İhsan Dağı
İhsan Dağı
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

'Oy'unu arayan halk

GİRİŞ 19.06.2009 GÜNCELLEME 19.06.2009 YAZARLAR

Oy sandığı deyip geçmeyin; insanlığın bence en önemli keşfidir. Modern dönemin en derin ideali olan 'eşitlik' fikrini oy sandığı kadar temsil eden ve gerçekleştiren başka bir yapı yoktur. Zaten en ham haliyle 'katılım' deyince de 'oy sandığı' akla gelir.

Oyların teker teker toplanıp 'yönetme yetkisi'nin halk tarafından kime devredildiği seçimlerle belirlenir. Egemenliğin, gücün ve meşruiyetin kaynağı işte o 'tek' ve 'eşit' oydur. Üstelik bu hakkın kullanımı sirayet edici ve alışkanlık yapıcıdır. Bir defa bu 'zevk'i, bu 'iktidar'ı ve yönetimleri 'insanileştiren' imkanı tadan, tanıyan bir daha bırakamaz.

Sandık halkın önüne konulduktan sonra, geri dönüş yoktur artık. Az veya çok zaman alsa da o, kendi dinamikleriyle yönetimi bir halk iktidarına doğru evirir.

İran'da olan da farklı bir şey değil. Sınırlı bir demokrasi var 1979'dan bu yana. Önceden ideolojik uygunluk denetiminden geçen, yani bir tür 'ön eleme'ye tabi tutulan siyasetçiler arasında nihai tercihi halk yapıyor. Sonuçta, sandık ortaya konuluyor ve halkın seçmesi isteniyor.

Geçen hafta bu yine yapıldı. Ahmedinejad açık ara bir kez daha cumhurbaşkanı seçildi resmî açıklamaya göre, ama diğer aday Musavi ve taraftarları seçime hile karıştırıldığını düşünüyor. Günlerdir sokaklara taşan halk soruyor: 'Benim oyum nerede?' Meşru, meşru olduğu kadar da 'can yakıcı' bir soru bu. Daha politik, daha radikal ve daha derin bir soru düşünemiyorum. Aradıkları, oyları değil aslında, 'meşru iktidar'; yönetme hakkını devrettikleri, bunu yaparken de 'itaat' etmeyi kabul ettikleri bir devlet.

İran politik bakımdan son derece diri, aktif bir toplum. Üstelik bu, 1978-79 devrim sürecinin eseri. Devrim toplumun tüm kesimlerini politize etmişti. Otoriter bir Şah tarafından bütün katılım kanalları kapatılan toplum devrimle patlamıştı; yaşanan, bir katılım patlamasıydı.

1979 sonrası İran, yeni rejimi Humeyni'nin Velayet-i Fakih teorisi üzerine inşa ederken kitlesel/toplumsal meşruiyete yaslanmayı da unutmadı. Devrim, sonuçta bir 'halk hareketi'ydi. Meşruiyetini, barındırdığı 'halk' unsurundan, iradesinden alıyordu. Yeni İran'ın bu 'ikili' meşruiyet zemini, yani rejimin ideolojik temeli ile popüler meşruiyet arayışı sistem içindeki en büyük çelişkiyi oluşturdu.

Devrimin 'katılım' boyutunu absorbe etmek ve sistemin popüler meşruiyet kaynaklarını muhafaza etmek üzere yerel, parlamento ve başkanlık seçimleri çok önemliydi. Her ne kadar seçimler, ideolojik uygunluk kriterlerini yerine getirenler arasında da geçse, 'dönüştürücü'dür. Yarışan adayların birbirlerinden farklılaşmalarını gerektirir. Dolayısıyla İran'da her düzeydeki seçimlerde, bir yandan 'radikal/muhafazakar', öte yandan da 'ılımlılar' yarıştı.

Şimdi de durum benzer; Ahmedinejad ve Musavi arasında çok fark olmayabilir ideolojik açıdan, ama arada bir 'fark' var; olan bir fark değil, rekabetçi siyasetin doğasının yarattığı bir fark bu.

Unutmayın 1946'da Demokrat Parti'yi kuranlar da tek parti CHP'sinden kopan isimlerdi. Rekabetçi siyaset içinde toplumsal talepler çerçevesinde kendilerini 'farklılaştırdılar'. Değişim böyle geldi. Yani toplumsal dinamikler ve siyasetin rekabetçi doğası bazen 'tepe'deki tasarımın ötesinde radikal değişikliklere neden olur.

İran örneğinden bizim de çıkaracağımız bir ders yok mu? Var; 'sınırlı demokrasi olmaz'. Dünkü yazısında Şahin Alpay çok net ifade etti; ne İran'da olduğu gibi din adamlarının 'velayeti', ne de Türkiye'de olduğu gibi askerî bürokrasinin 'vesayeti' modern toplumlarda ve çağda tutunamaz. Demokrasi talebi velayet ve vesayet yapılarını yıkar, yıkacak; hem İran'da hem de Türkiye'de. Toplumlar ne 'ideolojik devlet' istiyor, ne de onun 'bürokratik aygıtlarını'.

 İhsan Dağı - Zaman
i.dagi@zaman.com.tr

YORUMLAR 3
  • ömer erol 16 yıl önce Şikayet Et
    neden iran. dünyada oynanan oyun sayısı o kadar çok ki din adına peygamber bile öldürülebiliyor acaba iranda olay çıkaranlar istedikleri ne ve kimlerden destek alıyorlar?
    Cevapla
  • karahan tatar 16 yıl önce Şikayet Et
    abd karşıtı olmak. türkiyede amerikancı AKP sandıktan çıktı ne güzel demokrasi var, İranda amerikan düşmanı ahmedinejad çıkınca seçime hile karışmışmış!Karşılaştığım her 10 kişiden 9'u AKP'ye küfür ediyor ama nedense bu yazar türkiyede seçime hile karıştı diyemiyor.BOP projesinde harcanan milyarlarca dolardan nasiplenen biri olmasın bu sayın yazar
    Cevapla
  • h.hüsnü tümen 16 yıl önce Şikayet Et
    hem asker hem chp. baksanıza meclis başkanı diyorki...yeni anayasa için mecliste konsesüs yokmuş... niyemi chp istemiyormuş..peki biz ak partiye 300 küsür vekili ne diye verdik.. ak parti Türk halkına gerçekten hizmet eymek istiyorsa hazırladığı taslağı meclise getirir. katkı yapanların katkısını değerlendir meclisten geçirdikten sonra mutlaka halk oyuna götürülmesini sağlamalılar,tercihli 2 turlu seçim sistemi yargı yök basın spk dokunulmazlıklar aym gibi konulardada eşzamanlı reformla yapılmalıdır. yoksa ak partiye oy yok
    Cevapla