?
Kim aday olacak?
Adaylar içinde kimin şansı yüksek?
Ve kim hangi yetki ve sorumluluklarla Çankaya’nın yeni sakini olacak?
Benim iddiam şu ki bugünlerde meşgul olduğumuz olayların arkasında ya da tam ortasında Tayyip Erdoğan’ı bu anayasal haklarla Çankaya Köşkü’ne çıkarmak istemeyenler var..!
Dün Habertürk gazetesi birinci sayfanın sol üst köşesinden bir haber yayınladı.
Haberin konusunu 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili halka (!) sorulan bir soru.
Soru şu: En fazla kimin cumhurbaşkanı olmasını istersiniz?
Konsensus’ün anketine katılanların yüzde 48.8’i, bu soruya; “Abdullah Gül” cevabı vermiş.
Başbakan Tayyip Erdoğan yüzde 16.9 ile ikinci sırada yer almış.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 13.3 ile üçüncü olmuş.
Yani anlayacağınız Kemal Kılıçdaroğlu ile Tayyip Erdoğan arasında yalnızca 3.6 puanlık bir fark varmış!
Abdullah Gül ise ankete göre açık ara önde!
Ben sadece bir hatırlatma yapmak istiyorum.
Acaba soru sorulan vatandaşlar, Abdullah Gül’ün bir daha aday olamayacağını biliyorlar mıydı?
Bu hatırlatmayla yetineyim.
Ve ilk başta anlattığım gölge oyununa döneyim.
Birileri bize çok güzel bir oyun oynuyor.
Tıpkı babamın elektrikler kesildiğinde bize oynadığı gölge oyunu gibi.
Ancak burada önemli olan, oyunu oynayanlar babam kadar samimi değil.
O kadar art niyetliler ki sürekli bize kabus gösteriyorlar, gölgeler aleminden!
Ve bizden duvara yansıyan korkunç görüntülere inanıp, tir tir titrememizi bekliyorlar.
Ya da yine gecenin yarısında gölgesini yakalamaya çalışan benim çocukluğum gibi doğallıktan uzak bir hedefe kilitleyip bizi…
Kendi gündemlerini dayatıyorlar.
Yani ki olanı değil, olmasını istediklerini bize dayatıyorlar!
Çocuk aklımla yutmuştum da şimdi de mi yutmamı bekliyorsunuz?
Güldür meyin adamı..!
Bu kadarı da fazla olmuyor mu?
Sahi, “Bizim adayımız Abdullah Gül kardeşimdir” sözü Ak Parti Grubu’nda yankılandığında, “Başörtülü first lady Çankaya’da nasıl olacak?” korkuları üretenler, bugün hangi fitnenin fitilini ateşleme derdinde bir daha düşünün derim..!
Tayyip Erdoğan’ı Çankaya’da bu anayasal haklarla görmek istemeyenler ile ona verilmesi gereken “Uluslar arası liderlik ödülü”nü geri çekenler arasında mahiyet farkı var mıdır?
“One minute”den bu yana “bedel ödetmeyi” kafasına koymuşların bu bedeli bu dönemde ödetmek gibi bir gayret içinde olmadıklarını düşünmek saflık olmaz mı?
Kalın sağlıcakla.
Teşekkür ederim |
Medya Etik Konseyi, bu yıl Medya Etik Ödülü ile onurlandıracağı gazetecileri seçti. Bendenizi de “İnternet Haberciliği” dalında “İnternet Köşe Yazarları Etik Ödülü”ne layık gördü. Medyada ciddi, seviyeli, kaliteli, ilkeli ve meslek etiğine uygun davranan gazetecileri teşvik maksadıyla verilen ödüle layık görülmek benim için büyük bir anlam taşıyor. Bu vesileyle Medya Etik Konseyi Başkanı Halit Esendir’in şahsında tüm üyelere teşekkür ederim. |
Hasan Öztürk / Haber 7
hasan.ozturk@kanal7.com
-
mehmet bulut 12 yıl önce Şikayet Etgüzel yazı. basbakanımızı kmseye yedrtmeyzBeğen Toplam 1 beğeni
-
SAMİ KAYA 12 yıl önce Şikayet Etbunlar zaten dumanlı havayı sever. durgun bir gölü birşeyler karıştırarak kirletebilirsiniz. oysa gürül gürül akan bir nehri kirletemezsiniz. o nehir sizi de çöplüklerinizle beraber alır götürür ve tarihin derinliklerine havale eder. işte eski türkiye ile yeni türkiye..Beğen Toplam 1 beğeni