Hikmet Çetinkaya
Hikmet Çetinkaya
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Devlet Silah Bırakır mı?

GİRİŞ 13.07.2010 GÜNCELLEME 13.07.2010 YAZARLAR

Bazı haberleri kesip saklıyor ve ikinci kez okuyorum...

28 Haziran 2010’da Milliyet’te yayımlanan ve kesip sakladığım haber şuydu:

Sevgiye Uzanan Ellere kundaklama

Olay Adana’da meydana gelmişti. Batmanlı bir işadamı Memduh Çelik’in tekstil atölyesiydi kundaklanan yer.

Kundaklama sonucu tekstil atölyesi yanmış, 39 yaşındaki Çelik 300 bin lira zarara uğramıştı.

Adana Valisi İlhan Atış, Doğu ve Güneydoğu’dan kente göç eden ailelerin çocuklarının yasadışı gösterilerde kullanılmasını engellemek için Sevgiye Uzanan Eller projesini başlatmış, Batmanlı işadamı Çelik de buna destek vermişti.

İşyerini kundaklayanların, PKK sempatizanları olduğu ortaya çıktı... Çünkü kundaklama sırasında atölyenin duvarına yeşil, kırmızı ve sarı boyalarla şunlar yazılmıştı:

Sen halkına hainlik ettin ve bedelini ödedin. Defol buradan işbirlikçi herif.

Kundaklama sonucu çıkan yangında 80 tekstil makinesi ve içerideki kumaşlar yandı. 100 kadar işçi işsiz kaldı.

Eğitimsiz, sokaklarda dolaşan çocukları topluma kazandırmak isteyen bir projenin ayağını kıran PKK sempatizanı Kürtlerin amacı neydi?

Kürt kökenli çocuklarımızın iş güç sahibi olmalarını, okula gitmelerini önlemek!

Anlattığım olay, birkaç gün sonra Adana Emniyet Müdürü tarafından yalanlanarak yangının sigortadan para almak için işyeri sahibi tarafından çıkarıldığı açıklansa da bazı soru işaretleri var...

***

Terörün sağcısı, solcusu; dincisi, dinsizi olmaz... Devlet de terörist olamaz...

Toplum her türlü teröre karşı bütünlük içinde olabiliyor mu, İspanya örneğinde olduğu gibi milyonlarca kişi alanları doldurup, kırıp dökmeden teröre lanet yağdırabiliyor mu?

Sık sık yinelenen şu Türkiye’de:

Akan kan dursun...Terörle bir yere varılmaz...

Peki, çözüm nedir arkadaş?

Yanıtları klasik:

PKK ve devlet silah bıraksın, görüşmeler başlasın.

Kiminle görüşülsün!

Açık açık söylemiyorlar ama örtülü adres veriyorlar:

İmralıdaki Apo!

Demokrasi, özgürlük maskesini iyi kullandıkları için işi bir başka noktaya çekip, Ergenekon’a bağlıyorlar, faili meçhullerden söz ediyorlar.

Devlet, 1990’lı yıllarda Güneydoğu’da PKK’ye karşı Hizbullah’ı kullandı.

Uğur Mumcu alçakça öldürüldükten sonra TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu bir rapor hazırladı ama Meclis Genel Kurulu’na bile getirilmedi...

Faili meçhul cinayetlerin aydınlanması için çaba harcamak başka bir şey, PKK’nin örtülü sözcüsü olmak başka bir şey...

Hangi devletin askeri, polisi, terör örgütü için silahını bırakır, söyler misiniz?

Halkalı’da askeri servis aracına tuzak kurup 17 yaşındaki Buse’nin ölümüne neden olanlar polisçe yakalanıp sorgulandı. Adliyeye gittiklerinde ise PKK sempatizanları canileri alkışlayıp gösteri yaptı.

Türkiye’yi bu noktaya getirenler utansın!

***

Demokrasi elbet yasaklarla değil, yasalarla korunur!

Güneydoğu’da gözaltına alınan seçilmiş belediye başkanlarının 1940’ların başlarında Hitler Almanyası’ndaki görüntüleri anımsatan, bileklerinde plastik kelepçelerle tek sıra halinde bekletilmeleri, demokratik hukuk devletinde olmaz.

Bir başka olmaz da PKK’nin bir dönem okulları yakmaları, öğretmenleri öldürmelerine de seyirci kalmaktır.

Çünkü demokrasilerde yasadışı örgütlere göz açtırılmaz.

Adana’da Batmanlı bir işadamının desteklediği, sokaklarda başıboş dolaşan çocukların sosyal çalışmaları, spor yapmaları, meslek edinmeleri için başlatılan projeyi baltalamak için ne yapıyorlar?

Batmanlı Kürt işadamının atölyesini yakıyorlar.

BDP milletvekilleri bir yandan çokuluslu altın avcılarına destek veriyor, Adana’da işyeri kundaklanan Batmanlı işadamı için ağızlarına kilit vuruyor.

Demokrasi ve özgürlüklerdiye diye dilimizde tüy bitti!

Sonunda görüldü ki Akan kan dursundiyenlerin ne demokrasiyle ne de temel hak ve özgürlüklerle bir ilişkileri var.

***

Musa Anter, Vedat Aydın, Mehmet Sincar alçakça katledildiğinde de içim yandı; Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Turan Dursun öldürüldüğünde de.

Sevginin ırmağında insani duygular taşımak önemlidir...

Bugün AKP iktidarda değil mi?

İstihbarat birimleri bırakın biz gazetecileri, siyasetçileri, bilim insanlarını, asker sivil herkesi dinliyor ve adım adım izliyor.

Faili meçhul cinayetleri aydınlatmak o denli zor değil...

TBMM’nin 1994’te hazırladığı raporu okuduğunuzda her şey açık seçik yazılı...

Meclis kütüphanesine gidip baksınlar!

Hikmet Çetinkaya - Cumhuriyet
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL