Bu bir başörtüsü yazısı değildir!
Açıklık netliği ve şeffaflığı peşinden sürükleyen bir sözcük. Açık konuşmak derken sözü metaforik maskelere gerek kalmadan doğrudan söylemeyi kastediyoruz. Halk dilinde ise açıklık görünmeyen taraflarını (kalp, vicdan, akıl vb) içindeki çukura (derinlik değil) gömerek görünür taraflarını yüzeye taşıyıp manşete çekmeyi ifade eder.
İnsanın görünür tarafları ne demektir?
Bu soruya kahir ekseriyetimizin bedensel cazibe noktaları şeklinde cevap vereceğini biliyorum. Bedensel cazibe noktaları deyince ilk anda kadınların akla geldiği de bir gerçek.
Dolayısıyla “açılmak”ve “açıklık” kelimeleri kadınlara mahsus bir sözcük haline gelmiştir bugün.
Bedenin kadına ait mahsus bir mekân haline gelmesi ile kadının özgürleşmesi adına ortaya çıkan feminist hareketlerin kök salması aynı zamanlara tekabül eder. Açıklık kadının tabiatıyla ortada ve gözler önünde olan bedenini daha görünür hale getirme çabasının bir ürünüdür.
Beden kadının görünür taraflarının abartılarak sergilendiği bir galeridir artık.
Abartı yaratıcının insan nazarına tahsis ettiği hilkate dair bir okuma biçimidir. Erkek kadın bedenini okurken (yorumlarken) kadın bu okunma durumundan hoşnut ve razıdır. Kadına dair ayartıcılık ve kışkırtıcılık da bu yaratıcı eliyle yapılan abartının farkına varmakla ilgili bir durumdur.
Kadın erkek nazarlarının kendine abartıyla yöneldiğini bildiği için hep o eril bakışın imgesi olarak kalmak ister. Din bu fıtri durumu göz ardı etmeden kadının bedeni içerisine katlanıp hapsolmasını engellemeye çalışır. Erkek nazarlarının kadın bedeni üzerinde serazat gezinmesini engeller. Bu da ‘bakışı çevirmek’le mümkün olacak bir şeydir.
‘Bakışı çevirmek’ ilahi organizasyon sonucu oluşmuş dişil cazibenin sataşmalarına karşı uyanık olmak ve abartının künhüne inmektir.
Abartının künhü dediğimiz şey tam da Kuran’ın Ali-İmran suresi 14.ayet’te anlatılmak istenen şeydir: “Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma güzel atlara, (deve, sığır, koyun, keçi gibi) hayvanlara, ekinlere olan ihtiraskârâne sevgi insanlar için bezenip süslenmiştir.” (Hasan Basri Çantay meali)
Dikkat edilirse “bezenip süslenmiştir” ifadesinde direkt söylenmeyen dolaylı bir hakikatin iması vardır. Kadın da dâhil olmak üzere insanın dünya hayatında peşinden koştuğu şeyler sadece imtihan vesilesi olsun için araçlaştırılmış ve bu sebepten abartılmış şeylerdir. Bu süslendirilmiş şeylerin süsünü bir an için kaldıralım, acaba hangi insan bu şeylerin peşinde gece gündüz koşup da ömür harcar?
Açılmak var olanın altını çizmektir. Fıtrat ve hilkat var olanı işaret ettiği halde bununla yetinmeyip ayrıca bedeni manşete çekmek ruh kapısı önüne yığınaklar yapmaktır. Bedeni ruhtan yalıtma, ruhu bedenden soyutlama gibi çabalar bu ayrımı yapan kişilerin zihinsel bölünmüşlüklerinden başka bir şey ifade etmez. Nesneleşen bedenle mistik beden arasındaki ayrım insanın içi ile dışı arasındaki mesafeye dayalı yapay bir ayrımdır.
Tesettüre aykırı tesettür konusundaki tartışmaların önemli bir kısmı burada yatmaktadır. Örtünerek de insanların açılabileceğini ihtimal dâhilinde bile görmüyoruz. Oysa örtü bazen başka açıklıkları kamufle eden bir vasıtaya dönüşebiliyor. Kamufle olmakla örtünmek aynı zannediliyor sanki.
Dikkatleri kendi bedenine çektiğinden habersiz ikide bir örtünmüşlüğünden bahseden bir kadın kelam cihetinde açıldığının farkında bile değildir. Sözünü tasarruf etmeden konuşan, meziyetlerini, egosunu ve sahip olduğu maddi müktesebatını her ortamda ileri sürüp döküp saçan kişi, ister kadın olsun ister erkek açılmaya başlamış demektir. Dil de düşüncenin elbisesidir. Dilin de setr olmaya ihtiyacı vardır. En ciddi ve en mahrem meselelerin her zaman korunaklı bir karargâhta tutulması şarttır. Hâl dili kâl diline mağlup düşmeye görsün bir kez, en hayati kavramlarımız bile söze çeşni olmaktan kurtulamayacaktır. Başörtülülerin başörtüsü üzerinde bu denli yatay konuşmalar yapıp her fırsatta konuyu başörtünse bağlamaları şu ana kadar bu konuda mesafe almamıza bir katkı sağlamadığı gibi böylesine deruna ait bir mevzuyu konuşma nesnesi haline gelmekten kurtaramamıştır.
Hüseyin Akın - Haber 7
akinakinhuseyin@hotmail.com