Reddetseler de altılı masanın üzerine âdeta yapışmış “umut”lar var…

Ve masanın, 2023 seçimleriyle ilgili kazanma ihtimalinin kilitlendiği bir HDP gerçeği…

Yapılan açıklamaların başka, uygulamaların başka olmasının sebebi de işte bu matematiksel gerçekler…

HDP’nin her türlü şımarık şantajına rağmen, İYİ Parti’nin “susuyor” olmasının sebebi de işte bu gerçekler…  

Akşener bu suskunluğu güya HDP yönetimine söylenen sözlerin, tabanda çok farklı algılandığını ve sanki kendilerine söyleniyor gibi değerlendirdiğini söyledi; kıvrak bir ifadeyle…

Ama siyasetin ve politik gerçeklerin bunu da desteklemediği ortada…

Çünkü Erdoğan’a söylediği her sözün, AK Parti’de de aynı etkiyi yapacağı muhakkak ve oraya dair hiçbir hassasiyeti yok…

FETÖ’cü isimlerin ve PKK yöneticilerinin ardı ardına sürekli altılı masaya dair yaptığı açıklamalar, verdikleri tavsiyeler elbette; “Bu umudun kaynağı nedir?” sorusunu sorduruyor…

“Altılı masa, hangi tutumlarıyla bu umudu yeşertiyor?” diye de sorabiliriz aynı soruyu…

PKK’nın umutlarının altılı masaya bağlanmasının sebebinin, HDP’ye olan bu “mutlak ihtiyaç” olduğunu anlamak için çok ciddi ve derin tahlillere gerek olduğunu da sanmıyorum…

FETÖ’nün umutlarının kaynağı acaba CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na kabul ettirdiği, 15 Temmuz’un “kontrollü darbe” olduğu iddiası olabilir mi?

Çünkü “kontrollü” dediklerinde, suçlu olarak iktidarı işaret ediyor ve FETÖ’yü masumlaştırmış oluyorlar…

Bu çerçeveden bakınca FETÖ’cülerin; “Acaba 2023’te Türkiye’ye döner miyiz?” paylaşımları çok daha farklı bir anlam taşıyor…

Bir PKK yöneticisinin masa ile ilgili şu kaygıları ve tavsiyeleri “öylesine” olabilir mi: “Tam tersi bu ayrılık, parçalılıklar önlenmeli. Küçük şeyler mesele yapılmamalı. Daha fazla ittifak, ilişki, birlik. Tarihe gömmek gerekiyor onu. Tarihe gömmek için de ne gerekiyorsa yapmak lazım. Her türlü mücadeleyi birlikte ortak olarak yürütmek gerekli. Dışarıda da ben gerçekten demokratım, Türkiye'de gerçekten demokrasi olsun diyenler bu mücadeleye destek vermeliler."

Çocuk katillerinin ağızlarından düşürmediği “demokrasi” maskesi de ihmal edilmemiş yine…

HDP’yi her fırsatta reddettiğini söyleyen Akşener’in, HDP’nin en candan destekçisi İmamoğlu’yla ilgili şövalyeliklerini de ayrıca not etmek gerekiyor…

İYİ Parti’nin HDP ile ilgili tavrı tam olarak, “İstemiyorum yan cebime koy”dur bugünkü şekliyle…

Dediği başka, yaptığı başka çelişkileriyle çok açık olan budur işte…

Tıpkı, hep inkâr edilen masa içi kavgaların ve entrikaların Saraçhane’de ortalığa saçılması gibi bu gerçek de bir gün mutlaka kendini gösterecektir; ama mutlaka…

Belediye seçimlerinde yaşanan neydi?

İYİ Parti HDP’yi ne kadar reddetse de CHP ile olmayı önceleyen HDP’nin ittifakta olma ısrarıydı…

Çünkü İYİ Parti, HDP tarafından, başkanın CHP’li olduğu bir denklemde o kadar da önemsenmedi…

Akşener’in aday olmama konusundaki net tutumunun sebebi de benzer bir etkiyle HDP’yi, “CHP’li Cumhurbaşkanı” garantisiyle masada tutmak olabilir mi?

Bu soruya cevap verirken; “HDP’liler Akşener’e oy verir mi?” sorusuyla cevap verilmeli…

Nereden baksanız masanın HDP hassasiyeti çok derin…

Şimdi siz karar verin…

PKK ve FETÖ anlamsız bir umut besliyor olabilir mi?  

İsmail Öz / Diriliş Postası