Mahmut Bıyıklı
Mahmut Bıyıklı
HABER7 YAZARI

Türkiye ruhunu taşıyan ve aşılayan öğretmen!

GİRİŞ 24.11.2020 GÜNCELLEME 25.11.2020 YAZARLAR

Her 24 Kasım’da abartılı bir şekilde hatırlanan sonrasında 364 gün unutulmaya terkedilen bir meslek haline geldi öğretmenlik.

 

 

Sosyal medya mesajlarında öğretmenler günüyle ilgili kutsiyet dozu yüksek cümleler kuranlara da fazla aldanmayın. Çoğu adet yerini bulsun kabilinden mesajlar. Bunu en iyi kim biliyor? En iyi öğretmenler biliyor maalesef.

Türkiye’de öğretmenin değeri yok denecek kadar azaldı. Keşke kutlama mesajlarındaki gibi tozpembe olsa her şey.

 

 

Eğitimde yeni bir paradigmaya ihtiyaç var. Köklü değişikler yapmanın vakti geldi geçiyor. Merkezinde öğretmenin olduğu bir reform şart.

Öğretmenlerin memnun olmadığı sistemden mutlu nesiller yetişmez. Öğretmenler umudunu kaybederse karamsarlık kapımızdan ayrılmaz.

Öğretmen dolmazsa toplum dolmaz. Öğretmen öğretmen gibi olmazsa millet millet gibi olmaz.

Öğretmen ihmale gelmez. İhmal ettiklerinizle ihya çalışması yapamaz yeni bir nesli inşa edemezsiniz. Hiçbir şekilde başarıyı yakalayamaz hedefe ulaşamazsınız.

Bu ülkede en büyük sorun eğitim sorunuysa eğitim sorunun içindeki en önemli sorun öğretmen sorunudur.

Türkiye’nin öğretmen ihtiyacı belli branşlarda atama yapılmasıyla çözülecek kontenjan meselesi olmaktan ziyade her açıdan çok iyi yetişmiş ülkesine adanmış yetkin öğretmen meselesidir.

MİLLİ RUH

Günün anlam ve önemine dair çokça nutuk atılırken ben de öğretmenler günü dolayısıyla ihtiyacımız olan öğretmen tipine en ideal örnek olarak göstereceğimiz nadir isimlerden biri olan Merhum Mahir İz’in ısrarla üzerinde durduğu milli ruhu ıskalamamak gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Eğer nice badirelerden yara alarak bugüne ulaşmış güzel memleketimizi lider ülkeler seviyesine taşımak gibi bir derdimiz varsa öncellikle Türkiye’ye inanmış Türkiye ruhunu iliklerinde hisseden öğretmenler yetiştirmemiz gerekiyor.

Yani sözde değil özde bir milli eğitimimiz olmalı. Milli kavramının hakkı verilmeli.

 Milli bir ruh taşımayan eğitimciden milli eğitime bir fayda olmaz. Yerli bir duruşa sahip olmayan öğretmenin yetiştireceği öğrenciler gelecekte yerini bilemez, yönünü bulamaz.

Yaşadığımız temel problem de zaten bu değil mi. Bu topraklar ne çekmişse yersizlerden yönünü karıştırmış kıblesini şaşırmış okumuş yazmışlardan çekti.

Bütün eğitimcilere numune-i imtisal olarak gösterebileceğimiz Mahir İz Türkiye’nin ruhuna inanan öncü muallimlerden biriydi. Soyadı gibi iz bırakmış gönüllerde milli hisler uyandırmıştı.

 İz, öğretmeni öğrencisine milli ruhu ve heyecanı veren adam olarak tarif ediyor. Türkiye ruhuna inanan eğitimcilerle yükselmenin mümkün olacağına, toplumun bu ruh etrafında birleşerek toparlanacağına inanan merhum konunun önemini bir hatırasında şöyle anlatıyor:

 “ Milli Ruh olmadan olmaz. Bir gün Halıcıoğlu Askeri Lisesi’nde öğretmenlik yapıyorum, orada bir tane Almanca öğretmeni vardı.

Alman uyruklu bir adam, bir gün öğle tatilinde yemek yedik, kahve içiyoruz. O da geldi yanıma dedim ki, ‘Almanya’da taş üstünde taş kalmadı. Bütün bilim adamlarınız, teknik adamlarınız, ilim adamlarınız öldürüldü. Ne olacak Almanya’nın hali?’

 O da kahvesini çekti, ‘Mahir Bey evet Almanya’yı öldürdüler ama Almanya 20 sene sonra yine dünyanın en büyük sanayi ülkesi olacak.’ dedi. Ben de tebessüm ettim. Rüyanda görürsün der gibi. Bu olay 1945’de gerçekleşti.

Sonra 1960’ kapının ziline basıldı. Açtım baktım, tanıyor gibiyim. Kendini tanıttı, içeriye aldım, Alman Hoca. Oturduk, sohbet ettik, yedik içtik. Giderken dedi ki, ‘Mahir Bey ben bir hesabı düzeltmek için geldim.

Halıcıoğlu Askeri Lisesi’nde böyle böyle konuşmuştuk, siz gülmüştünüz. Bugün sözümü teyit için geldim. Almanya dünyanın sanayileşmiş en büyük ülkelerindendir.

Sor ki bana sen 20 sene dedin, o 15 senede halletti. Ben tatilleri de düşünmüştüm, tatillerde de çalıştı, Almanya 5 sene kalkınmasını öne aldı.’ dedi.

Almanya’nın fabrikalarını yok ettiler, bilim adamlarını yok ettiler, öldürdüler, öldürdüler. Ama Alman ruhunu öldüremediler.

O ruh kaldığı müddetçe Almanya’yı öldürmek mümkün değildir. Öğretmenlerimiz öğrencilerine hep bu ruhu aşıladı. Yeniden dirilişimiz bu ruhla oldu.”

Sonuç olarak ülkemizin düştüğü yerden yeniden ayağa kalkması da merhumun Almanya örneği üzerinden belirttiği gibi gibi Türkiye’nin ne manaya geldiğini bilen öğretmenlerin kendilerine emanet edilen yeni nesillere Türkiye ruhunu aşılamasıyla mümkün olacaktır.

Yeniden dirilişimizi müjdeleyecek olanlar, kendi kaderini vatanının kaderinden ayrı görmeyen, Alev Alatlı’nın muhteşem sözünde ifade ettiği gibi Türkiye’nin kendine has bir kimliği olduğuna, akılla anlaşılamayacağına, pergele, cetvele gelmeyeceğine inanan tam idealist öğretmenlerdir.

YORUMLAR 3
  • S. Refik 3 yıl önce Şikayet Et
    insan merkezli derken yalnız maddi taraf gözetilerek manevi taraf ihmal edildi insanların kendilerini kral kraliçeymiş gibi çocuklarına prens prenses muamelesi yapma zihniyeti ile öğretmenlik mesleği zorlaşarak eğitim ve öğretimden yalnız öğretime dönüşmekle çocukların yarış atı yapılması hem aile hem de öğretmenden terbiye ve eğitim namına bir şey alamamasıyla bir de ab uyum yasaları istanbul sözleşmesi lgbt kadem vs feminizm etkisiyle kariyer mi çocuk mu falan iş hayatındaki dengesizlikler toplumda yozlaşma başladı geçimsizlikler boşanmalar kadın cinayetleri derken sonuç toplumda çürüme kısaca böyle özetlenebilir ?!
    Cevapla
  • 1453 3 yıl önce Şikayet Et
    öğretmenim canın benim seni pek çok severim.
    Cevapla
  • Reis 3 yıl önce Şikayet Et
    Gönlüne bereket aziz dost
    Cevapla