CHP’nin siyasi literatürü yeni bir deyim daha kazandı: Hoş geldiniz güle güle.

Bu, Anadolu’da bilinmeyen bir deyim değildi aslında.

Zira bir sonuç elde edilemeyecek her durum için ya da anlamını yeteri kadar bulmamış ziyaretler için kullanılan bir deyim.

Fakat hiç kuşku yok ki bu deyim - Kılıçdaroğlu ve İnce arasında yaşananlar sebebiyle- CHP siyasetinde çok farklı bir anlama daha büründü.

İnce’nin adaylık tanıtımı sırasında Kılıçdaroğlu tarafından sarf edilen: “Gel bakalım Muharrem” sözünün bir rövanşı gibiydi adeta.

Günü geldiğinde iade edilecek bir tavır olduğu hükmüne nereden varıyoruz?

Muharrem İnce seçimleri kazanamama sebeplerini açıklarken, sergilenen bu tavırdan ne kadar incindiğini ifade etmesinden anlıyoruz elbette.

Hatta seçimleri neredeyse tamamen bu küçültücü ifade sebebiyle kaybettiğini ve öyle gördükleri için de kendisine teşkilatların destek dahi vermediğini de ifade etmişti.

İnce de yüz bin imzanın ve anketlerdeki artış trendinin verdiği özgüvenle o beklediği günün geldiğini anlamış gibiydi.

Ayağına gelen fırsatı da kaçırmadı diye inanıyorum.

Bana göre İnce bir rövanş için fırsat kollasa da CHP’li kurmayların bunu iyi görerek Kılıçdaroğlu’nu oraya götürmemeleri gerekirdi.    

Çünkü Kılıçdaroğlu’na sergilenen tavır, “hadi geldiğiniz gibi gidin” demekten başka bir çağrışım yapmıyor.

Bu da Millet İttifakı’nın adayının zaten sağlam olmayan imajının iyice sarsılmasına sebep oldu.

Muharrem İnce bu konuyu farklı açıklasa da ekranlardan takip edenlerin neredeyse tamamının kafasında, benimle aynı algının oluşması bir tesadüf değil sanırım.

Bütün kameraların odaklandığı bir zeminde, “imajını sarsanın imajını fena sarsmış” bir İnce, ittifaka da katılmayarak ayrıca bir hasar daha vermiş oldu.

Eğer katılsaydı bir “lider” olma ihtimalinden de çok şey kaybederdi zira.

Çünkü masanın uyguladığı HDP’li stratejinin, ona sunduğu çok ciddi bir fırsatı da elinin tersiyle itmiş olacaktı.

Öyle anlaşılıyor ki Muharrem İnce hem bu fırsatı görmüş hem de fırsatın ayağına getirdiği rövanşı affetmemişti.

Aldığı yaraları her geçen gün artan masa için sırada daha neler var bekleyip göreceğiz… 

DİRİLİŞ POSTASI