Bu ''aydın''larla buraya kadar!..
Cumhuriyet'in onca yılda ürettiği resmi "aydın" tipinin ve "kültürlü insan" anlayışının nasıl cılız, nasıl at gözlüklü ve bizzat kendi kültürel derinliklerine karşı küstah bir yabancı olduğunu gördükçe...
Geçip giden koca bir 20. yüzyıla üzülmemek imkânsız!
Onca yıl, onca talim terbiye, onca müfredat...
Yüz Temel Eser yayınıymış, Doğu'nun ve Batı'nın klasiklerini okumaya çağrıymış...
Hepsi hikâye!
Sonuçta toplumun en okumuş yazmış kesimlerinden ortaya çıkan "aydın" tipi şu...
Hayran olduğu Batı tarafından bilim ve kültür çevrelerinde ancak figüran rolüne uygun görülen ve kompleksleri paçalarından akan biri!
İnsan buna nasıl dertlenmez!
***
Mesela evde, sokakta, medyada, Twitter'da, Facebook'da ve TBMM'deki 4+4+4 tartışmasını alalım...
Yeni uygulamada karşı çıkılacak ve düzeltilmesi istenecek ne çok şey var!
Ama muhalifler her zaman olduğu gibi kafayı tek bir noktaya odaklamışlar: İmam hatiplere...
Gözleri başka bir şey görmüyor.
"Türkiye'nin gelecekte bütün eğitimli ve yönetici kadroları İmam Hatipli olacak!"
Bunu iddia ediyorlar!
Hani bunu duyunca insanın içinden kocaman ve dalgacı bir "yok ya!" patlatmak geliyor ama ciddiler.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Haşmet Babaoğlu - Sabah
-
ahmet aksay 13 yıl önce Şikayet EtYazar bir gerçeğe değinmiş bu yazısıyla. Ben de aynı durumu yaşadım gençliğimin en erken döneminde.İlk okuduğum kitaplar, yazılar yerli yazarlara aitti. Roman, hikaye, deneme... felsefeyle ilgili kitaplar... Özellikle din, metafizik konularında yalınkat yaklaşımlar, yazarın konumunun hemen belli olması... Edebiyat-sanat dergileri, kitaplar, gazeteler... Yazarların çoğu 'din'i önemsemez tavırdalardı. Ne zaman ki Avrupa'dan ve Rusya'dan ünlü filozoflara, edebiyat ustalarına ait kitapların çevirilerini okumaya başladım, şaşakaldım. Onlar hiç de yalınkat bakmıyorlardı din ve metafizikle ilgili konulara. Yazar bu bakımdan ülkemizin önemli bir gerçeğine değinmiş oluyor bu yazısıyla. Çok kimse bu durumu yaşamış olmalı. Sözgelimi Kemal Tahir'e bile tahammül edildiği söylenebilir mi, sol kesimde? O konularda neden bizim yazarlarımız, felsefecilerimiz Batının ünlü şairlerinden, romancılarından, filozoflarından etkilenmemişler? Hep düşünmüşümdür. En azından bu derece yerli düşünceye yabancı olmazlardı etkilenselerdi, değil mi?Beğen