Başörtüsü meselesi: 'Suyu akarına bırakmak!'
Başörtüsü konusunda AK Parti ile CHP'nin bir konsensus üretemeyecekleri belliydi. Belliydi, çünkü meselenin yasal imkanlarla çözülmesi sözkonusu değildi.
Türkiye'de yasalar ile gündelik gerçek hayat arasında her zaman bir örtüşme, bir mütekabiliyet olmamıştır. Gerçek hayat pratiklerinin, bazı durumlarda, verili yasa hükümlerini geçersiz kıldığına, sıklıkla değilse bile, zaman zaman, tanık olmuşuzdur. Mesela, Men'-i İsrafat Kanunu! Bu yasa 25 Teşrinisâni 1336'da (25 Kasım 1920) TBMM tarafından çıkarılmış, 55 sayılı yasadır. İstiklal Harbi yıllarında, savurganlığı önlemek amacına yönelik bu yasa ile, düğünlerde cihazın (çeyizin) sergilenmesi, cihazın açıktan nakli, damadın ikiden fazla elbise vermesi, bir günü aşkın süreyle çalgı çaldırılması ve ziyafet verilmesi, köçek oynatılması, ağırlık (başlık) verilmesi yasaklanır. Ama İstiklal Harbi bitmiş, Cumhuriyet'le birlikte Türkiye'nin şartları değişmeye başlamıştır. Men'-i İsrafat Kanunu ile gündelik hayat arasında, bu yasanın yürürlükte kalmasına gerekçe olacak hiçbir ilişki kalmamıştır...
Yazının devamını okumak için tıklayın
-
çelik arslan 15 yıl önce Şikayet EtHilmi yavuz. Zeki ve hiciv yanı kuvvetli olan bir insan. Sağ olsun, var olsun.Beğen
-
Kamil 15 yıl önce Şikayet Etinşallah siz haklı çıkarsınız. ne yalan söyleyeyim 55 sayılı yasa hoşuma gitti keşke uygulansa,diğer konu yök başkanının yazısı ile sorun çözülmüş gibi görünse de bence o kadar emin olmayın derim bir mahkemenin yürütmenin durdurulması ihtimali hala varBeğen