Akif'i de Abdulhamit'i de seviyoruz
Türkiye’de bazı şahıslar ve gruplar profesyonel bir şekilde olmadık zamanda beklenmedik tartışma konuları açıyor.
Sanki 100 yıl sonrasını konuşamayalım diye bizi hep yüz yıl öncesindeki tartışmaların içine çekiyorlar.
Tarih ibret alıp benzer hatalara düşülmemesi için toplumlara kıymetli rehberlikte bulunur. Hatalarda debelenmek isteyenlere de vereceği bir şey yoktur.
Tarihteki ihtilaflı konuları bugüne taşımak kime fayda sağlıyor iyi düşünmek gerek.
İttifakları artırmamız gerekirken ihtilafları körüklemek fitneden başka bir şey değildir.
Medrese mektep bitirmiş insanların toplumu gerecek konulardan uzak durması gerekir.
Maalesef ilimle birlikte irfanı tahsil etmeyenler fanatik bakış açılarından kurtulup bir türlü makul çizgiyi yakalayamıyor.
Fanatizm objektif bakışın düşmanıdır. Takım tutar gibi tarihteki şahsiyetleri tutan kişiler nesnel değerlendirme yapmayı asla başaramazlar.
AKİF DÜŞMANLIĞI
İstiklal Marşının 100. Yılı dolayısıyla Akif’i anlama çabalarının arttığı bugünlerde bile birileri yine boş durmayarak İslam Şairi büyük şahsiyete yönelik kirli cümleler kurabiliyor.
Burada üzücü olan İslam ve vatan düşmanı çevrelerin değil aksine kendilerini muhafazakâr camianın merkezinde konumlayan kişiler tarafından saldırı yapılıyor olması.
Neymiş efendim Akif Abdülhamit Han’a niye muhalefet etmiş niye sonrasında özür dilememiş. Akif’in yaptığını gâvurlar yapmazmış vs.
Akif ile gavur kavramını aynı cümlede geçirmek bile insaf ölçülerinin kaybolduğunun tek başına göstergesi.
Abdülhamit de Akif de hatalarıyla sevaplarıyla bizim değerimizdir ikisi de başımızın tacıdır.
İki şahsiyeti de güzel yanlarıyla seviyoruz. Abdülhamit’i sevmek Akif’i sevmemize Akif’i sevmemiz Abdülhamit’i sevmemize engel değil.
Birini tutup diğerine vurmak ahmaklık değilse nedir? Horoz dövüşü yaptırır gibi tarihi şahsiyetleri vuruşturmak kimseye fayda sağlamaz.
Geçmişteki ihtilaflarını objektif bir şekilde değerlendirmekte elbette beis yok. Ama tarih mahkemesi kurup hatalı gördüklerini sürekli yargılayan asan kesen hakaret eden zihniyet bu topluma kötülük etmektedir.
Akif’i seven gençlerin gönlünden Akif’i silip attığınızda yerine kimi koyacaksınız?
Akif’in örnek ahlakından zerre kadar nasibiniz olsa bu fitneden vazgeçersiniz.
Siz kimsiniz kime çalışıyorsunuz? Neden hep netameli alanlarda beyanda bulunuyorsunuz?
Akif’in de Abdülhamit’in de yeni nesillere ışık olacak binlerce güzel yanı varken aynı konuyu neden ısıtıp ısıtıp milletin önüne koyuyorsunuz?
Akif’e Kemalizm adına saldıranlara tahammül edebiliyorum ama ehl-sünnet adına saldıranlara tahammül etmekte zorlanıyorum.
Kendilerini ehl-i sünnet müdafi olarak gören bazı kişiler maalesef müdafiliğin hududunu çoktan aşmış yanlış bir usul ve üslupla adeta ehl-i sünnet ırkçılığı yapmaktalar.
Ehl-i sünnet tarihte yaşanmış bugün tartışılmasının bir faydası olmayacak zor meselelerde sükût etmeyi tercih etmiştir.
Kendilerini ehl-i sünnetin kılıcı görenler o sükûtun içindeki muhteşem edebin muhteşem irfanın derinliğini oturup düşünmelidir.
Bu radikal tutum en büyük zararı ehl-i sünnete vermektedir.
Her zaman makul olmayı seçmiş bir yolun fanatiklere ihtiyacı yoktur.
Ehl-i sünnet adına konuşanlar kendi hesaplarına bu asil çizgiyi alet etmeyi bırakmalıdır.
AFGANİ VE ABDUH
Bu güruh Akif’e saldırırken Afgani ve Abduh üzerinden vurmayı da özellikle tercih ediyor. Bu iki ismin tartışmalı görüşlerini anlattıktan sonra işte Akif de onlar gibiydi diyerek kestirip atıyorlar.
Meselelere her zaman derinlikli bakan Üstad Sezai Karakoç Akif’i bu isimlerin tesiri altında gösterenlerin mübalağa yaptığını söyler.
Abduh’un ortaya attığı tezin Akif’in şiir ve düşüncelerinde izini bile bulmanın mümkün olmadığının altını çizer.
Karakoç’a göre Akif’in İslam ruhunu canlandırmak istemesine karşılık diğerleri İslam’ın genel sistemine yeni yorum getirmeye çalışmışlardır.
Akif’i en iyi anlayan ve Akif’in mücadelesini günümüze taşıyan Sezai Karakoç’un konuyu ele alışıyla kaba softa ham yobaz olarak nam salmış kişilerin aynı konuya bakışları arasında dağlar kadar fark var.
BİR PARÇA OLSUN ARLANIN
Her dönem çeşitli sebepler bularak İstiklal Şairine saldıranlara aziz milletimiz engin ferasetiyle cevabını en mükemmel şekilde vermiştir.
Bundan sonra da Akif’in genç dostları haksızlık karşısında susmayacak fitnecilere gereken cevabı verecektir.
Bu asil millet yüce gönlüne Akif’i de Abdülhamit’i de aynı güzellikte sığdırmasını bilecek kadar ariftir.
Alim geçinen cahillerimiz keşke milletimizdeki bu irfandan az da olsa nasiplenselerdi.
İnsanımız bu kişilere hal diliyle ya hayır söyle ya da sus diyor ama onların bu dilden anlamaları mümkün görünmüyor.
Söylenecek çok şey var ama edep sınırlarını zorlayarak yakışıksız cümlelerle Akif’e sataşanlara biz yine büyük şairin diliyle seslenelim.
’’Saygısızlık elverir... Bir parça olsun arlanın:
Vakti çoktan geldi, hem geçmektedir arlanmanın’’
-
Levent Göktürk 3 yıl önce Şikayet EtAklıselim bir yazı. Tebrikler.Beğen
-
Hacıfettahoğlu 3 yıl önce Şikayet EtAkif de Abdullhamid de sloganlarla, hislerle değil soğukkanlı bir şekilde değerlendirilmesi, tarihte yaşananlardan günüme ve istikbalimize dair dersler çıkartılması gerekir. Sayın yazar ateşe körükle gidiyor ve Akif'e tenkit yöneltenlere hakaretamiz ifadeler kullanıyor. Doğru bulmuyorum.Beğen Toplam 1 beğeni
-
İsmi Lazım değil 3 yıl önce Şikayet EtSayın yazar çok boş bir yazı yazmışsınız siz Akif’in Allahü Teala ya hesap sorar nitelikte şiirler yazdığını bilmiyor musunuz.Hadi bunu geçelim abduh ve efgani denilen alcaklarin mason olduğunuda mi bilmiyorsunuz yazık ki ne yazık sizin bu satırlarınız da ehli sunnete dair bir dusmanlik var belliki ne olduğunuz belli değilBeğen Toplam 2 beğeni