İsmail Öz
İsmail Öz
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Kör eden aydınlık…

GİRİŞ 07.06.2019 GÜNCELLEME 07.06.2019 YAZARLAR

Dünyanın önemli bir bölümünde insanlar geri bırakıldığı için beyinler kör, diğer önemli bir bölümünde de aşırı bilgi saldırısıyla beyinler kör; iki durumun da çıktığı yer aynı aslında…

Bir hakikati tekrardan ve en can alıcı yerinden tekrar hatırlamakta büyük bir fayda olduğu kanaatindeyim. O hakikat şudur: “Aşırı aydınlık ile aşırı karanlık arasında hiçbir farkı yoktur; çünkü ikisi de kör eder.”

Bugün birçoğumuzun yaşadığı körlük, bu kabildendir. Aksi halde “bilgi çağı” olarak isimlendirilen bu devirde ki körlüğün izahı olamaz… Adeta bir bilgi bombardımanında yaşayan çağ insanı, bu bilgi yığınını içselleştirerek ilme dönüştürme fırsatı bulamadığı için çoğu zaman şiddetli bir kasırga karşısındaymışçasına çaresizdir…

Görmek için sadece “göz”ün yeterli olmadığı da çok açıktır… Zira insan, gözü ile değil beyni ile görür… Eğer beyin berrak ve hazmedilmiş bir bilgi ile donanmamış ise insan görme yeteneğini kaybeder… Bu görme kaybı, bir mercek olan gözün görme yeteneğinden çok daha vahim bir görme kaybıdır…

Beyni gören ama göz merceğini yitirmiş insanların asırlara ışık tutacak kadar keskin görme kabiliyetleri, bize bu konuda çok ciddi örneklik teşkil eder… Âşık Veysel’e, Cemil Meriç’e ağma diyebilir misiniz?

Ya da gözünün görmediği, ömrünün erişmediği çağlara sanki onlarla birlikte yaşıyormuşçasına seslenen Mevlana Hazretlerine, Yunus’a, İbn Haldun’a ve daha nicelerine ileriyi görememiş/öngörüsüz deme şansımız var mı?

İşte bu örnekler “görme” nimetinin bir göz merceği ile sınırlandırılamayacak kadar geniş ve derin bir anlam zenginliği ile ele alınmasını emrediyor…

Bilginin tasnif edilememiş, usul ve erkân ile kıvama sokulmamış halinin insanlığı tarih boyunca felaketlere sürüklediği gibi bugün de aynı tehlike ile karşı karşıyayız…

Herkes çok şey biliyor; el hâk doğru da… Fakat ilim ehli olarak neyin nerede olması gerektiğine dair de aynı şeyi söyleyebiliyor muyuz?

Bunca bilgi bizi huzura erdirmeye, kavgalarımızı dindirmeye yetiyor mu?

Dünyanın önemli bir bölümünde insanlar geri bırakıldığı için beyinler kör, diğer önemli bir bölümünde de aşırı bilgi saldırısıyla beyinler kör; iki durumun da çıktığı yer aynı aslında… Her ne kadar aktörler, yaşanan hadiseler etnik, kültürel bölgesel farklılıklara göre değişimler gösterse de sonuç acı ve gözyaşı…

Peki, insan bu beyin körleştirme operasyonunda çaresiz mi? Elbette değil… “Bir insanın Allah’ı varsa sonsuz da umudu vardır” diyen de bir aydın… Ama bilgiyi bir usul çerçevesinde ilme dönüştürebilmiş, aşrı bilginin kör(leş)tirme tehdidinden arınmış, Rabbinin “Akletmez misiniz?” yönündeki ilahi mesajına olması gerektiği gibi cevap verebilmiş bir aydın…

Hangi körlüğü tercih edelim? Bilgi mahrumiyetiyle olanı mı yoksa aşırı bilgiyle olanı mı? Elbette ikisini de değil…

Bir Müslüman yönünü şaşırdığında ya da şaşırma riskiyle karşılaştığında hangi ölçülere başvurması gerektiğini iyi bilmelidir…

Zihinler ne kadar saldırı altında olursa olsun geleneğine, Peygamber’ine, Kur’an’ına danışan bir beyin işgal edilemez, sahte mesajlarla kandırılamaz, yalana esir edilemez…

DİRİLİŞ POSTASI

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL