Hüseyin AKIN
Hüseyin AKIN
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Bu hafta Cuma namazı cuma gününe rastlıyor

GİRİŞ 25.04.2011 GÜNCELLEME 25.04.2011 YAZARLAR

Bizim gibi dinsel kayıtsızlık ve bilgisizliğin prim yaptığı ülkelerde bir şeyin doğrusunu ifade etmek havanda su dövmekten farksızdır.

Hatta ne kadar dini noktada eksik ve yanlış bilgiye sahipseniz o denli çağdaş olduğunuz da söylenebilir.

Yeterli ve sahih dini bilgi hayata geçmemiş şekliyle bile ilericiliğinize ve çağdaşlığınıza halel getirebilir.

Bu yüzden Türkiye tabiri caizse tam anlamıyla dini konularda gaf yapma ve çam devirme cennetidir.

Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkan Yardımcısı Hurşit Güneş’in aday tanıtım toplantısının Cuma namazı saatine denk getirilmesine yönelik eleştirilere “Böyle bir sıkıntıları varsa kaza etsinler” diye cevap vermesi evlere şenlikti.

Yani Cuma namazını Cumartesi günü de kılabilirsiniz demek istiyordu.

Dini anlamdaki uygunluğu bir tarafa, mantıken Cumartesi günü kılınan namaza Cuma namazı demek mümkün değildir.

Bu kaza kelimesiyle en çok oynayanlar nedense hep dine mesafeli insanlar oluyor.

Üstelik dini hassasiyete sahip olanlara bir İslam bilgini edasıyla yol göstermek için yapılıyor bu.

 Nedense insan egosuna hizmet eden hiçbir şeyin kazası yoktur.

 İhtirasların, ihmallerin, anlık öfkelerin ve peşin fikirlerin kazasından bahsetmek hiç mümkün değil.

Namaz kılmak isteyene kurumunda amiri, okulunda müdürü ve öğretmeni; oruç tutmak isteyene kışlasında komutanı çıkınında böyle zamanlar için sakladığı aynı fetvayı okuyor: Burada kılma, şimdi tutma, sonra kazasını yaparsın!

(Bknz: “Türban farz değil. İslam dininde kaza uygulaması var. Bu kızlarımız bunu kaza olarak saymalıdırlar- Prof.Dr.Nursel Araz-2008)

 Buradaki fetva ile önerilen kaza otuz yıl sonra tutarsın, altmış beş yaşında kılarsın demenin usturuplu şeklidir.

Laik aydınların din konusundaki cehaletleri nereye kadar sürer onu bilemem, ama bundan altı yıl evvel ateistler için yazdığım din kültürü ve ahlak bilgisi kitabında alıntıladıklarım bugünlerin işaretini veriyor gibi.

Anlıyorum ki dinsel cehalet sadece önyargısal değil aynı zamanda yargısal bir olgu.

Bu denli mesnetsiz konuşan insanların bu cehaletlerini emek ve tahsille elde ettikleri anlaşılıyor.

 Eğer cehaletleri kesbi değil ve emeğe dayanmıyorsa o zaman vakit kaybetmeden yanlışlarını fark eder etmez özür dileyip cümlelerini tashih etmeleri gerekirdi.

 Böyle olmadığı için din konusundaki cehalet belli bir sözde aydın grubu içerisinde madara olmak pahasına dalga dalga yayılıyor.

İster gülün ister ağlayın işte birkaç örnek:

-“Benim babam gösteriş olmasın diye Cuma namazlarını evinde kılardı”   (Bu sözün İsmet İnönü’ye ait olduğu rivayet edilir)

Yakında gösteriş olmasın diye hacca da evimde gidiyorum diyenler çıkarsa kimse şaşırmasın.

-“Eğreti Gelin” âdeti Müslümanlıkta, Kuran’daki ayet ve hadislerde zaten vardır”

Eğreti gelini eğreti akılla Kuran’a sokmak isteyen bir işgüzarın televizyon konuşmasındaki ifadesidir bu. Hadisle ayeti birbirinden ayırt edemeyen insanlar ilkokul seviyesinde din bilgisine sahip olmadıkları halde pervasızca hüküm verebiliyorlar.

-“Bu sene hac kurban bayramına rastladı(Bir zamanlar Milliyet gazetesi)

İlkokul seviyesinde dini bilgiye sahip olanlar bilirler ki hac ibadeti kurban bayramını içine alan günlerde yerine getirilir. Fakat ne yazık ki bu olay anlı şanlı medyamızın başına ne ilk ne de son gelen olaydır.

“Orada kulelere çıkıp şarkı söyleyen adamlar gördüm”

Bu başka bir dilden Türkçeye yapılan bir çeviri marifetidir. Ömründe hiç minare görmemiş, hiç ezan sesi duymamış birisi bile bu ifadeyi “Minarede ezan okuyan adamlar-müezzinler-gördüm” diye zorlanmadan çevirirdi. Bu çeviri kendi ülkesinde turist gibi yaşayan bir yazarın anlamı başından savma hareketidir.

Kuşkusuz bu örnekleri bir kitap hacmince çoğaltmak mümkündür.

Gazete ve televizyonların bu cehalete önlem olarak din danışmanları almaları da palyatif çözüm olmanın ötesine gitmez.

Din kültürsüzlüğünün ve ahlak bilgisizliğinin bizim tip ülkeler için trajikomik manzaralar oluşturmanın dışında çağdaşlık ve modernliğe katkı sağlayıcı hiçbir tarafının olmadığı iyice bilinmelidir.

Çünkü yanılmanın şaşkınlıktan daha büyük bir uyarıcısı yoktur.

‘Bu hafta Cuma namazı Cumaya rastlıyor’ diyen birisinin buram buran umursamazlık kokan dikkatsizliğini onu silkinip kendine getirecek şaşkınlığından başka hiçbir şey toparlayamaz.

Hüseyin Akın - Haber 7
akinakinhuseyin@hotmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL