Dindar kadının mağduriyet psikolojisi
Star gazetesinde Fadime Özkan dindar kadınların duygu durumunu ele alan bir yazı kaleme aldı. Yazı erkeklere özeleştiri imkânı sunduğu kadar dindar kadının gelenek sorgulamasına da açıklık getirici nitelikteydi.
Yazıyı okuduktan sonra bu konuda gerektiği kadar muhasebe kapıp kafa yormadığımızı fark ettim. İsterseniz önce Fadime Özkan’ın yazısında altını çizdiğim noktaları sıralayayım:
* “Evet, ben de Türkiye’de İslamcı kadın hareketi olmadığını -henüz- ama dikkate değer bir kadın hareketliliği olduğunu ve bu hareketliliğin bir dip dalga yarattığını düşünüyorum.”
* “Geleneği sorgulayan kadınların yola ne seküler, ne gelenekçi çevrelerin zannettiği gibi negatif duygularla çıkmadığını zannediyorum”
* 28 Şubat sürecinde dindar erkekle birlikte mağdur edildiler. ‘Bir arada’ idiler, sorun yoktu. Sonrasında ise hızla atomize olundu. Sorunlar beklemeye alındı, bireyselleşme ve ego tedavüle girdi.
Türkiye’de kendini İslamcı olarak ifade eden kadınların sitematik, örgütlü, eşzamanlı ve ortak bir hareket oluşturduklarını söylemek mümkün değildir. Hele hele böyle bir hareketi feminist bir eda ile yaptıklarını söylemek hepten yanlış okumadır.
İslamcı kadın sahih kaynaklarla sağlamasını yaptığı İslam’ın kadına bahşettiği dolaşım sahasını ve ibahe alanını kullanma cesareti göstermiştir sadece. Kendisinden saklanan ya da esirgenen dinsel görünürlük ve serbesti alanına adım atıp bu alanda sesini yükseltmesi kolaca bir ‘hareket’ ya da feminist bir kalkışmaya tahvil edilivermiştir. Buna hareket yerine hareketlilik demek daha uygundur.
Müslüman kadın içinde bulunduğu konumu sorgulama ve töresel ikna odalarından ikna olmadan çıkma gibi iki önemli tavır gerçekleştirmiştir. Bu hareketlilik daha öncesinde pek rastlanır bir durum olmadığı için “hareket” gibi algılanmış olabilir.
İslamcı kadının geleneği sorgulamasına gelince, burada biraz duralım. Sorgulanan şey gelenek olmadığı için sorgulama biçimi ve niyeti de negatif değildir.
Müslüman bireyin nezdinde gelenek maruf demektir ki o herkesin iyi ve güzel olduğunda ittifak ettiği şey demektir.
Günümüze kadar salimen gelmiş olan bir yaşayış ve anlayış biçimi örf yani maruf olmayı hak etmiştir. Onu yeniden test etmeye gerek yoktur. Mesajı alır, yaşantımıza katarı, bununla da kalmaz emri bil maruf nehyi anil münker görevini ifa ederiz.
Geleneği-örfü-irfanı-marufu aramızda selamı yayar gibi yayarız. O zaman Müslüman kadın hareketliliğini sağlayan şey nedir, sorusunun cevabına gelelim hemen: Adetler yani törelerdir!
Örfler arı duru bir ırmaksa töreler ve âdetler çamurlu bir ırmaktır. Töre ve adetlerin kaynağına yabancı unsurlar karışmıştır. İslam’ın sahih kaynaklarla beslenmiş bir geleneği vardır ve o gelenekte hayat bulan şey kadının asr-ı saadet üslubunca hayata katılmasıdır.
Dünyadaki feminizm hareketi bu anlamda kadına bir model sunmaktan mahrumdur, çünkü kaynağı ve de hedefi yoktur.
Kadının mağduriyeti 28 Şubat’la sınırlı bir süreç değil elbette. Ama bu süreçte bu daha bir ortaya çıkmış, daha doğrusu o telaş içerisinde saklanamamış, kol kırılmış ama yen içinde kalmamıştır.
28 Şubat önce daha geniş kamusal imkânlara sahip olan erkeğin alanlarını işgal etti. Kendini İslamcı olarak tanımlayan erkeklerin yolları üzerine barikatlar dikti. Fakat erkekler zihinsel manevra güçlerinin marifetiyle bunu aşmayı başardılar. Bu konuda zafere ulaşmadılar, galip de gelmediler. Sadece başarı kelimesinin anlamına uygun olarak bu engelden kurtulmayı başardılar. Tel örgüleri tek başlarına geçip tel örgüler arkasında kalan kadınları unutup, kendi hallerine bıraktılar.
Üniversite önlerinde, devlet dairelerinde, kamusal alanlarda bir namus nişanesi olarak kadınları kendilerine siper eden erkekler Uhud’da ganimet paylaşımı telaşına düşüp yerlerini terk eden okçular gibi hayatın muhtelif köşelerine doğru savruldular. Başarılı oldular ama galip gelmediler.
Bu terk edilmişliğin kitaplardaki adı nedir bilmiyorum; ama kadınların bugün içten içe yaşadıkları o yalnızlık duygusunun gelecekte neye ve nereye tekabül edebileceğini az çok kestirebiliyorum.
Türkiye’deki İslamcı kadın yürüyüşü bu duygu durumu hesaba katılmadan anlaşılabilecek bir şey değildir artık. Yine de erkeklere tutunmadan da yürünebileceğini öğrenmek kadınlar için az tecrübe olmasa gerektir.
Hüseyin Akın - Haber 7
akinakinhuseyin@hotmail.com