Hüseyin AKIN
Hüseyin AKIN
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Abese ve Tevella

GİRİŞ 20.05.2011 GÜNCELLEME 20.05.2011 YAZARLAR

Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Batman’da görme engelli bir vatandaşın çalıştığı yerle ilgili mağduriyetini anlatırken onun problemiyle ilgilenmek yerine: “Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz. Para kazanıyorsun değil mi” diye cevap vermesi sizde nasıl karşılık buldu bilmiyorum;ama benim gözlerimde hemen abese suresinde Ümm-i Mektum sahnesi canlandı.

Gözleri görmeyen bir adama ülkenin Sağlık Bakanı elbette hepimizden daha duyarlı davranmalıydı.

Sadece âmâ olması sebebiyle de değil, ortada asgari ücretle çalışan onu da doğru düzgün alalamadığını söyleyen altı çocuk babası bir insanın olması hassas davranmak için elbette yeterliydi.

Sayın Akdağ ya çok yorgundu ya da mutlaka o an için bizim bilmediğimiz tarzda asap bozucu bir durum yaşamıştı, her şey olabilir.

Fakat mazeret ne olursa olsun zaten engelli olan bir insanın hayatında ve iş yaşamında yeni engellerlerle karşılaşmaması için yükünü hafifletmek hangi konumda olursak olalım hepimizin vicdani görevidir.

 Abese suresinde peygamberimize yapılan ikazı iyi okumak gerekiyor.

Yaptığımız işe ne kadar büyük anlamlar yüklersek yükleyelim bir işte asıl olan netice değil hayra odaklı başlangıçtır.

Abese suresinde Allah resulüne bir şeyin görünen ve görünmeyen yüzünü yapılan bir hatayı vasıta kılarak incelikle hatırlatır:   “(Peygamber) âmâ geldi diye yüzünü ekşitip çevirdi.(Ey Muhammed), ne biliyorsun belki de o, kendisini arındıracaktı.Yahut öğüt alacaktı da bu öğüdün faydasını görecekti.”

Bu ayetler aynı zamanda peygamberlerin bir şeyin görünmeyen yüzünü bilemeyeceklerine dair bir hatırlatmadır.

Ortada kastı aşan bir durum vardır; netice almaya giderken bu sürece bilmeden müdahil olan bir ihtiyar âmâ hakikatin görünmeyen yüzünü ilahi bir ikazla görmemize vesile olmuştur.

Allah bazen yaptığımız hataları önümüzü daha iyi görelim diye bir fırsat olarak karşımıza çıkarır.

Yapılan bir hata hayatın hızlılığı içerisinde yapılma ihtimali bulunan bir sürü hatanın yapılmasını engeller.

Hata idraki canlı tutup insanın bilincini uyanık kılar.

Sağlık alanında gerçekten çok önemli reformlara imza atmış olan Sayın Recep Akdağ’ın bu meyanda yapıp ettiklerine baktığımızda  merhamet ve vicdanî duyarlığından hiçbir şüphemiz yoktur.

Yapılan hatanın içe dönük mesajını göz ardı edeceğini de sanmıyoruz.

Zaten  Sayın Bakan da çok geçmeden âmâ işçiye yaklaşımının hata olduğunu söyleyerek durumu telafi etmiştir.

Burada güzel olan şey şudur ki Bakan hatasını kutsayarak daha büyük bir hataya düşmemiş “Bir hata yaptım, özür diledim ve helallik istedim” diyerek Abese suresinde yer alan ikaz mucibince davranabilmiştir.

Sayın Akdağ sadece bu şahıstan özür dilemekle kalmamış ona ayrıca bir mektup göndererek şahsında bütün engellilerden özür dilemiştir.

Hiç kuşkusuz bu davranış yalın insan kişiliğimizin bütün unvan ve mertebelerin üzerinde olduğu gerçeğinin vücut bulmuş şeklidir.

Yapılan hata ve ardından bu hatayı fark edip dilediğimiz özür bize en büyük bilgiyi bağışlamaktadır.

Bu bilgi haddini bilme bilgisidir.

Hata bir düşüştür ve düştüğümüz bu kuyudan ancak Kuran’ın ipine sarılarak kurtulabiliriz.

Pişmanlıklarımız hayatın tefsiri, topraktan ve çamurdan neşet etmiş insanlığımızın teşhiridir.

Kimi zaman bir Abdullah Ümm-i Mektum  gelir ve insanı zorlu bir sınavdan geçirir, kimi zaman da bir Molla Kasım gelir ve yapıp ettiklerimizi sigaya çeker.

Sınavı ise her zaman teyakkuzda olanlar kazanır.

Hüseyin Akın - Haber 7
akinakinhuseyin@hotmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL