CHP’nin şu memlekette yaptığı “aha da şu” diye gösterebileceğiniz bir eseri yoktur. Heykel dışında tabii. Yoksa, “Çekirdek çitleyen eşek” heykelinden tutun da, “şeyi görünen müzisyen” heykeline kadar ülkeye binlerce heykel kazandırmışlığı vardır CHP’nin.

Lakin bırakın köprü, tünel, yol, marmaray, havalimanı gibi dev projeleri, tahta köprü dahi yaptıkları görülmemiştir.

Çok klişedir, ama sürekli karşımıza çıkan, kendini hatırlatan bir hakikattir;

“CHP bu ülkede heykelden başka bi’şey yapmadı…”

Kendilerini çağdaş ve ilerici zannederler. Çünkü rakı içiyorlar!

Malum “kaçak villa uzmanımız”, “asrın kaydırıcımız”, “İbni Bidoni Bodrum Şeyhi hazretleri” ne buyuruyorlardı; “Tek bir bira içmiş olsaydı (ülkeyi yönetenler), şimdi Türkiye çok daha iyi durumda olurdu…”

CHP’nin kılavuzu da bunlar. CHP için ilericilik, çağdaşlık, teknoloji, aydınlanma; “heykel ve meyhane” demektir. “Heykel-meyhane-rakı” doktrinleri olarak bilinir.

Yani anlayacağınız yobazlık gericilik paçalarından akıyor.

Dünya Türkiye’nin ürettiği ve geliştirdiği İHA-SİHA teknolojisini hayranlıkla izliyor. “Türkiye, İHA-SİHA teknolojisinde süper güç olabilir” diyor, açıkça endişelendiklerini de söylüyor küresel aktörler…

Selçuk Bayraktar’ın müthiş başarısı ortada. Gurur ve iftihar meselesi diyorsun. Uzay, teknoloji, uçak, jet motoru..vs, diyorsun… “Allah sayılarını arttırsın” diyorsun… (Zeytindalı Harekatı’nda konteynerlerde sabahlayan, aylarca hangarda yatan Bayraktar ve ekibinden Allah razı olsun.)

CHP’nin derdi ise bu müthiş adamı gömmek, yıldız gibi parlayan adamı karalamak, güneşi balçıkla sıvamaya çalışmak.

CHP’nin Veli Ağbaba’sı bunun için görevlendirilmiş zahir.

Sadece Veli değil, bütün ‘Ağbaba’ları böyle…

CHP, “İstikbal göklerdedir”i yanlış anlamış. İHA, uzay teknolojisi, mekik falan gelmiyor akıllarına.

CHP aklı işte. Bir büyük rakı devirdiğin zaman gözler dönüyor tayyare gibi uçuyorsun, yürüyemiyorsun. Ayaklar yere basmıyor, olmuşsun astronot!..

Al sana istikbal göklerde.

İHA-SİHA neymiş ya?!..

***

Bak sana diyor Kaftancıoğlu, “dilin mi sürçtü?”

Kaftancıoğlu ve Özgür Özel’in darbe imalarını Kılıçdaroğlu’na sormuşlar.

Dil sürçmesiymiş Kaftancıoğlu’nunki.

“Bir şekilde” sistem değişecek, bunlar gidecek dil sürçmesi, öyle mi?..

Nasıl yahu?.. “Bir şekilde” derken aslında “bir seçimle” mi demek istemiş?!

Hani İmamoğlu da “basitlik” demek isterken sesi kısıldığı için ‘bas’ı çıkmamış, tizi.., pardon, ‘it’i çıkmıştı ya, onun gibi bi’şey mi acaba?..

Peki ya Özgür Özel?..

“Türkiye Cumhuriyeti devleti gün gelir, saat gibi işlemeye başlar.” diyor.

Şu an devlet uykuda mı? Saat gibi kim işletecek kim? Ne zaman gelecek? Dışarıdalar mı, içerideler mi?

Aslında, “Ulan bilelim kiminle iş tutacaksınız” diyesim var ama.., bir sürçme de olabilir netekim!

Sahi, Özgür Özel’in nesi sürçtü?..

Akşam