Haşmet Babaoğlu
Haşmet Babaoğlu
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Demokratım demeyi bırakın, azıcık dürüst olun!

GİRİŞ 17.03.2014 GÜNCELLEME 17.03.2014 YAZARLAR

Köylüyü yere serdiği kiliminden, işçiyi grev ve lokavt haberlerinden tanıyan...
Avrupa'yı aşk filmlerinden ve "sifonu gürültülü çekene ceza yazan belediye" gibi gurbetçi efsanelerinden ve belki balayında gördükleri Paris'ten tanıyan...
İçerde emekli vekiller ve devlet eliyle zengin edilmiş mutlu azınlığın kâğıt oynadığı "Büyük Kulüp" önünden huşu içinde geçen...
Ve elbette "dağdaki çoban"ın oyundan nefret eden...
Orta sınıftan teyzeler bu deyimi pek severdi: "Ayol bizim demokrasimizden ne olacak, çarpık işte!"
Aslında hiç inanmadıkları "demokrasi" gibi konularda uzun uzadıya konuşurlarsa, sağlıklarının bozulup ömürlerinin kısalacağına inanırlardı.
Zaten işler kötü gittiğinde ordu el koyar, çarpıklığı düzeltirdi, değil mi ya!
***

Yıllar geldi geçti...
O "teyzelerin" çocukları iyi okullarda okudular; Batı demokrasilerini yakından tanıdılar, bir biçimde "dağdaki çoban"la dahi tanıştılar ve memleketin yakın tarihinin dikiş tutmayan yamalarıyla az çok yüzleştiler.
Sorsan, hepsi de dibine kadar demokrattı!
Esas çarpıklığın Türk halkının demokrasi tercihi ve inadında değil, demokrasiye düşman bürokratik vesayet rejiminde bulunduğunu kabul ettiklerini söylüyorlardı.
Ne iyi, ne güzel gelişme, diye düşünmüştük.
Hayır! Artık net olarak anlaşılıyor ki, bu büyük bir aldanışmış!
Belli ki, bu çocukların siyasal-sosyal genetiğinde bir problem var ve kolay değişmeyecek.
***

Örnek mi?
Daha üç gün önce...
Aklı başında ve hakkaniyet sahibi bir sol aydın sandığımız adam çıkıp şöyle dedi: "Başbakan'ı idam sehpasına götürürlerken üzüleceğim. Demokrat olduğum ve idama karşı olduğum için. Ama 'Allah'ın sopası da yok' diyeceğim."
Yuh, dediniz. Değil mi?
Bir fark var yine de! Ebeveynleri bu durumlarda üzülmezdi, bu üzülecek!
Demokratlığı buymuş!
Hatmettiği onca sol külliyat, yaşadığı azınlıktan olma tecrübesi ve entelektüel gelişimiyle geldiği nokta ancak bu kadarmış.

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Haşmet Babaoğlu - Sabah

YORUMLAR 3
  • Hüseyin Özdal 11 yıl önce Şikayet Et
    . Apaçıktır ki; mevcut meclis yani Demokratik meclis İslâmî olmayan nizam ve kanunlar çıkartmaktadır. Bu sonuca ulaşmak için derin araştırma yapmaya gerek yoktur. Onların çıkarttıkları kanunlar İslâm’a taban tabana zıttır. Bu vaziyet ise İslâm’ın kesinlikle haram kıldığı bir ameldir. İslâm bu ameli yapanlara şiddetli bir karşılık vermiş ve Allah Subhanehû bu vaziyeti “Rab edinme” olarak vasfetmiştir.
    Cevapla
  • Hüseyin Özdal 11 yıl önce Şikayet Et
    . Yürütme ise; halkın vekillerinin verdiği güvenoyuyla oluşturulan hükümetin daha önce alınmış teşrî kararlarını ve alınacak olan teşrî kararlarını icra etmektir. İşte Meclis Seçimleri bu iki işi yapacak olan meclise üye seçimidir. Seçilenler hâkimiyeti yani teşrî yetkisini alırlar. Kanun tekliflerini görüşürler “kabul” veya “ret” oyu verirler. Allah’ın hüküm koyuculuğunu bir kenara iterler ve hükümlerine aykırı hükümleri kabul ederek tatbik edilmesini sağlarlar ki bu, ‘Hüküm ancak Allah’a aittir’ hakikatine muhaliftir.
    Cevapla
  • Hüseyin Özdal 11 yıl önce Şikayet Et
    Demokratik Seçimlerin Vakıası. Vekil seçimleri herkesin bildiği gibi yasama ve yürütme hususlarında kararların alındığı meclise üye seçimidir. Demokrasilerde halkın tamamı yönetime katılamaz. Kendilerine vekil seçerek meclise gönderirler. Vekiller, mecliste yasama işini bizzat yürütürlerken “yürütme” işini yerine getirmesi için müesses hükümete halkın kendilerine verdiği yetkiye müstenit olarak “güvenoyu” verirler. Bu iki işe birinci derecede dâhil olup yetkili olanlar seçilmiş olan vekillerdir. Peki, “Teşrî (Yasama)” ne demektir? Teşrî; halkın hayatlarını tanzim edeceği kanunlar çıkartmaktır. Bir başka deyişle; bireylerin diğer bireylerle, bireylerin eşyalarla, bireylerin devletle olan ilişkilerini düzenleyen sosyal, iktisâdî ve siyasî işlerinde uyacakları kaideleri, hükümleri, ölçüleri belirleme işine teşrî denir.
    Cevapla