Barış beklerken savaş gelmesin!
Tunus'tan Mısır'a, Yemen'den Ürdün'e bütün bölgeyi sallayan, ne getireceği kestirilemeyen, bölgedeki yüz yıllık statükonun değişmesi için tarihi bir kırılma olarak nitelenen, "Ortadoğu tipi rejimler"i gömüp demokratik, özgürlükçü ve bölgenin dinamiklerini sahneye çıkarabileceği umulan süreç, sadece iyi beklentileri mi besliyor? Büyük umutlar ve büyük korkular arasında durduğu yer tam olarak belirlenemeyen bu dönem, savaşlara kapı aralayacak bir "barış" anlamına da gelebilir mi?
Beklenti ne kadar yüksekse korku, endişe de o kadar yüksek. Totaliter yönetimlerin, monarşilerin, siyasi gücü ve kaynakları tekelinde tutan çevrelerin hüküm sürdüğü, kirli ilişkilerin belirlediği, kaynak verip iktidar satın alındığı dönemin bitmesi umudu herkesi heyecanlandıracaktır. Özgürlük alanlarının genişlemesi, refahın yükselmesi, kaynakların dengeli biçimde dağıtılması, iktidarlarla kitleler arasındaki güvensizliğin ortadan kaldırılması, bu ülkelerin garnizon ülke olmanın ötesinde bir varlık inşa etmesi, tek yanlı kayıtsız şartsız bağımlılık döneminin sona ermesi yönündeki beklentilerin tarihi onlarca yılı buluyor.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
(İbrahim Karagül - Yeni Şafak)
-
tuncay tezel 14 yıl önce Şikayet EtORTADOĞU, İSLAM ALEMİ, ASYA VE TÜRKİYEDE SAVAŞLARI BİR TEK ŞEY BİTİRİR. Türk İslam Birliği. Çünkü bu birlik, hem İslam dünyasının istediği refah, barış, huzur, birlik, sanat ve sanayiyi beraberinde getirecek, hem Hristiyan ve Musevi dünyasının beklediği sevgi, saygı ortamını tesis edecek, hem sosyalistlerin istediği sosyal demokrasi ortamını oluşturacak, hem Amerikanın istediği hurafelerden, yobazlıktan, terörden uzak imani ortamı sağlayacak, hem de Allahın istediği manevi ortamı, Kurani, peygamber devrinin hurafesiz dini ortamını oluşturacaktır. Tek çözüm budur.Beğen