Haşmet Babaoğlu
Haşmet Babaoğlu
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Gönülden inandığımız ulusal-toplumsal yalanlar!

GİRİŞ 20.04.2012 GÜNCELLEME 20.04.2012 YAZARLAR

Bir tür sihire inanıyoruz.
Daha doğrusu, inandırılmışız.
Mesela azıcık çocukça bir biçimde "bizde ırkçılık yoktur" diye inat edince...
Irkçılığın gerçekten olmadığına ve olmayacağına inanıyoruz.
Veya memlekette sosyal kesimler arasındaki adaletsizlik ve ayrımcılık göze batmaya başladığında...
Biri çıkıyor; "ne oldu bize, biz kardeştik!" diyor ya...
Hemen dertleniyoruz, gerçekten hep kardeşmişiz de, şimdi aramız açılmış gibi.
Ama bir durup düşünmek lazım! "Hayali iyilik"lere değil, iyi eylemlere ihtiyacımız var.
Sadece başka toplumların kötülüklerinden söz etmek de bizim toplumumuzu kendiliğinden iyi kılmaz, kılamaz.
***
Günlerdir Emre Belözoğlu'nun Zokora'ya ırkçı bir küfür edip etmediğini tartışıyoruz.
Keşke Türkiye'deki ayrımcılığı, ilkokuldan başlayarak zihnimize enjekte edilen resmi ideolojinin içindeki ırkçı çekirdeği ve gündelik hayatımızdaki sosyal nefreti de böyle uzun uzadıya tartışabilsek!
Düşünün...
"Bizde sarı ırk yok, siyah ırk yok, kızıl derili yok, o halde ırkçılık da yok" diyen bir talim terbiye kafası rahatlıkla Nazilerin ne sarı, ne siyah, ne kızıl derili olmayan Yahudilere uyguladığı soykırımı da ırkçılıktan saymayabilir. Öyle ya, onlar da ne sarı, ne siyah ırktan!
Oysa bu kadar basit bir akıl yürütmenin bile yerle bir edebileceği bir kanaat sanıldığından çok daha yaygındır ve toplumun en tepe noktalarında taraftar bulmuştur.

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Haşmet Baboğlu / Sabah

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL