İbrahim Erdoğan
İbrahim Erdoğan
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Peygamber Şehri ve Hicret Yurdu Medine

GİRİŞ 04.11.2012 GÜNCELLEME 04.11.2012 YAZARLAR

Yesrib iken, Hz. Peygamberin hicret etmesiyle Medine-i Münevvere olan, yani Allah'ın nuruyla , dinle aydınlanan şehir.

Din ve medeniyetin yeni beşiği.

Peygamberin oraya yerleşmesiyle Peygamber şehrine dönüşen hicret yurdu.

Hicret , dinini güzelce yayabilmek için Allah'a gitmek , geçici göç etmek , Allah adına yapılmış bir fedakarlıktı.

Mekke'den Medine'ye giderken aynı ruh haliyle  hicret etmekte olduğumu düşündüm.

Mekke'yi terk etmek değil , Allah'ın haram kıldığı yasakları terk etmek olarak gördüm.

Birkaç günlüğüne de olsa Allah Resulu'ne , Ensar'a ve Medine'ye misafir olmak istedim.

Aslında, İslamın yayıldığı ve yaşandığı iklimde, İslam tarihini, Hz. Peygamberin hayatını, sahabeyi yeniden okuma, yerinde anlama ve tanıma imkanı bulmak için Medine'yi ziyaret ettim.

Hz. Peygamberin yaşadığı , dolaştığı, namaz kıldığı mekanlarda bulunmak, O'nun teneffüs ettiği ayni atmosferi teneffüs etmiş olmak ayrıcalığına erişme baytiyarlığı için Medine'yi ziyaret ettim.

14 asır öncesine giderek sahabenin arasındaymış gibi hissettim kendimi.

Allah Resulu'nun mütevazi hayat tarzına inat mevcut gökdelenler, lüks oteller, sınırsız tüketimin yapıldığı çarşılar, modern yapılaşmalar , bu zihni yolculuğun önünde büyük engeller olarak dursa da , gönülle gerçekleştirebilirsiniz bu yolculuğu..

Altın biriktiren zenginlerle Ebu Zerr'in kıyasıya giriştiği mücadelesine inat, bugün Ebu Zerr çarşısında onlarca kuyumcu olsa da , o iklime hicret edenler Ebu Zerr ve Ebu Derda'ları hem görür , hem de duyar gönül sokaklarında..

Çeşitli ülkelerden gelmiş kardeşlerimizi görünce sahabileri hatırlıyor , onları görmüş gibi oluyorsunuz.

Medine toplumunun ve İslamın kalbi olan Mescid'i Nebevi.

Burada nice vahiylerin öğretildiğini , nice hutbelerin okunduğunu , sahabe-i kiramın orada yetiştiğini , kısaca İslam medeniyetinin orada tesis edildiğini hatırladım.

Zihnen de olsa Allah Resulü'nun huzurunda olmanın heyecanı sardı bütün bedenimi.

Ruhen ve zihnen  mescide girdim ve sahabenin arasına katıldım. Namaz kıldım, hutbe dinledim yüzbinlerle birlikte Cuma namazı kıldım.

 İçimden kendi durumumu ve konumumu gözden geçirdim.Bugünkü halimle , o gün Resulü Ekrem'in çevresinde olsaydım, acaba Hz. Peygamberle ilişkilerim nasıl olurdu. Acaba Allaıh ve Rasul sevgisi ağır basan , Allah yolunda  din uğrunda  her türlü fedekarlığa koşan Ensar veya Muhacirler arasına girebilirmiydim? 

Medine'de kaldığım sure zarfında tüm vakit namazlarını Mescid'i Nebevi'de peygamberin huzurunda kılmaya gayret ettim.

Her namazdan sonra ilk mescid olarak kabul edilen Cennet bahçesinde namaz kıldım,   Resulü Ekrem'i ve en yakın arkadaşları olan  Hz. Ebubekir'i ve Hz Ömer'i  ziyaret edip selamladım ve dua ettim.

Mescid'i Nebi'nin hemen yanıbaşında bulunan Cennetül Baki mezarlığında yatan Hz Osman'ı, Hz Fatıma'yı ,  Hz Aişe'yi, Ebu Zerr'i, Bilal-i Habeşi, Ammar bin Yasir'i ve İbn Abbas'ı , Hz Hasan'ı  ve daha binlerce sahabeyi ziyaret edip dua okudum ve selamladım.

Düşünceyle de olsa , sıdıklarla, Salihlerle, sahabeyle beraber olmanın , o güzel arkadaşlığın hazzını yaşamaya çalışdım bir an.

Hz Ebubekir'den teslimiyeti ve tasdik etmeyi, Hz Ömer'den adaleti ve medeni cesareti, Hz Osman'dan edep ve hayayı, Hz Ali'den ilim ve şecaati, Ebu Zerr'den açık sözlülüğü ve zahidliği,  Hz Aişe validemizden Peygamberi nasıl anlayacağımızı iyice öğrenmeye çalıştım.

Medine'de peygamberin izini sürmeye devam ettim.

Medineye ilk geldiğinde konakladığı ve 14 gün sureyle kaldığı ve namazlarını kıldığı  Kuba mescidi ilk uğrak yerimiz idi.Burada birkaç vakit namazı kıldım ancak Cumartesi sabah namazını da burada eda ettim. Çünkü Peygamberimiz özellikle Cumartesi sabahları Kuba mescidi'ne gelir sabah namazlarını burada kılardı.

Kuba'dan ayrılırken ilk Cuma namazını kıldığı Cuma mescid'i , Ve  Peygamberimizin çok istediği ve günlerce Kabe'nin kıble olması için beklediği dönemde namaz kıldıkları sırada Kıble'nin Mescid'i Aksa'dan Kabe'ye döndüğü emrin geldiği ve namazın yarısını kıble değiştirerek kıldıkları Kıbleteyn mescidi diğer ziyaret mekanlarımız oldu.

Peygamberimizin çok sevdiği Amcası Hz Hamza'nın şehit olduğu , mübarek dişinin kırıldığı Uhud savaşının yaşandığı Uhud bölgesi beni en çok etkileyen yerlerden biri oldu. Hz Hamza'nın ve ünlü komutan Abdurrahman bin Cahş'ın kabrinin de bulunduğu Uhud şehitliği, okçular tepesi ve dişi kırıldıktan sonra  Peygamberimizin bir süre dinlendiği  mis kokulu mağara  Uhud'un sembolleri.

Bütün bu acı hatıralara rağmen Peygamberimiz, “ Uhud bizi sever, biz de Uhud'u” diyerek düşman saldırılarından dolayı sığındığı ve adeta bir şahsiyet gibi gördüğü bu kayalık dağa vefa göstermiş , cansız varlıklarla dahi bir tür  sevgi-hürmet ilişkisi kurmuştu.

Ve Hendek savaşının yaşandığı bölge.

Medineyi savunmak için için 7 ayrı hendeğin kazıldığı savaştan alınacak çok dersler var. 30 yıl öncesine kadar bu hendeklerin bazılarının bölümleri duruyor idi . Ancak sonraları kapatılarak üzerilerine beton döküldü.. Savaş sırasında korunaklı diye bu hendeklerde toplu namazlar kılındı. Bu nedenle şimdi bu bölgede yedi hendeği temsilen Yedi mescidler inşa edilmiş. Ziyaretimiz sırasında bu mescidlerde   namaz kıldık , savaşın hikayesini dinledik.

Sevgili Peygamberimizi ve O'nun aydınlık şehrini ziyaret etmek, İslam tarihini yeniden ve yerinden okumamı sağladı. Rasulullah'a olan bağlılığımı artırdı.

Yüce Allah'ın verdiği en büyük nimetlerden biri olan zaman su gibi akıp geçti , sayılı günler tükendi ve Peygamberimizi  barındıran  Münevver şehir Medine'den   ayrılma vakti geldi.

Kavuşmak güzeldi, Rasulullah ile buluşmak onu selamlamak, hemen yanıbaşında namaz kılabilmek  büyük mutluluktu. 

Yeniden kavuşabilmek buluşabilmek dileğiyle.

İbrahim Erdoğan - Haber 7

ibrahim.erdogan@haber7.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL