İsmail Öz
İsmail Öz
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Bedavacılık paradoksu…

GİRİŞ 12.11.2021 GÜNCELLEME 12.11.2021 YAZARLAR

Bir devletin topluma neyi ne kadar “bedava” sunması gerektiği meselesi ciddi bir paradoks olarak hep var olmuştur ve hep ciddi bir dengeyi gerekli kılmıştır…

“Sosyal gruplara gömülü insan, aktörlerin faaliyetlerinin sonucudur” gerçeği, bedavaya alışmış bir toplumun ne denli miskinleştiği gerçeğini açıklamak için oldukça önemlidir…

İktisat sosyoloğu Mark Granovetter; "Zayıf Bağların Gücü" teorisiyle bilinir…

Granovetter, zayıf sosyal ağlarda bilginin yayılmasına ilişkin teorisini, internetin keşfinden yıllar önce bilim sahasına katmış ve sanki internet çağını önceden görmüştür…

İnsanlar bugün sosyal olarak zayıf ağlarla bağlı oldukları birçok guruba internet sayesinde angaje oluyorlar…

Bunun olumlu yanları elbette çok fakat bir o kadar da olumsuzlukları var; hem bireysel hem de toplumsal olarak…

Bu süreçte oldukça hızlı yayılan dezenformasyonlarla en çok uğraşmak zorunda kalanlar ise kuşkusuz iktidarlar hatta devletler oluyor…

Bireyler de, angaje oldukları devasa guruplar sayesinde aldıkları riski en aza indirmenin bedelini, bütün seçimlerini gurubun diğer bireylerinin seçimine göre ayarlamak zorunda kalarak ödüyorlar…

Bugün ülkemizdeki muhalefetin anatomisini ortaya çıkarabilmek için de hem “bedavacılık paradoksundan” hem de onun toplumda hızla yayılmasına -internet katkısıyla- etki eden, "Zayıf Bağların Gücü" teorisinden yeterince istifade etmemiz gerektiği kanaatindeyim…

Belirli yöntemlerle tabanını genişletmeye çalışan muhalefetin, bu genişleme iştahı ile çok ciddi sorunları da bünyesine taşıdığını iyi görmek zorundayız…

Toplumu iktidara karşı geniş bir zeminde mobilize etmek isteyen muhalefetin, gurubuna kimlerin katıldığı konusunda hiçbir eleme yapmadığı çok açık olarak görünüyor…

Katılan gurupların eşiklerinin tekdüze olmadığı hatta marjinal yapıları da içinde barındırma potansiyeli olan toplumsal hareketlerin çok yıkıcı, provokatif hareketlere her zaman açık olduğunu, dünyadaki benzer durumlardan anlayabiliriz…

Dünya, çok küçük hesap hatalarının bile -çok barışçıl olduğu iddia edilen ama içerisinde çok farklı eşikler barındıran- toplumsal hareketlerin, marjinallerin sloganlarına yenilerek ülkelerini nasıl yıkıma sürüklediklerinin örnekleriyle doludur…

Zayıf Sosyal Ağların bilgi akışında ne denli güçlü olduğu bir hakikat olarak ortadadır; lakin ne denli kırılgan ve manipülasyona açık olduğu gerçeği de hemen yanıbaşında durur…

Bu sebeplerle muhalefetin, birbirine çok zıt eşiklere sahip gurupları, iktidar yolunda ve aynı hedefte kazasız-belasız tutması oldukça zor görünüyor: bir yanda HDP hatta PKK’nın, öbür yanda FETÖ’nün ve marjinal-sol gurupların umutlarını bağladığı bir sosyal ağdan bahsediyoruz çünkü…

Elbette iktidar, her meşru partinin hakkıdır…

Mesele “Sadece seçime kadar” mesajı veren bir ittifakın bugününü iyi analiz etmekle ilgilidir…

Aksi halde seçim sonrasında bize nasıl bir bakiye bırakacağını gözden kaçırmış oluruz…

Herkese “bedava” çağrısı yaparak adeta devleti peşkeş çekeceğini ima edenler, tarihsel paradoksun dişlileri arasına önce kendileri atıyorlar; bu vaatle kazanılmış bir iktidarın muktediri yoktur neticede…

Devlet elbette sosyal devlet olarak gereğini yapmalı ama bu hiçbir zaman miskinliğe yol açmamalı; ruhları söndürmemeli…

Dünya “girişim” çağına odaklanmışken, gençlerin azmini kırmaya kimsenin hakkı olamaz…

DİRİLİŞ POSTASI

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL