Biz biraz sussak..
Üç gündür geleneksel ve sosyal medyaya bakıyorum.
Ne kadar iyi niyetle konuşuyor olsak da kelimelerimiz cansız, cümlelerimiz eğreti...
Ve ne yalan söylemeli...
Hâlâ "en doğrusunu biz biliriz" havasında tepeden bakarak konuşuyoruz.
Oysa esas problem burada işte! Problem cinsiyet çatışmasından, dejenerasyondan, ahlaktan, hayat tarzından falan değil, bizim bu "boyun eğdirme" dürtümüz ve güç ısrarımızdan kaynaklanıyor.
Kadınların daimi yılgınlık içinde yaşadıklarını...
Bunun dekolteyle, kapalı olmakla ilgisi olmadığını anlamak istemediğimiz sürece işin içinden çıkamayız.
Facebook'a, Twitter'a yazdığımız güzel sözler de sadece güzel sözler olarak kalır.
Hem söyleyin...
En kalabalık caddede bile yan yana yürüdüğü için "sürü" özellikleri göstermeye başlayan bir erkek grubuyla karşılaşınca her seferinde şiddetli bir tedirginliğe kapılmayı nasıl anlayabiliriz ki!
Her gün gidip gelmek zorunda olunan bir yolda bile yanında biber gazı taşımak ihtiyacı duymayı nereden bilebiliriz!
Hepsini bir yana bırakın...
Şu örnek üzerinden düşünün...
Biz erkekler "hayır!" dediğimizde, kadın erkek fark etmeksizin karşımızdaki gerçekten "hayır!" dediğimizi bilir, anlar.
Fakat bir kadın bize "Hayır!" dediğinde bunu naz veya örtülü bir "evet" olarak anlamaya kurgulanmamız tuhaf değil midir?