AK Parti’yi bekleyen tehlike!
Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasıyla AK Parti’nin asıl imtihanı başlamış olacak. Bu süreç o kadar hassas dengeler üzerine yürüyor ki yapılacak en küçük hata, major sonuçlar doğuracak. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle Türkiye ve bölge yeni bir sürece girecek. ‘Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa partinin başına kim geçecek, 2015 seçimlerinde AK Parti’nin durumu ne olacak’ sorularına verilecek cevaplar ülkenin geleceğini de şekillendirecek.
Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasıyla birinci AK Parti dönemi sonlanmış olacak. Partinin vizyonunda ise 2023’e kadar ülkeyi yönetme hedefi var. Geçen on iki yıl boyunca pek çok icraat gerçekleştirildi. Bütün bu pratikleri ‘restorasyon’ dönemi icraatları olarak kavramsallaştırabiliriz.
AK Parti’nin kendisiyle imtihanı!
Partinin önünde şimdi yeni bir problematik var. Eleştirdiği ‘Eski Türkiye’ yerine, ‘kuşatıcı, kucaklayıcı, soft power’ı olan, ülkeyi küresel güç yapacak yeni bir paradigma’ koyması gerekiyor. Yeni AK Parti bunu yapabilir mi? Bu soruyu aslında değiştirerek ‘liderini kaybetmiş’ parti bunu başarabilir mi şeklinde de sorabiliriz. Doğrusu bu soruya benim cevabım temkinli evet. Temkinli diyorum çünkü parti içinden ilk defa farklı işaretler geliyor.
Yeni Türkiye için yeni bir AK Parti ve yeni bir anlayış inşaa edilmezse ilk seçimlerde farklı sonuçlar alınabilir. Burada iki temel sorun var. Birincisi Erdoğan’ın koruma kalkanı üzerinden kalkmış bir AK Parti’nin krize dayanma eşiği de düşmüş olacak. Stres katsayısı yükselmiş bir Türkiye karşısında, kriz eşiği düşmüş bir AK Parti var.
İkincisi ise Çankaya’ya çıkacak Erdoğan’ın parti üzerindeki ‘özgül ağırlığı’ eskisi gibi olmayacak. Bir yandan Erdoğan’ın eski gücünü kaybetmesi, diğer yandan partinin koruma kalkanını kaybetmesi yeni bir politik tablo ortaya çıkaracak.
Metal yorgunluğu nasıl atılacak?
Parti kurmayları sürecin sorunsuz atlatılacağını söylüyorlar ancak bu o kadar da kolay olmayacak. Bir anlamda parti RP pratiğinden sonra yeni bir metamorfoz daha yaşayacak. Aksi takdirde yaşanan metal yorgunluğu yapısal hale gelecek ve politik ömrünü tamamlamış olacak.
Bu bağlamda Erdoğan sonrası dönemde partinin kadro, söylem, program ve teşkilatlarının yeniden yapılandırılması gerekiyor. Parti kadrolarının iradelerini lidere devretmeleri, bu kadrolarda ciddi bir irade sorunu ortaya çıkarmış durumda. Gerçekçi olmak gerekirse Erdoğan olmadan ‘İmralı adasına kimin gideceğine’ karar verilmesi dahi büyük sorun olacaktır. Diğer yandan büyük sorunlar karşısında partinin karar alma mekanizmalarının nasıl çalıştığı kriz yönetiminden biliniyor.
devamı için tıklayın >>>